Hemen herkesin malumu Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, ülkemizin en köklü üniversitelerinden birisidir. Üniversite, 1974 yılında Hacettepe Üniversitesine bağlı olarak kurulduğunda Türkiye’de sadece 12 devlet üniversitesi bulunuyordu!!!!!! Üniversite, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 50. yıl anısına 1974 yılında 1788 sayılı kanunla kurulmuştu.

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Prof. Muvaffak Akman’ın kurucu rektörlüğünde, Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulan C.Ü. Tıp Fakültesi 1973-1974 eğitim-öğretim döneminde 50 öğrenci ile eğitim-öğretime başlamıştı. Cumhuriyet Üniversitesinin kuruluş tarihi olan 1974 tarihine kadar ülkemizde 12 devlet üniversitesi mevcuttu: kuruluş tarihi sıralamasına göre: İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Ege Üniversitesi Karadeniz Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi!!!!!

Cumhuriyet Üniversitemizin kuruluş tarihi olan 1974 tarihinden günümüze “köprünün altından çok sular geçti!!!!!” ve şu anda ülkemizde devlete bağlı -özel olmak üzere yüzlerce üniversitemiz faaliyette. C. Ü, günümüzde 18 fakülte, 4 enstitü, 55000’i aşkın öğrenci, 2000’e yaklaşan akademik personeliyle yoluna devam etmektedir. Yıllar içerisinde üniversitemizin sayısal veriler anlamında hayli yol aldığı aşikar. Fakat, aynı şeyleri nicel anlamda söyleyebilir miyiz?!!!! Ülkemizde 13. üniversite olarak kurulan C. Ü, Türkiye’de bilimsel başarı sıralamasında üniversiteler arasında kaçıncı durumdadır şu zamanlarda?!!!

Adı üzerinde üniversal (evrensel) bilginin üretilmesi ve “özgür tartışma ortamları” oluşturmak üzere kurulan üniversiteler, kariyerizmin, konformizmin, siyasi çekişmelerin zirve yaptığı mekanlara dönüşmüştür çoğunlukla ülkemizde. Nesnel kıstaslara göre yapılan “dünyanın ilk 500 üniversitesi sıralamasında” ülkemizden her yıl kaç üniversitemiz yer alıyor? “Kaç makale yazarsam doçent olurum, kaç makale yazarsam profesör olurum” ya da “yöneticilik pozisyonlarında nasıl iyi yerlere gelebilirim” kariyer planlamalarının yapıldığı yerlerde, bilimsel bilgi üretimi olabilir mi? Bilim, eşyanın hakikatlerine ve bilimsel gerçeklere ulaşılabilmek için yapılır, kariyerde “sıçrama tahtası” olarak kullanabilmek için değil !!!!! Maalesef ülkemizdeki üniversitelerin bir kısmını “üniversite” olarak değil de, “lise üstü” eğitim veren kurumlar olarak değerlendirebiliriz.

Gelelim sadede! Ülkemizin en köklü üniversitelerinden birisi olan Cumhuriyet Üniversitesi tarafından niçin en eski çağlardan günümüze kadar ilimizin derli toplu yerel tarihini kitlelere anlatacak bir “külliyatın” hazırlanmadığını hep merak ederim !!!!! İnternet araştırmalarım sonucunda, yakın zamanlarda Erzincan İlini anlatan ve “Erzincan Külliyatı” adı altında 24 ciltlik ve 12.000 sayfalık kitabın hazırlandığını hayretle görmüştüm!!! Örneğin; I. Cilt: Takdim Yazıları-Giriş-Jeoloji-Ekoloji-Coğrafya, II. Cilt: Erzincan’ın Doğal Bitkileri, IV. Cilt: Tarih-I 24. Cilt: Erzincan Albümü vs…..

Yakın dönem Sivas yerel basım dünyası incelendiğinde Sivas yerel tarihini “derli toplu” anlatan ve “bir elin parmaklarının sayısını” geçmeyen !!! eserin yayımlandığı rahatlıkla görülebilir: Ahmet Necip Günaydın-Ahper Nuri Delican-“Sivas” , Vahdet Olcayto- “Sivas Tarihi (Milattan Önce-Milattan Sonra)”, Adnan Mahiroğulları- “Bozkırdaki Çekirdek” Sivas, Olcayto Şahin (Suat Türkay- Sami Bildirici-Bahattin Gülez)- “Sivas Tarihi I, II”

“İlkçağ Tarihi, Roma Bizans Tarihi, Danişmendli Tarihi, Anadolu Selçuklu Tarihi, İlhanlı Tarihi, Eretna Devleti Tarihi, Kadı Burhaneddin Devleti Tarihi, Osmanlı Tarihi, İnkılap Tarihi (Milli Mücadele Tarihi), Yakın Dönem Cumhuriyet Tarihi gibi ana başlıklarda uzmanlıkları olan akademisyenlerden teşkil edilecek bir “komisyon” aracılığıyla, neden bir “Sivas Yerel Tarihi”(en az 5-6 cilt) hazırlama-yazma girişimi ve çabalarının olmadığı, ilimiz entelektüel kamuoyu tarafından öteden beri hep merak konusu olmuştur.

Entelektüel ve bilimsel anlamda İlimizin “lokomotifi” olması gereken Cumhuriyet Üniversitesi tarafından, böylesine bir çalışmanın gerçekleştirilmesinin “tarihsel bir zorunluluk” olduğu gerçeği, Üniversite yöneticileri tarafından “fark edilmek” durumundadır!!!!! Üniversitemiz, asli görevi olan toplumumuza entelektüel liderliğini layıkıyla yerine getirebiliyor mu gerçekten? Bunu sorgulamamız gerekiyor.Yorum ve karar sizlere ait !!!!!