Hakan KALELİ
"Herkes Gücü Nispetinde Çalıyor"
Sivas’ta dolaşan bir söz var artık dilimizde dolanan:
“Herkes gücü nispetinde çalıyor.”
Acı ama doğru. Üstelik sadece sokakta konuşulan bir söz değil bu; kurumların içinde, odalarda, koridorlarda fısıldanan bir gerçek hâline geldi.
Bir bakıyorsunuz biri mesaiye gelmiyor, ama maaşını günü gününe alıyor.
Bir diğeri insanları sözüyle, makamıyla, yetkisiyle kandırıyor, haksız kazanç elde ediyor.
Bir başkası kamu malına el uzatıyor, imkânları kendi çevresine dağıtıyor.
Kul hakkı mı? Herkes dillendiriyor ama kimse umursamıyor.
Vesselam, herkes çapı kadar çalıyor, imkânı kadar çırpıyor.
Sivas’ta kurumlara şöyle bir bakın…
Bir gün geçmiyor ki kulağımıza yeni bir şey gelmesin.
Bir kamu görevlisi işe uğramadan maaş alıyor.
Bir başkası ehliyet, liyakat olmadan koltuğa oturuyor.
Kamu kaynakları yandaşlara peşkeş çekiliyor.
Ama herkes suskun.
Neden? Çünkü herkes biliyor ki sistemi sorgularsa, kendi küçük “düzenini” de sorgulatacak.
Peki ya bu işleri yapanlar kim?
Birçoğu namazında niyazında, dini bütün, öyle diyorlar en azından.
Ama biz biliyoruz ki gerçek bir Müslüman haram yemez, kul hakkı yemez.
Öyleyse bu insanlar kim?
Münafıklık, sadece inançla değil; davranışla, ahlakla, tutumla da ilgilidir.
Sadece “ben Müslümanım” demekle olmuyor.
Dürüstlük yoksa, adalet yoksa, hak gözetilmiyorsa; o zaman ortada bir münafıklar ordusu var demektir.
Sivas halkı sessiz, çünkü korkuyor.
Ya işinden olur, ya dışlanır, ya da sıradaki kurban olur diye…
Ama bu sessizlik, çürümenin en büyük destekçisidir.
Susarak, görmezden gelerek, "bana dokunmayan yılan" diyerek harama ortak oluyoruz.
Bu düzene sessiz kalan da, sürdüren de, yararlanan da aynı suça ortaktır.
Herkes gücü nispetinde çalıyor.
Ama bir gün herkes gücü nispetinde hesap verecek.
Ve o gün geldiğinde hiçbir makam, unvan, kılıf kurtaramayacak kimseyi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.