USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GÜN OLUR ASRA BEDEL

14-03-2023

Hayattaki en zor sürecimi kalbimden geçenleri dinlemenin ötesine geçip yazarak atlattım. Hatta aynı şeyleri tekrar tekrar yazarak. Ama bu sefer öyle olmadı. Yazmak bir türlü gelmedi içimden, kalemim enkaz altında kalmış gibi sanki. Sadece o mu? Ruhum, nefesim bile.

 "Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde" demişti ya şair. Hepimizin bir aydır hissettiği tam da bu. İşe giderken, çay içerken, uyurken, ekmek almaya giderken... Hayat da ölüm de en ağır biçimde üzerimize, göğüs kafesimize çöktü. Kaderde tarihimizin en büyük depremine gecenin o saatinde şahit olmak da varmış.

Bir anda kocaman bir taziye evine döndü memleket. Sıcacık odalarda yüreklerimiz üşüdü. İnsanlarımızın hallerini gördükçe içimiz paramparça oldu. Her görüntü, her haber daha da yaraladı derinden. Akıtacak göz  yaşımız dahi kalmadı.

Bir ay öncesine kadar şikayet ettiğimiz, mızmızlandığımız ne varsa şimdi utanır olduk. Bir derdimize baktık  bir de oradakilerin derdine. Önce derdimizden utandık sonra kendimizden. İnsan cidden yattığı yataktan, yediği yemekten utanıyormuş, ilk defa kendi adıma ben böyle hissettim.

‘’Asrın felaketi’’ olarak adlandırılan dünyanın gördüğü en büyük kara depremlerinden birini yaşadık. Türkiye doğa ile tarihinin en yıkıcı savaşını yaşadı. Öyle bir felaket yaşadık ki hiçbir cümlede adı yok. Kahramanmaraş ve Elbistan’da meydana gelen iki ana 7.4’ lük deprem, 9 saat arayla Hiroşima’ya atılan atom bombasının 60 katı yıkım gücü yaratmış uzman görüşüne göre. Bilim adamları: ‘’130 atom bombası gücünde bir deprem. Yüzyılın değil bilinen bütün zamanların en büyük depremi. Derinliğinin 7 km olması ve aralıklı  2  kez ve 7 üzerinde olması kara parçasında görülen en büyük felaket.’’ Olarak nitelendirdi.

Son yüzyılın en yıkıcı depremini yaşadık. Bu deprem bize hatalarımızı, eksiklerimizi, nerede neyi yanlış yaptığımızı da gösterdi. Bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini, bu gerçeğin anayasada yer alması gerektiğini, anayasal düzenlemenin şart olduğunu, şehir, imar ve afet politikalarının -bu gerçek göz önünde bulundurularak- tavizsiz ve katı bir biçimde düzenlenmesi gerektiğini bir kez daha anlattı. İnşaat yapı, denetim ve ruhsatlandırılması, en önemli milli meselemiz olması gerektiğini, zemin etüdünün önemini, yeni ve sağlam binalar kadar, yeni ve sağlam bir ahlâk inşa etmemiz gerektiğini de çok acı bir tecrübeyle bize öğretti. Depremden kaçış olmadığına göre bulunduğumuz yeri güçlendirmek zorunda olmalıyız, gerçeğini bize hatırlattı.

Bu anlamda 6 Şubat bizim miladımız olmalı. Başımıza gelen, aklımızı başımıza getirmeli.

Yaşadığımız deprem daha neler neler göstermedi ki bize. Milletimizin ne kadar büyük ve yüce gönüllü olduğunu, iyi insanlar olduğu kadar böyle bir zamanda bile kötülerin ve kötülüklerin de var olduğunu…

Ülkemizin ezici çoğunluğunun iyilerden oluşuyor olması gerçekten çok sevindirici. Tarihimizin en büyük seferberliğine şahit olduk.

Nasıl güzel, nasıl safi iyilik dolu insanlarımızın olduğunu gördük. Güzel ülkemin, güzel insanlarının güzelliğine hayran olmamak elde değil.

Acımız ne kadar büyükse birliğimiz, gayretimiz  daha büyüktü. Binlerce yardım gönüllüsü deprem bölgesine akın etti. Kan verme kuyrukları, yardım toplama kuyrukları uzayıp gitti. Pek çok yerde insanlar mağazalardan yardım için kıyafet aldı. Eczanelerden ilk yardım malzemeleri toplandı. Koli koli yardım malzemesi hazırladı herkes. Esnaf yardım için alışveriş yapanlara indirimler yaptı. Yüzlerce sivil yardım kuruluşu, sahada her türlü desteğe koştu. Çocuklar kumbarasında biriktirdiği paraları bağışladı. Yüzbinlerce insan deprem bölgesinde soğuk, zorluk demeden mücadele etti. Devlet –millet bir olup herkes elinden geleni yaptı. Bu insanların hakkı ödenmez.

Hangi ülkeyi, hangi fedakarlığı sayalım? Afet sahasında 68 ülkeden yaklaşık 8500 kişi görev yaptı. Tüm dünya Türkiye için dua etti, yardım açıklamaları yaptı. Dünyanın en uzak ülkelerinden, en zengininden en fakirine, insanlar ülkemize yardıma koştu, yas tuttu, acımızı paylaştı.

İnsan insanın yurdudur. Her birimiz ötekinin tutunacak dalıyız. Birbirimizin varlığına, dostluğuna, orada oluşuna, göz yaşlarımızı silmesine “korkma ben varım” demesine fazlasıyla ihtiyacımız var şu günlerde.

Türkiye aziz vatanımızdır, önceki afetlerde millet olarak nasıl kenetlendiysek yine öyle yapacağız. Sarılacak yaralar var hala. Yaslı yurdumuzu yürek hizasında durarak, birlikte onaracağız. Daha işin büyüğü duruyor, ruhlarımız enkazda. Onu oradan olması gereken yere çıkartmalı, kardeşliği göstermeliyiz.

Aldırmadan, aldanmadan, yıkılmadan ve yılmadan iyilikleri çoğaltmaya devam.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?