Carl Jung’un Tavsiyeleri

Carl Jung felsefi bana şunu öğretti, kendine geniş bir perspektiften bakmalı, neyi neden yaptığını anlamalısın. Bastırılmış duygularının farkına varmalı ve yüzleşmelisin. Karşındakini insanı değiştiremezsin, kendini değiştirebilirsin. Karşındaki insanın düşüncelerine, tavırlarına, eylemlerine müdahale edemezsin. Kendine sınırlar çizerek güvenli alanı sağlarsın. Kendine şefkatli, merhametli, anlayışlı yaklaşıp kendine en çok sen sahip çıkarsın. Herkes gitse bile sen, kendine yetersin. Kendi kendine yeten insan çok güçlüdür. Düşmez, yıkılmaz, ağlamaz anlamına gelmesin bu. Düşse de kalkmak için çaba sarf eder, yıkılırsa yeniden toparlanacak motivasyonu kendinde bulur, kendi kendini durdurana kadar ağlayıp gözyaşlarını siler. Carl Jung şöyle anlatmış:

“•Siz içinizde, korkularınızın, alışkanlıklarınız ve o en savunmasız anlarınızın arasında hâlâ fısıldayan, size miras kalmış bir sesle bir kalıpla savaşıyorsunuz. Ve bunu fark etmek, bu görünmez düşmanı adlandırmak özgürleşmeye giden yolda atılan ilk en önemli adımdır. Ancak yalnızca bu gerçeği kabul etmek yeterli değildir. Bu durumu yönlendiren o derin ruhsal mekanizmayı yani arketipin kendisini daha yakından incelememiz gerekiyor. Jungian psikolojide arketipler bireysel insanlar değildir. Onlar zaman ve kültür boyunca evrensel olan deneyimin ve duygunun temel kadim kalıplarıdır.

•Şifa, olumsuz bir isyan, bir reddediş değildir. Şifa, yeniden hizalanmadır. Sıkışıp kalarak değil kendi potansiyelini gerçekleştirerek yükselerek seni onurlandırıyorum diyebilme cesaretidir. Senin yaralarını kendi hayatımda yankılayarak değil onları kendi içimde şifalandırarak o döngüyü kırarak seni seviyorum. Bu kalıbı kırmanın en güçlü en dönüştürücü adımı kendinize yeniden ebeveynlik yapmaktır. Bu, kendinize daha önce hiç tutarlı bir şekilde koşulsuz bir şekilde alamadığınız o özeni o rehberliği o şefkati o kabulü göstermek anlamına gelir. İçinizdeki o yaralı o ihmal edilmiş çocuğun ihtiyaç duyduğu bilge ile ilgilidir.

•Bu, dinlemekle başlar. Üzüntü, keder ortaya çıktığında onu görmezden gelmeyin. Bastırmayın. Korku, kaygı ortaya çıktığında onu küçümsemeyin. Mantığınızla geçiştirmeye çalışmayın. Bunalmış, yetersiz hissettiğinizde zayıf olduğunuz için kendinizi cezalandırmayın. Bunun yerine bir an durun ve kendinize sorun, “Şu anda neye ihtiyacım var? Sevgi dolu, bilge biri bana şu anda ne söylerdi, bana nasıl davranırdı?” Bu tür bir iç ebeveynlik yumuşak, pasif bir süreç değildir. Aksine son derece disiplinlidir. Aynı toksik dinamikleri tekrarladığınızda içinizdeki o eleştirmen zemin kazandığında ya da sırf barışı, uyumu korumak için kendi sınırlarınız çözülmeye bulanıklaşmaya başladığında bunu fark etmek için derin bir dikkat bir uyanıklık gerektirir. Hem besleyici hem de koruyucu olmalısınız.

•Duygularınızı doğrulayın, onları kabul edin. Ama aynı zamanda kendinizi gerçekle o anın hakikatiyle yönlendirin. Utanç duymadan, kendinizi suçlamadan başarısızlıkta kendinizi tutun, kendinize sarılın. Suçluluk duymadan dinlenin. Kendinize izin verin. Başkalarından izin almadan, onay beklemeden kendi başarılarınızı kutlayın. Bu öz değerin o içsel gücün yeniden doğuşudur. Ve eğer bu size başlangıçta yabancı, yapay geliyorsa bunun nedeni size kimsenin daha önce öğretmediği, göstermediği yepyeni bir şeyi yapıyor olmanızdır. Ama bu içsel ilişkiyi, öz şefkati uyguladıkça o sizin için diğer tüm ilişkilerinizin temelini oluşturan sağlam bir zemin hâline gelir. Bu da sizi en özgürleştirici dönüşüme getirir. Kalıbı kırmak, geçmişinizi silmek onu inkar etmek anlamına gelmez. Bu, onun artık sizi, sizin geleceğinizi tanımlamasına izin vermemeyi bilinçli bir şekilde seçmek anlamına gelir.

•Şimdi siz seçebilirsiniz. Kendinizi o geçmişin yaralı, o mağdur versiyonuyla özdeşleştirmeyi bırakmayı seçebilirsiniz. İyileşmenin bir başkasının değişmesini, size bir şey vermesi gerektiği mitini, o büyük yalanı bırakmayı seçebilirsiniz. Ve artık var olmayan, geçmişte kalmış bir versiyonunuz için yazılmış o eski o kısıtlıyacı kurallar altında yaşamayı bırakmayı seçebilirsiniz. Bu, acıyı inkar etmek, onu yok saymak değildir. Bu, acı çekmeyi, o acının içinde yaşamayı bırakmaya yönelik bilinçli, kararlı bir karardır. Eviniz, sığınağınız suçluluk duygusundan kaçınmak için evet dediğiniz o küçük anları fark ederek başlar. Kıskançlıktan, eleştiriden kaçınmak için kendinizi küçülttüğünüzde yer kapladığınız kendiniz olduğunuz için özür dilediğinizde bunlar giriş noktalarıdır. Bunlar, içinizdeki o miras kalmış sesin o eski programın yankılarıdır. Onlara soru sorun, “Bunu bana kim öğretti? Ve ben bunu daha fazla taşımak, bu yükü sırtlanmak istiyor muyum?” Diye sorun. Duygusal yetişkinlik işte burada başlar. Alışkanlıklarınıza o otomatik tepkilerinize göre hareket etmeyi bırakıp kendi niyetlerinize, kendi değerlerinize göre hareket etmeye başladığınızda değerlerinizin artık yaralarınıza değil kendi yolunuza, kendi geleceğinize yön vermesine izin verdiğinizde kendinizi eski bir kalıba girdiğinizde yakaladığınızda bir an durup derin bir nefes alıp tekrar yeniden bilinçli bir şekilde seçtiğinizde kalıbı sonlandırmak gerçek hayatta işte böyle görünür. Tek bir dramatik bir büyük bir an değil binlerce küçük bilinçli, cesur devrim ve bu sadece acıyı durdurmakla ilgili değildir. Bu, yepyeni bir şey için alan açmakla ilgilidir. İzin, onay gerektirmeyen bir neşe için kanıt gerektirmeyen dışarıdan gelmeyen bir öz değer için. Kendi saygınlığınızdan kendi bütünlüğünüzden ödün vermeden gelen gerçek koşulsuz bir sevgi için sizi kıran, sizi sınırlayan o şeye sadık kalmayı bıraktığınızda işte geri kazandığınız şey budur.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rabia VİLDAN Arşivi

Sükûtun İçinde Sen

30 Ekim 2025 Perşembe 15:45

SEVMEK

01 Ekim 2025 Çarşamba 08:59

Anlamak Sevmenin Başlangıcıdır

08 Temmuz 2025 Salı 14:06

Şarkılarda Yaşayan Aşk

16 Haziran 2025 Pazartesi 09:16

Empati

11 Haziran 2025 Çarşamba 09:44

Görünmeyen Yükler

27 Mayıs 2025 Salı 09:49

Anlamak

13 Mayıs 2025 Salı 11:22

Sonbahar

06 Mayıs 2025 Salı 10:07

23 Nisan

24 Nisan 2025 Perşembe 10:10