
Sultanşehir´in yanı başında bir saklı cennet; Emirhan Kayalıkları
Sultanşehir´in yanı başında bir saklı cennet; Emirhan Kayalıkları
Aynen söylediğim gibidir Emirhan Kayalıkları. Şehre 20km mesafede Emirhan köyüne karşıdan bakar. Kayaların yüzeyindeki bal rengi izlerden dolayı ?Ballı Kayalar? da denir. Sultanşehir´den güneydoğu istikametine bakılınca, zirvesinin Western filmlerini aratan görüntüsüyle, selamlar sizi, doğa harikası Emirhan Kayalıkları.
Ne zaman şehirden bunalıp kısa zamanda kaçacak yer arasak aklımıza hemen Emirhan Kayalıkları gelir. Duayen dağcı abimiz Ziya Bulut ve 5 oğlu, Lokman Karaca kardeşim ve doğa dostları arkadaşlarımla güzel bir haftasonu faaliyeti için Emirhan´ın yolunu tutmuştuk. Köy yoluna park ettiğimiz aracımızdan ayrılıp, kayalıkların giriş kapısına doğru yürüdük. Kayalıklardan gelen derenin, sağlı sollu ağaçlarla kaplı yatağını takip ederken başımızı kaldırıp hayranlıkla kayalıkları izlemekten alamıyorduk kendimizi. Fotoğraf makineleri ile her adımda görüntü alsakta, her yanı ayrı bir güzel geliyor insana. Bu arada yol üzerindeki kaynak suyundan su ikmali yapmayı unutmadık.
Giriş kapısı demiştim. Evet, kayalıkların girişi gibi olmuş sıra kayaların arasından girilmesi ve parkuru dolandığımızda, giriş kapısının hemen yanından diğer kapıdan çıkılması ile ayrı bir güzellik katıyordu güzergahımıza. Kayalardan akan suları geçtikten sonra iç mekana ulaşarak, başka bir boyuta geçmiştik. Çektiğimiz fotoğraflara bakanlar burasının Sivas´tan bir kesit olduğuna inanamıyordu.
Tavşanları kaçışırken görmek, dağ keçilerinin kayalardan atlayarak kaybolması burada sıradan bir görüntü idi. Kayaların birlikteliği ile hayvan figürlerine benzediğine, sık sık şahit oluyorduk. Kayaların yapısı çağlar öncesine götürüyordu bizi.
Ziya amcanın tecrübeleriyle yeni parkurlardan geçerek zirve tırmanışımıza başladık. Dağ tırmanışının en hassas bilgisi tırmanırken aşağıya taş yuvarlanmasına engel olmak, eğer taş yuvarlanması olursa da, geriden gelenleri uyarmaktır. Bizde aynı dikkatle yürüyüşümüzün dördüncü saati, yamaçtaki gözetleme kulesine geldik. Az yukarıdaki şapel daha ilgi çekici olduğu için hızımızı kesmeden şapele kadar çıktık. Artık 1780m rakımdaydık. Gerek şapel gerekse şapelin içinden baktığımız manzara, rüzgarın nefes kesen temiz havası, bütün yorgunluğumuzu unutturmuştu. Buradan Sultanşehir´i görmek zor değildi.
Burası ana kayalıklarında zirvesiydi. Yaklaşık 70m´lik kayadan iple iniş yapılmasına çok uygundu. Neden Sultanşehir´de böyle bir tesis olmasın sitemi içine giriyordum her zaman.
Zirvede karbonhidrat ağırlıklı kahvaltımızı yapıp, enerjimizi topladıktan sonra, neşemiz tavan yapmıştı. Liderimiz Ziya amcamızın peşine düşüp, sürpriz parkurlarından birini daha keşfederek aşağıya indik ve çıkış kapısından aracımıza doğru yola koyulduk. Her yürüyüşümüzde keyfine doyamadığımız bu güzel beldenin tüm Sivaslıların bilmesi lazım temennisiyle evimize döndük.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.