Memet Şahin
Mihrali Bey Yemen’e Niçin Sürgüne Gönderildi ?!!!!!
Ülkemizde ve Azerbaycan’da “halk kahramanı”, “destan kahramanı” olan ve Karapapak-Terekeme Türklerinden Mihrali Bey, Tiflis vilayetinin Borçalı sancağına bağlı Darvaz köyünde 1844 yılında doğar. Babası, Memili’dir. Etine dolgun, karayağız ve sevimli biridir. Yetiştiği bölgenin en büyük özelliklerinden olan ata binme ve silah kullanmayı henüz küçük yaşlarda öğrenir. On yedi-on sekiz yaşlarındayken babasını kaybeder. Babasını kaybettiği dönemde Ruslar, babasının Müslüman mezarlığına gömülmesine izin vermez. Babası, Hrıstiyan Rus Malakanlarının yaşadığı Örmeşen Köyü’nün maşatlığına (mezarlığına) gömülür. Mihrali Bey silahını kuşanır, doğru mezarlığa giderek babasının cenazesini çıkarır ve iki tane askere yakalanır ise de, askerleri orda öldürür ve babasını Müslüman köyünün mezarlığına gömer.
Kaçak olarak yola devam etmektedir artık. Bu sırada “93 Harbi” 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı baş gösterir. Mihrali, Kars kumandanı Hüseyin Hami Paşa'ya bir mektup yazarak Rus'lara karşı Osmanlı'nın yanında yer almak istediğini ve kendisinin affedilerek Osmanlı topraklarına geçişine izin verilmesini ister. Topladığı 120 kadar adamı ile Ruslara yapmadığını bırakmaz. Ahmed Muhtar Paşa tarafından affedilir. Kendisine binbaşı rütbesi verilen Mihrali, artık Osmanlı'nın bir kumandanıdır.
Erzurum savunmasında yer alan Mihrali bu savaşta ağır yaralanır. 12 Aralık 1877’de Ahmed Muhtar Paşa İstanbul’a çağrılır. Mihrali, yatağıyla beraber bir kızağa yatırılarak, aile ve yakınlarından oluşan kafile ile birlikte yola çıkarılır, Sivas’ın Ulaş ilçesine bağlı Acıyurt köyüne yerleşir. Onunla birlikte gelen Karapapaklar da bu civarda 10 kadar köye yerleştirilirler. Bunların buralara yerleşmesine herhangi bir zorluk çıkarılmaz, çünkü Padişah Mihrali ve adamlarının dilediği yere yerleşmeleri konusunda onları serbest bırakmıştır. Mihrali Sivas’ta da boş durmaz, 40. Hamidiye süvari alayını kurar.
1889-1892 Yılları arasında Sivas valiliği yapan Mehmed Memduh Paşa zamanında, Mihrali Bey Beyrut’a sürgün edilmek istenir. Fakat Memduh Paşa, bu duruma son anda engel olur.
1899 Yılında Mancılık köyü Ermenileri, İstanbul’daki İngiliz Elçiliğine 40. Hamidiye Alayı merkez heyetinde binbaşı-ı evvel rütbesiyle yer alan Tavşankuloğlu Hüseyin Ağa’yı şikayet ederler. Elçilik de şikayetlere dayanarak Babıali’ye (Osmanlı Hükümeti) bir muhtıra verir. Muhtırada, “Mancılık Köyü sakinlerinin, Mihrali Bey ve Tavşankuloğlu Hüseyin Ağa’dan gelen baskılar yüzünden göçmeye karar verdikleri, bu iki kişiyi bu yöreden uzaklaştırmadan bölgede emniyet ve asayişin sağlanamayacağı” iddia edilmekteydi.
1902 yılında, Deliktaş ve Alacahan derbentleriyle (Derbent: Osmanlı döneminde, karakol gibi kullanılan küçük sınır kalesi) Kangal ve Aşudi nahiyeleri(Nahiye: Bucak) birleştirilerek “Kangal” kazası adıyla yeni bir kaza kurulmuştur. İlk kaymakamlığına da 1913-1916 yılları arasında Sivas valiliği de yapacak olan Ahmed Muammer Bey tayin edilir.
Karapapak ve Çeçen muhacirlerden oluşmuş Çiftlikviran(Çiftlikören) de bu ilçeye bağlı bir köydür. Bu köyde Karapapaklar ve Çeçenler iç içe yaşamalarına rağmen, aralarına eskilere dayanan bir husumet vardır. 15 Eylül 1903 tarihinde bu köyde ikamet eden 40. Alayın yüzbaşısı Eyüb Ağa ve oğlu, aynı köydeki Çeçenler tarafından öldürülür. Olayı haber alan Kangal kaymakamı Muammer Bey, hemen bu köye gider. Muammer Bey, elli kadar Karapapak atlısıyla katilleri aramaya çıkar. Fakat, bir sonuç elde edemeden köye geri döner. Kaymakam köye döndüğünde, Mihrali Bey ve iki yüz kadar adamını köyde toplanmış vaziyette bulur.
Bir süre sonra Mihrali Bey köyden ayrılır. Sonrasında, silahlı Karapapak grubu kaymakam Muammer Bey’in bulunduğu evi kuşatır. Hatta bu arada, sindirmek amacıyla kaymakamın bulunduğu evi kurşunlarlar.
Kaymakam Muammer Bey, üç gün (17-19 Eylül 1903) kuşatma altında kalır. Nihayet Muammer Bey, köydeki Çeçenleri de alarak perişan bir durumda köyden ayrılır.
Kangal Kaymakamının köyde kuşatma altında olduğu 19 Eylül 1903’te, 1902-1908 yılları arasında Sivas valiliği yapacak olan Reşid Akif Paşa tarafından, sadarate Mihrali Bey hakkında “zehir-zemberek” ifadelerin yer aldığı bir telgraf çekilir. Telgraf; “kendisiyle oğullarının idareten asayiş ve özellikle padişah efendimizin menfaatlerinin korunması için İstanbul’a uğratılmayarak hemen doğruca Yemen’e gönderilmeleri hususunda padişah iradesi çıkarılması için seri ve ciddi delaletinizi istirham ederim” şeklindeki ifadelerle sona eriyordu. Reşid Akif Paşa, bu telgraftan bir gün sonra yine Mihrali Bey hakkında çok ağır ifadelerin yer aldığı bir telgraf daha çeker.
Sivas’ta Mihrali Bey komutasındaki 40. Alayı uğurlamak için binlerce kişi toplanmıştı. Uğurlama töreni, Sivas Hükümet Konağı önünde yapıldı. Alaydaki 600 asker, atlarına binerek 20 Temmuz 1905 Perşembe günü dualarla İskenderun’a doğru yola çıkar.
Alayın, Sivas’tan İskenderun’a kadar yolculuğu yirmi beş gün sürer. Alaydan Yemen’e sevk edilen asker sayısı, firarlardan ve değişik sebeplerden dolayı 482’ye düşer.
Mihrali Bey komutasındaki 40. Alayın henüz Yemen’e sevk edilmediği ve İskenderun’da bulunduğu sırada, Mihrali Bey hakkında saraya “kendisinin padişaha karşı (II. Abdülhamid) davranışları olduğu ve bu yüzden kovulmasının faydalar sağlayacağı” şeklinde bir jurnalde bulunulmuştur.
Mihrali Bey, yollara düşer uzun bir yolculuk sonrasında Yemen'e varır duruma el koyar, ama çöl sıcaklarına fazla dayanamaz hastalanır. Bir rivayete göre kolera salgını yüzünden, diğer bir rivayete göre de zehirlendiğinden hastalanır. Bir müddet hasta yattıktan sonra 4 Aralık 1905 tarihinde Süku’s-selas köyünde vefat eder. Adamlarının büyük bölümü de, salgın hastalıklar yüzünden ölür. Birkaç kişi (rivayet 18 kişi) ancak Sivas'a geri dönebilecektir.
Hamidiye alayı mensupları, mahalli hükümet yetkilileri ve jandarmayı hiç dikkate almamışlardır. Hamidiye alayları komuta heyetlerinin, doğrudan doğruya 4. Ordu komutanı Zeki Paşa’ya bağlı olmaları, mülki yöneticilerin bu alayın idare heyetine sözlerini geçirememe sonucunu doğurmuştur. Dolayısıyla, mülki idarecilerle Hamidiye alayları komuta kademesi arasında ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır.
Kaynakça:
Cengiz Çakaloğlu, Yemen’den Dönemeyen Bir Karapapak: 40. Hamidiye Süvari Alayı Komutanı Mihrali Bey, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2011.
Fuat Türkay, Karapapaklar-Karapapak Hamidiye Alayları ve Mihrali Bey, Cem Veb Ofset, Ankara, t.y.
Olcayto Şahin (Suat Türkay- Sami Bildirici-Bahattin Gülez), Sivas Tarihi I, II, Dilek Ofset Matbaacılık, Sivas, 2024.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.