İşyerime yakın olan Osmanlı eseri, Sivas’ın çukurda ki mabedi Meydan camisine Cuma namazı kılmaya gittim. Bugün Gaziler günü olması hasebiyle Diyanetimiz Cuma namazından önce Mevlüd programı tertip etmişler. Güzel sesli Hocamız: “indiler gökten melekler saf-saf, Kâbe gibi kıldılar evim tavaf” derken “Saf-saf” kısmını on elif miktarı uzatmayı ihmal etmedi.

Peygamber Efendimizin doğduğu anı dile getiren, “Doğdu ol saatte ol sultanü din, Nura gark oldu semavatü zemin” ayağa kalkma âdeti camilerde yapılmazdı. Hocalarımız, cemaatin içinde bir Bakan bulunması dolayısıyla işi tam yapalım diye ayağa kalkmayı da ihmal etmediler.

Sivas’a yeni atanan Müftü olduğunu tahmin ettiğim genç ve sakallı Hocamız namaz vaktine on dakika kala günün ehemmiyeti ve gaziler hakkında sohbet etti. Devamında okunan Mevlüdün duasını yaparken Peygamberimizi övücü sıfatlarına “Tek Kurtarıcımız” demesi dikkatimi çekti.

Kıldığımız her namazı rekâtlarında okuduğumuz “İyyake nabüdü ve iyyake nesteıyn” ayetinde, “Ya Rabbi! Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isterim” diye Yüce Allah’a söz vereceksin, sonra da dönüp Peygamberi kurtarıcı yapacaksın. Biraz sonra da aynı peygamberin af olması için salavat getireceksin. Bu kadar tenakuz pes doğrusu.

Ne ise bunları es geçtik ve Cuma namazını kılmaya başladık. Gaziler Haftasını anlatacak ayet bulamayan Diyanet Hutbeye Ticaret ahlakını anlatan bir konu seçmiş. Hâlbuki Allah yolunda ölmenin ve galip gelip te gazi olmanın ne demek olduğunu ve mükâfatını Nisa suresinin 74 ve 75 beşinci ayetleri çok güzel açıklamaktadır.

Öyle ise dünya hayatını (nefsi rahatını ve menfaatini feda edip manen) satarak, karşılığında ahireti kazanmak isteyenler, Allah yolunda (cihad edip) çarpışsınlar. Ve her kim Allah yolunda (çalışır ve) çarpışırken (eceliyle veya zalimler eliyle) öldürülürse veya (düşmanlara) galip gelirse, (her iki halde de) Biz ona büyük bir ecir (sonsuz bir mutluluk ve mükâfat) vereceğiz. (Nisa 74)

Size ne oluyor ki; “Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu memleketten kurtarıp özgürlüğe kavuştur ve rahmetinle bize bir koruyucu ve yardımcı gönder” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna Allah yolunda düşmanla savaşmıyorsunuz? (Nisa 75)

Bunları düşünerek Hocanın “Ticaret ahlakını” anlatan hutbesini dinledik ve sorasında okunan “İnneddine indellahil İslam” “Doğrusu Allah indinde din İslamdır.” Ayetini okumasını beklediğimiz Hoca: Ettaibü minezzenbi kemen la zenbeleh” hadisini okudu. “Günahına Tevbe eden hiç günah işlememiş gibi olur” anlamını taşıyan bu hadis Acluni’nin Keşfül Hafa isimli kitabının birinci cildinde 14 veya 18. Sırada geçmektedir ve hadis, hadis alimerince hem zayıf ve hem de Münker kabul edilmiştir.

Diyanet, Müftülükler ve Hocalar çok iyi bilmektedirler ki Âli İmran 19. Ayeti ABD nin, İngilterenin, Yahudilerin baskısı ile ve vatan haini Fetonun katkısı ile Hutbelerden çıkarıldı. Çünkü bu ayet onlara göre dinler arası Diyalog fikrine zıt düşüyordu. Feto ayaklanması ile bitirilen Dinler arası diyalog fikri neticesinde Diyanet hatasını anladı ve Hutbelerden “Ettaibü Minezzenbi” Münker hadisi kaldırıldı ve yeniden “İnneddine İndellahil İslam” ayeti okumaya başladı.

Ama ne hikmetse bizim Sivas’ın Hocalarının bazıları inatla veya Fetoya olan aşkları sebebiyle ayeti okumayıp yerine bu münker hadisi okumaya devam ediyorlar. Ben geçmişte aynı hocaya bu konuda not bıraktığım halde bu gün cemaatin içinde devletin bir Bakanı var iken yine ayet yerine Hadis okuması dikkate şayan bir durumdur.