Hakan KALELİ
Sivas’ın Bitmeyen Sahipsizliği
Sivas…
Kimilerinin ballandıra ballandıra anlattığı şehir.
Kimilerinin olmadığı yönleriyle övmeye çalıştığı, kimilerinin ise kağıt üstünde büyüttüğü şehir.
Evet, kabul edelim: Sivas tarih boyunca çok önemli bir şehir olmuştur.
Medeniyetlere ev sahipliği yapmış, Türk tarihinin en kritik dönemlerinde adı en önde anılmıştır.
Bunları inkâr etmiyoruz, bunlardan gurur duyuyoruz.
Ama Türk milletinin en büyük hastalığı olan geçmişle övünme, ne yazık ki Sivas’ta da en yaygın davranış biçimlerinden biri.
Geçmişle övünmek güzeldir, ama geçmişin derslerini yol haritası yapmak asıl olandır.
İşte tam da burada tökezliyoruz.
Yıllardır denildi ki:
• “Sivas bir maden kentidir.” Peki ortada ne var?
• “Sivas bir sanayi şehridir.” Nerede?
• “Sivas bir tarım ve hayvancılık şehridir.” Gerçekten öyle mi?
• “Lojistik Köy ile Sivas Bir Cazibe Merkezi Haline Gelecek.” Lojistik Köyün son hali ile ilgili kimseden ses çıkmıyor!
Sonuç ortada: Hiçbirinde hak ettiği seviyeye ulaşamayan bir şehir.
Üstelik yaşanan çelişkiler de cabası…
Okullar kapalı, üniversite öğrencisi yokken fuar düzenlenir.
Çiftçi kan ağlarken, hayvancılıkla uğraşan üretici şap hastalığıyla boğuşurken “tarım fuarı” adı altında bazılarına kazanç kapısı açılır.
Listeyi uzatsak, gerçekten ansiklopedi çıkar ortaya.
Asıl sorun şu:
Sivas’ta gerçeklerle yüzleşmek istemeyen bir kitle var.
Şehir için hayati bir konu gündeme gelse, kafalarını kuma gömerler.
Ama birilerine “takla atmak” gerekti mi, en önde saf tutarlar.
Sokaktaki çocuk bile söylüyor artık: “Sivas sahipsiz.”
Bu ifade öylesine tekrarlandı ki, şehrin hafızasına kazındı.
Peki neden?
• Görevini yapmak yerine koltuk ve makam derdine düşen yöneticiler,
• Kendi kitlesi dışında her işle uğraşan STK başkanları,
• Halktan kopuk, sadece seçimden seçime ortaya çıkan siyasetçiler,
• “Uçup kaçacağız” vaatleriyle gelen, sonra koltuğu bırakmamak için her yolu deneyen oda başkanları…
Kısacası, Sivas’ın sahipsizliği artık bir kader gibi zihinlere kazındı.
Ve ne yazık ki bu şehri gerçekten sevenler de, çoğu zaman “Ben mi kurtaracağım?” diyerek kenara çekiliyor.
Ama unutmayalım:
Sivas’ın sahipsizliği, aslında hepimizin sahipsizliğidir.
Ve bu zincir kırılmadıkça, şehir sadece geçmişle övünmeye devam edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.