Önümüzdeki Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında konuşulanlar ve yazılanlar, herhalde Türkiye’de son bir yıldaki medya faaliyetinin en büyük oranını teşkil ediyordur.
Konuşulanların ve yazılanların ağırlıklı kısmı da CHP, İYİ Parti, SP, DEVA, GELECEK ve DP’nin ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkaramayacakları veya ortak bir aday çıkaracaklarsa bunun kim olacağı konusunda odaklanıyor.
Bu partilerin hem ortak aday çıkarıp çıkaramayacakları hem de eğer çıkaracaklarsa bu adayın kim olacağı elbette çok önemli; ama bence en az bu hususlar kadar seçimin kaderini etkileme potansiyeline sahip bir başka konu daha var. O da cumhurbaşkanı ile birlikte ülkeyi yönetecek kadroların kimlerden oluşacağı sorusudur.
Gerçi yeni sistem “başkanlık” temelinde oluştuğu ve bütün dünyada, başkanlık sistemlerinde en üstte tek yetkili olarak başkanın bulunduğu bir gerçek; ama yine de başkanın “a takımı”nın kimlerden oluşacağı son derece önemli. Bu önem sadece Millet İttifakı ve onun bileşenleri için değil; Cumhur İttifakı için de geçerli.
Bu sebeple hem Millet İttifakı hem de Cumhur İttifakı, seçimi kazanmaları durumunda cumhurbaşkanının yanında bakanlıklar başta olmak üzere, belli başlı bürokratik görevlere kimlerin getirileceğine ve ülkeyi hangi kadroların yöneteceğine dair açıklamada bulunurlarsa bence önemli bir oy potansiyelini kendi taraflarına çekmiş olurlar.
Hele hele güvenlik, adalet, sağlık, eğitim, savunma ve ekonomi gibi kamuoyunun en çok ilgilendiği alanların yönetim koltuğunda kimlerin oturacağının bilinmesi, halkın oy verme davranışını etkileyecek, bu alanlardaki muhtemel yetkililerin adını seçimden önce açıklayan taraf ciddi bir avantaj sağlayacaktır. Çünkü şimdilerde sadece cumhurbaşkanı adayı üzerinden kıyaslama yapanlar, cumhurbaşkanı adayının yanında söz konusu isimleri de zikretmeye ve onların ülke yönetimine sağlayacağı katkıları konuşmaya başlayacaktır.
Seçim öncesinde bu tarz açıklamaların bazı dezavantajları olduğu söylenebilir; ama düşünsenize bir tarafta tek bir adayın adı konuşulurken, diğer tarafta muhtemel cumhurbaşkanı ile birlikte iç işleri, dış işleri, maliye, millî eğitim, adalet, sağlık bakanları ve bunların dışında merkez bankasından hazineye ve yükseköğretime kadar bir dizi önemli bürokratik görevi kimin yürüteceğinin belli olduğu geniş bir kadro…
Bu geniş kadrodaki her bir isim, yetkinliği ölçüsünde geniş kesimlerin oy potansiyelini de kendi tarafına çekecektir. Bu bakımdan tek kişinin cazibesine karşı ülkeyi ortak akılla yönetecekleri konusunda bir izlenim oluşturanların meydana getireceği sinerji çok daha etkin olacaktır.
Eminim ki bu koltukların muhtemel sahiplerini açıklayarak seçime gidecek taraf; yani ülkeyi ortak akılla yöneteceği mesajını veren taraf çok önemli bir üstünlük sağlayacaktır.
Ben oy verirken cumhurbaşkanının yanında diplomasiyi kimin yönlendireceğini, millî eğitimde kimin karar verici olacağını, ekonominin dümeninde kimin bulunacağını, güvenlik politikalarını kimin şekillendireceğini ve benzer koltukları kimlerin dolduracağını bilerek tercihimi yapmak isterim.
Frank 5 ay önce