Hakan KALELİ
Taştan Ses Geliyor, Cumhuriyet Üniversitesi'nden Hâlâ Ses Yok!
51 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin köklü yükseköğretim kurumlarından biri olan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ), son yıllarda ne yazık ki ilim ve bilimden çok iddialar, söylentiler ve siyasi tartışmalarla anılır hâle geldi.
Son olarak, üniversite yönetiminde görev alan bazı isimlerin yakın çevrelerine pozisyon sağladığı yönündeki iddialar kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Özellikle bir rektör danışmanının eşinin TEKNOKENT’e müdür yardımcısı olarak atanması, liyakat ve etik sınırları yeniden sorgulatır oldu. Bu gelişme, daha önce akraba ve arkadaş atamalarıyla gündeme gelen danışman kadrosuna yönelik eleştirileri de tekrar alevlendirdi.
Rektör Ziyarette, İddialar Masada
Rektör Ahmet Şengönül’ün, üniversite içinde olup bitenlere dair kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmaksızın, dışarıda kurum ziyaretleri yaparak “çalışıyoruz” algısı oluşturma çabası ise dikkat çekiyor. Oysa masada onlarca cevapsız soru, üniversite koridorlarında yankılanan adaletsizlik iddiaları, personel arasında yayılan huzursuzluk var.
Bu sessizlik, kamuoyunun gözünde yalnızca bir idareci tutumu değil, aynı zamanda bir sorumluluktan kaçış olarak algılanıyor.
Sahte Diplomalar İddiası: Denetim Nerede?
Tüm bunlara ek olarak, üniversite bünyesinde sahte diplomalı akademisyenlerin görev yaptığına dair iddialar da gündeme gelmeye başladı. Eğer bu iddialar doğruysa, ortada yalnızca etik bir kriz değil, aynı zamanda denetim mekanizmalarının tamamen devre dışı kaldığı bir yapı var demektir. SCÜ, artık şu soruyla yüzleşmek zorunda: Bu kadar başıboş ve kontrolsüz bir düzen içinde üniversite nasıl yönetiliyor?
Vakıf Atamaları ve Sağ Görüşlü Akademisyenler
Rektörlük makamının, SCÜ Vakfı’na yaptığı atamalar da bir diğer tartışma konusu. Seçilen isimler hangi vasıfları ve hangi üstün yeteneklerinden ötürü yöneticiliğe getirildi. Bu sorularda diğerleri gibi cevapsız kalmaya devam ediyor. Son dönemde üniversitedeki “sağ görüşlü” akademisyenlerin birer birer pasifleştirildiği yönündeki iddialar ise, kurumda ideolojik kadrolaşma tartışmalarını alevlendirmiş durumda.
Cumhuriyet Üniversitesi Kime Emanet?
Siyasetin gölgesinde yönetilen, danışmanlara devredilen bir üniversite; liyakatten uzak, eşe dosta makam sağlayan bir yapı… Bu manzarayla karşı karşıyayız. Üniversiteler; bilimin, özgür düşüncenin ve akademik etiğin yuvası olmalı. Ancak SCÜ, gün geçtikçe bu değerlerden daha da uzaklaşıyor.
Söz konusu üniversite olunca, artık taş değil, dağ bile çatladı. Taştan ses gelirken, ne yazık ki Cumhuriyet Üniversitesi yönetiminden hâlâ ses yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.