Bu Bir Spor Yazısı Değildir !!!!!!!!!!

Ülkemizdeki futbol alanında ortaya çıkan “aşırı fanatikliği” eleştiren yazıların dışında, spor konusunda hiçbir şey “yazıp-çizmeyen” (eskilerin deyimiyle) “bendeniz!, ortaokul ve lise yıllarında ülkemiz takımlarının 60’lı yıllardan itibaren Avrupa kulüpleriyle yaptıkları maçları “en ince ayrıntılarına kadar bilen” ve tek kanallı TRT’de (sanırım her dört yılda bir) naklen yayınlanan Dünya Kupası maçlarının tümünü son dakikasına kadar (tüm bizim kuşağımız gibi) izleyen (1990’lı yıllara kadar) bir futbol “fanatiğiydi”!!!!! Cumartesi, Pazar günleri, küçük bir radyoyla, yapılan naklen maç yayınlarını “pürdikkat” dinlerdim.

Futbola ilişkin gençlik yıllarıma denk gelen birkaç “gözlem anımı”, okuyucularımıza çok ilginç geleceğini düşündüğüm için hemen paylaşmak istiyorum. Çünkü, bu gözlemler, anılar, toplumumuzun Sosyolojisi hakkında bizlere çok değerli “ipuçları” verir. İki teknik direktör hep çok ilgimi çekmiştir: Ahmet Suat Özyazıcı ve Yugoslav! Branko Stankovic….80’li yıllarda uzunca bir süre Türkiye’de çalışan Stankoviç, disiplini ve sertliğiyle tanınırdı. Peşinden hemen, biraz alakasız kaçacak ama olsun, 1.000.000 TL değerindeki soruyu!!! yöneltelim okuyucularımıza: “Yugoslav” ne demek?!!!!!! Makaleyi de bilgi yarışmasına döndürmeyelim neyse!

Diğer teknik direktörümüz ise, 1970’li yılların ortalarında futbol alanında “Anadolu İhtilalini” gerçekleştiren takımın çalıştırıcısı ve beyniydi. Özyazıcı, şampiyonluğu Anadolu’ya getiren ilk teknik direktördü. O, Türk futbolunun “kasketli” devrimcisiydi. Bir yerden okumuştum, şampiyon oldukları sene, maç sonrasında, kirlenen formaları futbolcular evlerine götürerek hanımlarına yıkatırlarmış. (“Feminist” arkadaşlar alınmasınlar!!!!!) Demek ki, bazı arkadaşların!!! zannettikleri gibi her şey “parayla-pulla” olmuyormuş. Efsane teknik direktör 2023 yılında 87 yaşında vefat ettiğinde, oğullarıyla beraber Trabzon’da bir “nalbur” dükkanını işletiyordu!!!!!

1976 yılında Ahmet Suat Özyazıcı’nın teknik direktörlüğünü yaptığı (Özyazıcı, “Hababam Sınıfı” filmindeki Şener Şen’in canlandırdığı Beden Eğitimi öğretmeninin üzerine giydiği eşofman benzeri bir eşofmanla hatırlanırdı), Şenol Güneş’li, Turgay’lı, Ali Kemal’li ( o zamanlar her zaman gol kralı olurdu!) , Cemil Usta’lı o yılların “efsane” takımı Trabzonspor’un, o yıl şampiyon kulüpler kupasında şampiyon olacak olan İngilizlerin dünyaca ünlü takımı Liverpool’u Trabzon’da ikinci turda 1-0 yendiğini gayet iyi bilirim!!!!!

Şimdi de, bana göre seyrettiğim en iyi, heyecanlı, en futbol ve mücadele dolu, kıran kırana, futbol kalitesi en yüksek maçından biraz bahsetmek istiyorum. Geriye dönüp baktığımda, yaşı bizler gibi neredeyse 60’a dayanmış! insanların çok iyi hatırlayacağı, aklımda en çok kalan dünya kupası, İspanya’da 1982 yılında düzenlenen kupaydı. Kupanın başlangıcından itibaren izleyenlerine müthiş bir futbol keyfi veren, futbolu ulusal dansları “Samba” gibi oynayan, Sokrates’li, Eder’li, bir ara Türkiye’de çalışmış Zico’lu, Falcao’lu efsane Brezilya Milli Takımı. Bu takım, İtalya’yla karşılaşıyordu. İtalya, bulunduğu gruptan “zar-zor”, ancak gol averajıyla ikinci tura çıkmayı başarabilmişti. Hiç kimse turnuvada onlara en ufak bir şans vermiyordu. Brezilya’ya, bu takım karşısında alınacak bir beraberlik bile yetiyordu. Ve belki de bu turdan sonra büyük bir ihtimalle şampiyonluğu yakalayacaktı.

Maç olağanüstü heyecanlı bir şekilde devam etmekteydi: “1-0, 1-1, 2-1, 2-2, 3-2” Fakat, maalesef Brezilya, İtalyanların attığı son gole cevap verememiş, sahadan”3-2” yenik ayrılmış ve hiç hak etmediği bir şekilde “kıl payı” turnuvadan elenmek zorunda kalmıştı!!!! Turnuvanın kazananı ise “Rossi’li, Conti’li, Zoff’lu” İtalya olmuştu!!! Nefis bir futbol oynamasına rağmen “kıl payı” kupayı kaybeden Brezilya takımı ise, “gönüllerimizin şampiyonu” olmuştu!!!!! (yazı burada, spor yazarlarının bir maç sonrasında yazdıkları spor bültenlerine benzemeye başladı!!!)

Anılarımda yer eden ve gençlerin bilemeyeceklerini düşündüğüm bazı anı-gözlemlerimi okuyuculara ilginç gelebileceğini düşünerek paylaştım. Fakat, yazının bitiminde futbol sporu konusunda takıldığım!!!! bazı noktaları soru olarak yöneltmek isterim:

  • İnsanlar arasındaki “dostluğu, arkadaşlığı” geliştirmesi beklenen futbol aktivitesi, ülkemizde insanları neden birbirlerinden “ölesiye nefret ettikleri” ve “düşman” haline geldikleri bir durumun içine sokmaktadır?
  • Günlük hayatın sıkıntılarından, gerginliklerinden uzaklaşma amaçlı olarak bir etkinlik olarak televizyon başında ya da statlara giderek maç seyretmek çerçevesinde kalması gereken futbol müsabakaları, niçin insanların maç sonralarında ellerinde palalar ve döner bıçaklarıyla birbirlerine kıyasıya saldırdıkları ve düşmanlaştıkları bir “meydan savaşına” doğru evrilmektedir?
  • Akıtılan “akla ziyan” paralara, büyük kitle desteklerine rağmen, takımlarımız dünya ve Avrupa ölçeğinde hangi “dişe dokunur” başarılara imza atmışlardır?
  • Bilimle ilgilenen insanların kitap bastırmak için çok cüzi miktarlardaki paraları bile bulamadıkları yerde, milyonlarca Dolar, Avro paranın ve ülkenin kaynaklarının “çar çur” edilmesi doğru mudur?
  • Televizyonda ya da stada giderek maç izleme çerçevesinde kalması gereken futbol sporu, neden bir futbolcunun uçağının gelmesinin gece yarısı milyonlarca kişi tarafından internetten canlı olarak izlendiği bir mecraya doğru evrilir? Bunun spor aktivitesi içerisindeki mantığı nedir?
  • İnsanımız, spor boyutları içerisinde kalması gereken bir etkinliği, fena halde abarttığını, hiç abartmasız “çıldırış” boyutlarına getirdiğinin farkında mıdır?
  • Son model forma, krampon, eşofman, tesis mevcudiyetine, milyonlarca gencin bu sporla ilgilenmesine rağmen, neden altyapıdan binlerce olmasa bile yüzlerce yıldız futbolcu yetişmez?
  • Örneğin Derby maçları öncesinde, ülkede hayat neden durma noktasına gelir? Herkes neden günlerce bu maçları konuşur?
  • Neden gol olan bir pozisyonda “topun dışarıdan gelip gelmediği” !!! saatlerce, günlerce konuşulur!!!! Bu tip konular, bu kadar önemli konular mıdır?
  • Bizlerin asıl dikkatimizi, toplumumuzun ve ülkemizin ilerlemesini sağlayacak bilimsel konulara yöneltmemiz gerekliliği açık değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Memet Şahin Arşivi

Para Bizde Şöhret Bizde!!!!!!!!

13 Ekim 2025 Pazartesi 13:48

Israrla Bir Kez Daha Soralım!!!!!!

06 Ekim 2025 Pazartesi 12:46

Dehanın Ölümcül Trajedisi !!!!!!!

24 Eylül 2025 Çarşamba 14:44

Tek Kanallı Siyah-Beyaz Televizyon !!!!!

15 Eylül 2025 Pazartesi 14:09

Bir Futbol Yazısı da Benden !!!!!!!

11 Eylül 2025 Perşembe 16:27

Her Şey İnternette Var Nasıl Olsa !!!!!!

25 Ağustos 2025 Pazartesi 16:05