Zamanın Sessiz Tanıkları: Hayatın İçinden Saklı Hikâyeler

Zaman… Ne garip bir yolcudur. Ne durur ne konuşur. Fark etmeden yanımızdan geçip gider.
Sessiz, görünmez ama her an yanımızda olan her şeye şahit yol arkadaşı.
Ne bir ses çıkarır ne de bize kendini hatırlatır. Ama hayatımızın her anında oradadır. Bazen bir kahkahanın yankısında, bazen bir gözyaşının sıcaklığında…
O hep izler, duyar ve saklar. Ne yaşarsak yaşayalım, o hep orada; izliyor, kaydediyor, ama asla konuşmuyor. O yüzden, çoğu zaman onun değerini, varlığını, yokluğunu fark etmiyoruz. Yalnızca geçer, ama geçerken öyle çok şey alır ki yanında; bir bakış, bir dokunuş, bir veda, bir umut…
Ve biz, onun ardında bıraktığı sessiz tanıklarız.

Bir ömür dediğimiz şey, zamanın içinde saklı duran küçük bir damladır belki. Ama o damlanın içinde ne fırtınalar ne sessiz geceler ne unutulmaz anlar gizlidir. Belki de zamanın içinden geçip gitmekten ibaret.
Ama o geçip giden her an, her saniye… Bir iz bırakır bizde.
Tatlı anılar, içimizi ısıtan bakışlar, hiç unutamadığımız dokunuşlar…
Hepsi zamanın içinde birikir.

Her insan, kendi içinde bir dünya taşır. Görünmeyen, ama hissettiren bir evren…
Kim bilir kimlerin içi ne cümlelerle ne suskunluklarla dolu?
Kimi anılar saklanır kalbin en derinine, kimileri ise zamanla su yüzüne çıkar.
Ama hepsi bir şekilde zamanın belleğinde yer bulur.

İnsan, yaşarken çoğu zaman farkına bile varamaz o içli detayların. Çünkü zaman ne bağırır ne de hatırlatır; sadece izler ve saklar. Ama her şey bir şekilde zamanın içine işliyor. Gün gelir hatıralarımıza dönüştüğünde, o sessiz tanığın ne kadar çok şeyi biriktirdiğini anlarız.

Her gün, her saat, hatta her saniye…yeni bir başlangıç. Ve her başlangıç, Yeni bir hikâyeye gebedir ve yeni bir hikâyeye dönüşerek ilk satırını oluşturur.
Kimisi mutlu bir başlangıçla başlar, kimisi derin bir sonla biter. Ama hepsi zamanın kucağında büyür, olgunlaşır ve nihayet hatıralara karışır. Yaşadıklarımız, gelecekteki bize bir şeyler anlatır.

Tıpkı toprağa bırakılan bir tohum gibi…
Bugün attığımız bir bakış, söylediğimiz bir söz, verdiğimiz bir karar…
Belki hemen anlamını göstermez, ama bir gün filizlenir.
Ve biz, geçmişte ektiğimiz şeylerin meyvesini toplarken, zamanın sessizliğinde ne çok şeye tanık olduğunu fark ederiz.

Bu yüzden yaşadığımız her anın kıymetini bilmeliyiz.
Sadece kendi zamanımıza değil, başkalarının zamanına da saygı göstermeliyiz.
Bir dostun sesini duymak, bir yabancıya gülümsemek, birbirimizi anlamaya çalışmak, dinlemek, empati kurmak… sevdiklerimize vakit ayırmak…
İşte zamanın içini değerli kılan küçük ama anlamlı şeyler bunlardır.

Unutmamalıyız ki zaman; sadece geçen saatler değil,
bir ömrün hafızasıdır.
Yaşadığımız her duygu, her anı onun içine kaydolur.
Ve geriye dönüp baktığımızda, elimizde kalan tek şey bu yaşanmışlıklardır.

Hayat hızlı geçiyor.
Ama biz, biraz yavaşlayarak, birbirimizin hikâyelerine kulak vererek, bu yolculuğu daha anlamlı kılabiliriz. Çünkü herkesin içinde anlatılmayı bekleyen bir hikâye, bir sessizlik, bir umut saklı.

Ve bizler…
Zamanın içinde iz bırakmaya çalışan, o derin hikâyelerin sessiz tanıklarıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevin KILIÇ Arşivi

Hayatımızın Çöpleri

12 Eylül 2025 Cuma 16:39

Özel Hayatı Rezil Hayata Çevirenler

19 Ağustos 2025 Salı 13:40

Etkim mi? Tepki mi?

23 Haziran 2025 Pazartesi 10:15