Sükûtun İçinde Sen

Bazen insan birini sevmeyi bırakmaz, sadece susar. Oysa söyleyeceklerinin noksanlığından değildir sessizliği; cümlelerin çokluğundadır…

Acılılar içinde kıvranıyorum, bilmiyorsun. Tarifi zor ama anımsaması kolay hisler içindeyim. Bir girdaptan seninle çıkmıştım. Şimdi başka bir girdapta dönüp duruyorum. Bu sefer her şey farklı. Girdaptan çıkmaya çalışmak, dönüp durmaktan daha zor geliyor. Sen içimde öylesine yer edindin ki, seni oradan çıkardığımda oluşan boşluğu dünyevi hiçbir şeyle dolduramıyorum. O boşluk senin hayalinle doluyken daha iyi hissediyorum kendimi. Her an seni düşünüyorum. Uykumda bile. Senden bir beklentim olmadığını, yalnızca umudumun olduğunu sanıyordum. Oysa beklentim varmış. Yalnızca beni görmen, sesime kulak vermen, başıma omuz olman, elimi tutman, bana sarılman… Benim sana duyduğum sevgi gerçekti. Bunu defaatle düşündüm. Besleyen, şifa olan, samimi bir sevgi…

Senden kaçtıkça yine sana geliyorum.

Seni düşünmemek için bir şeylerle meşgul olayım diyorum ama tüm meşguliyetlerde seni düşünüyorum. Sonra yolda karşılaştığımız o ana gidiyorum tekrar tekrar. Göz göze geldiğimiz o küçücük an… Zaman durdu, mekân durdu, kâinat durdu, sen sustun, ben sustum… Daha birkaç saat evvel seni göreyim diye dua etmiştim oysaki. Söyleyecek o kadar çok şeyim vardı, hazırlamıştım kendimi ama o an dilim tutuldu. Dönüp dolaşıp o anı seyrediyorum bir film sahnesi gibi. Sessizce yanımdan gittiğinde kalbimin cam gibi dağıldığını anımsıyorum.

Ayaklarımın yere en son ne zaman bastığını hatırlamıyorum. Bulutların üzerinde süzülürdüm bir zamanlar şimdi yuvasız kuşlar gibiyim. Diyar diyar dolaşıp sana gelmek isterdim. Tüm yolların sonunda sana varmak ve seninle tamam olmak isterdim. Sana varmasa da yolların sonu yanımda her zaman senin hayalin var. Kalbim sen diye atıyor.

Sol tarafımda bir ateş parçası var sanki. Beni hem yakıyor hem ısıtıyor. Renkler canlıydı bir zamanlar: Güneş sarı, toprak kahverengi, gökyüzü mavi, yapraklar yeşil… İkinci baharı yaşıyordum bir zamanlar. Şimdi sonsuz sonbahardayım. Gökyüzü hüzün rengine büründü. Yağmur değil yağan; içimde, senin için akan sessiz gözyaşları.

Senden kaçamıyorum. Her yer seni hatırlatıyor. Her şarkıda senden iz buluyorum. Tüm sokaklar sana çıkıyor. Her adımda sana gelmek istiyorum. Ne kadar unutmam gerekse de, unutmamak daha kolay geliyor.

Çünkü unuttuğum an, seninle yaşadığım o içtenliği de kaybedeceğim, biliyorum.

Ben seninle kendimi buldum, kendime döndüm, dönüştüm. Şimdi sen gidince o beni de kaybedeceğim sanıyorum. Tüm karanlıklarda kendime ışık oluyordum. Şimdi karanlıkta yol bulmaya çalışıyorum. Aklım ve kalbim ters yönlere gidiyor. Aklımın peşinden gitsem her şey farklı olacak belki ama kalbimin izinden gidiyorum. Kalbin seçtiği yanlış da olsa acı da verse onun acısını yaşamak zor gelmiyor.

Bazı hikâyeler biter ama içimizdeki yankısı hiç susmaz. Ben bu hikâyeyi acısıyla, tatlısıyla, gülümsemesiyle, hüznüyle sevdim. Unutmak için veya hiç yaşanmamış olması için keşke demem. Tek keşkem her şeyin kalbimden umduğum gibi olması olur ancak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rabia VİLDAN Arşivi

SEVMEK

01 Ekim 2025 Çarşamba 08:59

Carl Jung’un Tavsiyeleri

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:25

Anlamak Sevmenin Başlangıcıdır

08 Temmuz 2025 Salı 14:06

Şarkılarda Yaşayan Aşk

16 Haziran 2025 Pazartesi 09:16

Empati

11 Haziran 2025 Çarşamba 09:44

Görünmeyen Yükler

27 Mayıs 2025 Salı 09:49

Anlamak

13 Mayıs 2025 Salı 11:22

Sonbahar

06 Mayıs 2025 Salı 10:07

23 Nisan

24 Nisan 2025 Perşembe 10:10