
HAYRAN BIRAKAN MACERA VE YAŞANAN DRAM
Elisabeth Revol, dünyanın en yüksek dokuzuncu zirvesini fethetti ve geri dönmeyi başardı; partneri
Polonyalı dağcı Tomasz Mackiewicz ise geri dönemedi. Revol, Fransa´daki hastane odasında AFP´nin sorularını yanıtladı.
Sallanches (Haute-Savoie, Fransa Alpleri)´de, Her iki elinde ve sol ayağında ciddi donuklar bulunan
Revol´ün tedavisi Sallanches´de (Haute- Savoie, Fransa Alpleri) sürüyor. Revol, ufak tefek bir kadın, öyle ki boyu 1.56 cm, kilosu ise 43. Teknik zorluklarla dolu 8126 m´lik Nanga Parbat tırmanışıyla,
kışın herhangi bir oksijen ve Şerpa desteği olmaksızın zirveye ulaşan dünyadaki tek kadın ünvanına
sahip. Revol ve Tomasz aynı karede "Bu benim dördüncü kış tırmanışı denememdi; Tomek´in ise edincisiydi; bu aynı zamanda birlikte üçüncü denememizdi" diyor Revol. "Katil dağ" diye anılan Nanga Parbat´ın meydan okumasını, tüm risklerine karşın tekrar kabul ettiklerini belirtiyor.
Tırmanışa başladıktan birkaç gün sonra hedeflerine ulaştılar. "Zirveye ulaştığımızda iyi durumdaydık" diyor Revol ve bunu anlatırken gözleri parlıyor.
Zirvenin altında, zirve piramidinin bulunduğu kısımda rotanın çok karmaşık olduğunu ve el yordamıyla ilerlediklerini, ancak tüm tereddütlerine ve güçlüklere rağmen akşam 17:15´te zirveye ulaşmayı aşardıklarını anlatıyor.
Ancak bu sevinç çok kısa sürecekti. Nanga Parbat´a yolculuk esnasında çekilmiş bir kare "Tomek bana orada hiçbir şey göremediğini, gözlük takmadığını, çünkü gün içinde gözlerinin önüne bir sis perdesi
çekilmiş gibi bulanık bir görüşe sahip olduğunu, gece ise gözlerinde yanma hissettiğini söyledi. Bunun üzerine zirvede bir dakika daha durmayıp hızla inişe geçtik."
İnişte Tomek bir omuzuyla Revol´den destek alır ve böylece ikisi için de son derece zor bir etapta, gece boyu sürecek uzun bir iniş başlar. "Tomek bir noktadan sonra nefes alamaz oldu" diyor Revol, "yüzünü örten kar maskesini çıkardı ve yüzü donmaya başladı. Önce burnu beyaza döndü, ardından ise elleri ve ayakları donmaya başladı" diye ekliyor.
Bir buzul çatlağının tabanına inerek kendilerini rüzgârdan korudular. Ama "Tomek çadıra dönebilecek güce sahip değildi" diyor Revol. Gün doğumunda durum daha da dramatik bir hal almıştı.
"Tomek´in ağzından sürekli kan geliyordu" diye anlatıyor Revol. Bu, akut dağ hastalığının son şamasına geldiğine dair bir kanıttır ve eğer hasta bir an önce aşağı indirilip tedavi edilmezse
sonuçları ölümcüldür.
Revol, o sabah Tomek´in aşağı inemediğini tüm dünyaya duyuruyordu.
Bu bilgiden sonra karşılıklı görüşmeler
yapıldı ve kurtarma operasyonu
düzenlenmesine karar verildi. Aynı
zamanda bir takım yanlış anlaşılmalar
da meydana geldi. "Bana söylenen"
diyor Elisabeth Revol, "eğer 6000
metreye inersem, beni ve 7200 m´de
bulunan Tomek´i alabilecekleriydi."
Bunun üzerine Tomek´e, aynı günün
öğleden sonrasında helikopterin Nanga
Parbat´a ulaşacağını ve kendisinin aşağı
inmek zorunda olduğunu; kurtarma
ekibinin onu da (burada Tomek kastediliyor,
Ç.N.) kurtaracağını söyler.
Böylece Revol, kurtarma ekibine
gps koordinatlarını yollar ve Tomek´i
soğuktan korumak için elinden geleni
yapar. İnişte yanına hiçbir şey almaz,
öyle ki ne çadırı vardır, ne uyku tulumu,
ne yiyeceği, ne de ocağı. "Çünkü
helikopter öğleden sonra gelecekti"
diyor Revol. Ama helikopter o gün
öğleden sonra gelmemişti.
Böylece, buzul çatlağında kurtarılmayı
bekleyen Tomek gibi Elisabeth de
ikinci geceyi açıkta, hiçbir malzemesi
olmadan geçirecekti. "Soğuktan titriyor
ve derin bir çukurda olduğumu hissediyordum.
Ama şartlar ne kadar zor olsa
da umutsuz bir durumda değildim, asıl
endişem ise benden daha kötü durumda
olan Tomek´ti."
Gece, yükseklikten dolayı halüsinasyonlar
görmeye başlar. Kendisine
sıcak çay ve ayakkabı getirildiğini
görür. Böylece 5 saat boyunca donmuş
sol ayağını havaya uzatıp durur.
6800 m´de bulunan Elisabeth, gün
doğduğunda hareket etmemeye ve
olduğu yerde kurtarma ekibini bekleyerek
ısısını ve kalan enerjisini muhafaza
etmeye karar verir. Aşağıda, buzulun
bulunduğu bölgeden yankılanan bir
helikopter sesi işitir. Ancak geç
kalınmıştır, rüzgâr şiddetini artırmaktadır.
Helikopterin ancak ertesi gün gelebileceğini
ve üçüncü geceyi de açıkta
geçirmek zorunda olduğunu öğrendiğinde
ise, inebildiği kadar aşağı
inmeye karar verir. "Bu bir ölüm kalım
meselesi haline gelmişti" diyor Revol.
Ancak kendisine gönderilen, iki
Polonyalı dağcının onunla buluşmak
üzere yola çıkmaya hazırlandığı
mesajını almamıştı.
İnişte rotada bulunan sabit hatları
tutar tutmaz donuk ellerinde hissettiği
acıya ve donmayı hızlandırıp artıran
ıslak eldivenlerine rağmen durumunu
uyanık ve sakin olarak tanımlıyor.
Sabah 3:30 sularında 6300 metrede
bulunan 2. kampa ulaşır. Ardından kendisine
karanlıkta yaklaşmakta olan
dağcıları fark eder ve bağırır. Sonunda
soluk soluğa kendisine yaklaşmakta
olan kurtarma ekibinin sesini işitir.
Revol kurtarma ekibiyle birlikte
alçalıyor. Parmaklarındaki donmaya
bağlı ödeme dikkat.
"Son derece duygu yüklü bir andı
benim için" diyor Elisabeth Revol.
Özellikle kendisini kurtarmaya gelenlerden
birinin, Everest´te birlikte bir
proje için çalıştığı ve buradan tanıdığı
Adam Bielecki; diğerinin ise 8000
metrelik dağlardaki idolü Kazak dağcı
Denis Urubko´nun olması onu daha da
duygulandırmıştır.
Bundan sonra olup bitenler ise biliniyor.
Revol, geçen pazar günü önce
İslamabad´a, ardından salı gecesi
Fransa´ya döndü. Gelecek onun için
şimdilik önündeki birkaç günden ibaret,
öyle ki gün gün, adım adım ilerliyor.
İlk hedefini, "olabildiğince iyileşmek"
olarak açıklıyor. Tedavi sonrasında el
ve ayak parmaklarını kaybetmemeyi
umuyor. Ardından ise Tomek´in çocuklarını
görmek için Polonya´daki evine
bir ziyaret gerçekleştirmek istiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.