
Metin ÇAĞAN
Dünya Telaşından Kopan Kardeşlik Bağları
Kardeş insanın kanından canından olana sahip çıktığı, koruyup kolladığı, destek olduğu, birlikte zorlukları aşmak için çaba gösterdiği, sevinçli ve üzüntülü anları paylaştığı sevgi kaynağıdır.
Ne yazık ki günümüzde aşırı derecede işe, güce dalmak, paranın peşinde koşmak, dünya hayatı, dünya telaşı kardeşi kardeşe unutturdu, duygusal olarak yabancılaştırdı, ilişkiler yüzeyselleşti, kardeşlik bağları neredeyse kopma derecesine geldi. Yalan denilen dünyaya öylesine dalındı, öylesine bel bağlanıldı ki kardeş, kardeşi bir telefonla bile aramaz, hatır sormaz oldu!..
Anne ve babanın ya da sadece birinin varlığından dolayı ilişkiler tamamen kopmamış olsa da ilişkiler eskisinden daha mesafeli hale geldi, ramazan ya da bayram gibi kimi günlerde kısa görüşmeler ve birbirlerinden uzakta yaşanan hayatlar, varla yok arasında kopuk ilişkiler yaşanılır oldu, karşılıklı saygı ve sevgi eksikliği sonrası da kardeşler birbirine tamamen yabancılaştı…
Oysa kardeşlerin birbirleri üzerinde hakları bulunmaktadır. Bunun en başında kardeşlerin birbirleriyle sağlıklı ve doğru bir iletişim kurması gelir. Kardeşlik bağını pekiştiren ve kalpleri kaynaştıran en etkili yollardan birisidir sağlıklı iletişim. Çünkü kardeşlik güçlü bağlarla örülmüş, sevgi ve dayanışma ile beslenen kutsal bir ilişkidir.
İslâm dininin aile ve kardeşlik ilişkilerine verdiği önemi vurgulayan derin bir öğüt niteliği taşıyan “Büyük kardeşin küçük kardeş üzerindeki hakkı, ana babanın evladı üzerindeki hakkı gibidir.” sözü hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.
Kardeşler arasındaki dayanışma ve bağlılık, toplumsal huzurun ve barışın da temel taşlarından biridir. Kardeşlik, sadece kan bağı ile sınırlı kalmayıp, inanç ve ahlak temelinde de güçlü bir bağ oluşturmaktır. Bu nedenle kardeşler birbirine sevgi ve saygıyla yaklaşmalı, asla nefret etmemeli, birbirlerine haset etmemeli, hor bakmamalı, kin gütmemeli, birbirini küçük görmemeli, dayanışma içinde birbirini korumalı, zor zamanlarda yardım etmeli, gerektiğinde fedakârlığa katlanmalı ve destek olmalı ve kusurlarını örtmelidir.
Bunu sağlamanın en güzel yolu ise iş yoğunluğu, yorgunluk ve başka şeyler bahane edilmeden kardeşin kardeşi hatırlaması, araması, sorması, özlemesi, kardeşler arasındaki iletişim kopukluğunun yaşanmaması ve kıskançlık, saldırganlık, bencillik gibi duygular taşınmaması, kırıcı davranışlarda bulunulmaması ile olur.
*
Gelin hep beraber gerçek kardeşlik bağları ile ilgili bir kıssaya kulak verelim, belki küçük bir hisse de payımıza düşer!
*
İki Kardeşin Hikâyesi
Bir çiftlikte iki erkek kardeş babalarından kalma çiftlikte birlikte çalışıyorlardı.
Kardeşlerden biri evliydi ve beş çocuğu vardı. Diğer kardeş ise bekârdı. Her günün sonunda iki erkek kardeş ürünlerini ve kârlarını eşit olarak bölüşürlerdi.
Günün birinde bekâr kardeş şöyle düşündü;
– Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de adaletli değil. Ben bekârım ve pek fazla ihtiyacım yok. Kardeşimin geniş bir ailesi var. Onun daha fazla ihtiyacı olur.
O günden sonra bekâr olan kardeş her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin evindeki tahıl deposuna götürmeye başladı.
Bu arada evli olan kardeş de kendi kendine;
– Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de doğru değil. Ben evliyim, eşim ve çocuklarım var ve yaşlandığım zaman onlar bana bakabilirler. Fakat kardeşim yaşlandığı zaman ona bakacak hiç kimsesi yok. İlerde onun daha fazla ihtiyacı olacak.
Böylece evli olan kardeş de her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin tahıl deposuna götürmeye başladı. İki kardeş de yıllarca ne olup bittiğini bir türlü anlayamadılar. Çünkü her ikisinin de deposundaki tahılın miktarı değişmiyordu. Sonra, bir gece iki kardeş gizlice birbirlerinin deposuna tahıl taşırken karşılaştılar. O anda olan biteni anladılar. Çuvallarını yere bırakıp birbirlerini kucakladılar.
Hayatın akışında kardeşlik bencilce sadece kendini düşünmek değil başkalarını da düşünmek ve kardeşçe paylaşmaktır.
*
Kardeşler anlaşılmak ister, konuşmak ister, “Ben buradayım!” diyen erkek ya da kız kardeşinin, abisinin, ablasının birinden birinin sesini duymak ister. Unutmamak gerekir ki dünya hayatının müddeti kısa, hayat tatlı ve geçici, insan ise bir imtihan sahnesinde, ömür denilen şey de bu imtihan süresi... Bu imtihan ömrün sonuna kadar, son nefes çıkıncaya kadar sürecek. Akıllı kimse dünyaya aldanmaz, dünyaya aşırı derecede kapılmaz ve sevgi, saygı, sabır, sadakat, sorumluluk ve hoşgörü değerlerinin aile bireylerinin bir arada yaşamasında önemli rol oynadığını asla unutmaz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.