Memet Şahin
Bir Futbol Yazısı da Benden !!!!!!!
A Milli Kadın Voleybol Takımımız, tarihinde ilk kez final oynadığı Dünya Şampiyonası’nda İtalya’ya “kıran-kırana” bir maçtan sonra 3-2 yenilerek, şampiyonluğu “kıl payı” kaçırdı. Dünya Şampiyonası tarihindeki ilk madalyasını kazanan Ay-Yıldızlılar ülkemizin gururu oldular.
Gururumuz olan A Milli Voleybol Takımı kafilesi yurda döndü. Fakat, hayret o da ne !!!!!! Millilerimizi yurda getiren uçağın gelişi, milyonlarca kişi tarafından internet üzerinden canlı olarak izlenmedi, havalimanında müthiş izdihamdan dolayı “kapılar-pencereler” kırılmadı, Milli takımımızın her kazandığı maçtan sonra “senin muadilin yok (hemen açıklama gereği duyuyorum; “muadil” “denk-eşit” anlamına geliyor), eşin menendin yok” şarkılarıyla düzenlenen araç konvoylarında ortalık günlerce ayağa kaldırılmadı, sayı olan topun çizgiyi aşıp aşmadığı “yavaşlatılmış” görüntüler eşliğinde televizyonlarda saatlerce günlerce “milyon defa”!!!! izlenip konuşulmadı. Zaten takımı çalıştıran kimdir? diye sorsanız bilen çıkmaz emin olun !!!!!!! Spordan kast edilen ya da anlaşılan tek şey “futbol” galiba!!!!
Öbür taraftan, Futbol Milli takımımız Konya’da yapılan maçta İspanya’ya 6-0’lık feci bir skorla yenildi. 42 Bin kişilik stadyumun “hınca hınç” dolduğu maç sonrasında millilerimiz, seyirciler tarafından ıslıklanmış !!!!!
Ortaokul ve lise çağlarımda, takımlarımızın ulusal ve uluslararası müsabakalarını çok yakından takip ederdim. Ülkemiz takımlarının 60’lı yıllardan itibaren Avrupa kulüpleriyle yaptıkları maçları “en ince ayrıntılarına kadar bilir” ve tek kanallı TRT’de naklen yayınlanan Dünya Kupası maçlarının tümünü son dakikasına kadar (tüm bizim kuşağımız gibi) izlerdim (1990’lı yıllara kadar). Cumartesi, Pazar günleri, küçük bir radyoyla, yapılan naklen maç yayınlarını “pürdikkat” dinlerdim.
Milli takımızın 6-0’lık İspanya yenilgisi, hemen aklıma gençlik çağlarımızdaki “8-0” lık “feci” İngiltere yenilgisini aklıma getirdi. O yıllarda, güçlü takımlar(örneğin, İngiltere, Almanya) karşısında alınan “1-0, 2-0’lık” sonuçlar, tuhaf gelecek ama başarı olarak görülür ve sevinçle karşılanırdı. Bu maç sonrasında İngiliz gazeteleri “Türklerin defansı Çanakkale’deki kadar güçlü değildi!” türünden manşetler atıp dalga geçerken, bu durum bizlerin çok ağırına gitmişti. Kaleci Yaşar’ın adı da bu maçtan sonra “Kova Yaşar’a” çıkmıştı. Sanki bu hezimetten sadece o sorumluymuş gibi!!!!!
Her zaman olduğu gibi, İlimizin yerel gazetelerinin internet siteleri arasında “rast gele” gezinirken, 6-0’lık İspanya mağlubiyetine ilişkin çarşı pazarda yapılan mülakatlara denk geldim. Bu türden denk geldiğim mülakatları hangi konuda olursa olsun hiç kaçırmam “pürdikkat” bir şekilde izlerim.
Yıllar önce, bir televizyon programında “bilimsel birikimiyle ünlü” (ve naçizane benim de “bilimsel birikimine ve zekasına hayran olduğum-yok yok zannettiğiniz gibi Celal Şengör ya da İlber Ortaylı değil !!!!) bir akademisyenimiz, TV’lerde “kim kiminle çıkıyor-kim kiminle geziyor” tarzı “üfürükten” haberlerle dolu “paparazzi” programlarını hiç kaçırmadığını söylemişti. Programı yöneten moderatörün şaşırdığını anlayıp ilave etmişti: “Çünkü bu tür programlar, toplumumuzun sosyolojisi hakkında yorum yapabilmek için, biz bilim adamlarına çok değerli ipuçları verir!!!!!”
Röportajlarda Sivaslı hemşehrilerimiz;“İspanya’nın dünyanın en güçlü takımlarından birisi olduğunu, alınan bu 6-0”lık mağlubiyetin “normal” olduğunu, bundan sonra futbolda klasik bir söylem haline gelen “önümüzdeki maçlara bakmamız gerektiğini” söylüyorlardı. Röportajın yapıldığı kişiler, biraz daha cesur olsalar ve utangaçlık göstermeseler, Milli Takımızı” “başarılı” bile ilan edeceklerdi emin olun!!!!! Bu “engin hoşgörü” gözlerimizi yaşarttı ama!!!!! ah! şu futbolda gösterdiğimiz “engin hoşgörünün”!!!! milyonda birini toplumsal hayatta birbirimize karşı gösterebilsek!!!! Örneğin, trafikte karşılaştığımız en ufak bir olumsuzlukta arabalarımızdan aldığımız “levyelerle ve beyzbol sopalarıyla” birbirimize saldırıp, yaralamasak hatta (Allah korusun) öldürmesek !!!!! En yüksek dereceli devlet memuru maaşı “60.000 Tl’yi” bile sorgulayan bazı vatandaşlarımız, hiç başarılı olamayan ve bundan dolayı gönderilen bir teknik adamın aldığı “milyonlarca Avro” hakkında (entellerin dediği gibi) hiç “eleştirisel” olamıyorlar nedense !!!!
Yıllarca önce, bir ortaokulda çalışırken, derslerde “çalışma testleri” dağıtan arkadaşlar “kağıttan tasarruf” etmek için birkaç sayfayı küçülterek bir sayfaya sığdırmaya çalışıyorlardı !!!! Veliler; “yazılar küçük olduğu için çocuklarımız okumakta zorluk çekiyorlar, gözleri bozuluyor” şikayetleriyle “öğretmenler odasını” basmışlardı hiç unutmam!!! Öğretmenlik hayatıma yaşadığım “traji-komik” olaylardan birisidir!!!! Futbol dışında “pek de hoşgörülü olmadığımız” gerçeğini, yazının başında yazarak uyarmıştım sizleri!!!!
Geçen haftalarda takımlarımızın Avrupa maçları yenilgileri sonrasında büyük bir “yaprak dökümü” yaşandı. Yaşanılan hezimetler sonrasında, ard arda iki teknik direktör gönderildi. Büyük "tantanalarla, izdiham görüntüleriyle" getirilen teknik adamların görevlerine "başarısızlık" nedeniyle son verilmiş. Bir sürü akla ziyan tantana, gösteriş, karşılama. Heba edilen devasa miktarlardaki para pul. Allah akıl fikir versin!!!!! Bu adamların yerine beni!!!!!! teknik direktör olarak çıkarsalardı, takımlar daha başarılı olurdu “kanaatiniz olsun”!!!!( bu deyim, karşısındaki insanı söylediği söze inandırmaya çalışırken, kendini yemin sorumluluğundan kurtarmak için kullanılır Anadolu’da!!!!!)
İnsanlarımız, bütün bu olup bitenlerden sonra yine mi kendilerini hiç sorgulama gereği duymuyorlar acaba? Bu teknik adamlar gönderilirken, kaçar milyon Avroluk paralarla sözleşmeleri iptal ediliyor hiç düşündünüz mü? Milyonlarca Avroluk transfer paralarıyla takımlarımıza transfer edilip, maçlarda topa bile vurmadan ülkelerine geri gönderilen futbolcular ya da hiç başarılı olamayan teknik direktörler hakkında ne düşünüyor insanlarımız?
İnsanların günlük hayatın sıkıntılarından ve stresinden kurtulmak için televizyon başında ya da stadyumlara giderek maç seyretme çerçevesinde kalması gereken futbol olgusu, ülkemizde tamamen çığırından çıkarılmış haldedir. Tam bu anda, yıllar önce takımlarımızdan birinin yabancı bir takımla yaptığı bir maçın başlangıç anonsu sizlere bir fikir verebilir sanırım ; “……’den futbolun bu en büyük mabedinden(ibadethane) iyi akşamlar….”!!!!!!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.