Geçen hafta basın mensuplarının ve gazetecilerin sorunlarını konu alan bir köşe yazısı kaleme almış ve “Basının Neden Kendi Adına Bir Esnaf Odası” olmadığını ve vadedilen “Yeşil Pasaport” ile ilgili geçen bir yıllık süreye rağmen bir gelişme görülmediğini yazmıştım.

Bu yazımdan sonra gerek sosyal medya, gerek elektronik posta, gerek SMS, gerekse telefon ve Watsapp üzerinden siyasiler ve meslektaşlarım olmak üzere çok sayıda mesaj geldi.

Ülke genelinde yaklaşık bin adet basılı, basılı dönemden sonra dijitale geçen ve yeni açılanlarla birlikte 500 civarında da internet haber sitesi (bu sayı daha az da olabilir) olmasına karşılık reklam ve ilan giderleri her geçen gün hissedilir derece düştüğü için basın mesleği de bu mecraların (gazete, dergi, haber sitesi) yayın hayatına devam edememesi nedeniyle irtifa kaybediyor.

Hangi meslek dalında olursa olsun “Güçlü Olmak” lazım.

Fakat; özelikle yerelden başlayarak kişi, kurum ve kuruluşların duyuru, haber, tanıtım, faaliyet ve ziyaretlerini sayfalarına taşıyarak haberleştiren basın kuruluşları, bırakın kazanç sağlamayı, çalışanlarının sigorta ve maaşlarını ödeyemez durumda.

Öte yandan; her meslek grubunda olduğu gibi basın camiasında da kayıt dışılığın önüne geçilmesi elzem hale gelirken; bu konuda ilgili kurumlar tarafından çok yönlü takipler yapılması gerekiyor.

Sonuç itibarıyla; “Güçlü Olmak Demek nedir?” sorusu basın camiasında da dillendirilmeye devam ediyor.

Basılı medyadan sosyal medyaya ve internet haberciliğine evrilen bu dönemde; resmi ilanların dağıtımını yapan Basın İlan Kurumu’nun (BİK) mevzuatı ve ilgili yönetmelikleri sadece resmi ilan ve resmi reklam alan yayınlara uygulandığı için bu yayınlar açısından herhangi bir sıkıntı yok.

Burada sadece BİK dışında sosyal medya ve internet üzerinden yapılan yayınların denetim altına alınması önemli ve bunun da rayına oturması ile basının daha etkili olacağına inanıyorum.

Aslında hangi meslek dalında olursa olsun, kayıt altında olmak yaşanacak ve yaşanan bir olumsuzluk açısından da önemlidir.

Son olarak, Güçlü Olmak Demek? Hep birlikte olmak demektir diyor.

Tabii tüm bunlar benim şahsi düşüncelerim. Meslekte 40 yıla doğru devam eden benim gibi düşünenlerin olabileceği gibi farklı düşünen meslektaşlarım da olabilir.

Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana geçen 100 yıllık sürede veya Basın İlan Kurumu’nun (BİK) kuruluşundan bu yana geçen 64 yılda tipo baskından, ofset baskıya, ofset baskıdan dijital baskı dönemine çok hızlı bir şekilde geçilirken; bakalım yeni yüzyılda daha hangi aşamaları görüp yaşayacağız.

Bu nedenle ben her meslek dalı gibi basının da güçlü olması gerektiğini düşünüyorum ve istiyorum.

Bir yazımın daha sonuna gelirken; siz değerli okurlarıma sağlıklı ve mutlu günler dileyerek Allah’a emanet ediyorum.

Kalın sağlıcakla…