Metin ÇAĞAN
Günümüzde Öğretmenlik Mesleği -1
Bir ülkenin kalkınmasında, ilerlemesinde, gelişmesinde en önemli rol oynayan unsurların başında iyi yetişmiş insan gücü gelir. Bu ihtiyacı karşılamada da en büyük görevi ise öğrencilerinin öğrenmesini en iyi şekilde destekleyen, ilham veren, akademik başarılarını artıran, güçlü iletişim kurabilen; sabırlı, empati duyabilen, öğrenmeye açık; yaratıcı ve yenilikçi öğretim yöntemleri kullanma ve disiplin ve yönetim becerileri gelişmiş; öğrencilerine iyi bir örnek olan bilgili, enerjik, bireyin geleceğini şekillendiren hem de toplumun geleceğini etkileyen sorumluluk sahibi öğretmenler üstlenmektedir.
Atatürk, eğitimi ve öğretmenleri cumhuriyetimizin temel taşlarından biri olarak görmüş, onların toplumun şekillenmesindeki rolünü her fırsatta vurgulamıştır. Öğretmenler de onun izinde, millî değerleri ve cumhuriyetin kazanımlarını gelecek nesillere aktarmak için var gücüyle çalışmaya devam etmelidir.
Ancak son yıllarda eğitim camiasında yaşanan güven ve liyakatin zayıflaması yaşanan diğer olumsuzlarla birlikle mesleğin saygınlığını oldukça etkilemektedir.
Öğrenme ve öğretme eylemi nerdeyse insanlık tarihi kadar eski bir eylem. Ancak bugün yaşananların etkisinden dolayı mesleğin itibarının bundan yıllar öncesi kadar güçlü olduğunu söylemek mümkün değil ne yazık ki!..
Öğretmenlik, dışarıdan bakıldığında uzun uzun tatili olan, saat 3 deyince okuldan ayrılan, keyfine bakan, canı istediği sürede evde masa başında yazılı kâğıtlarını okuyan bir meslek gibi görünür çoğu kişiye. Fakat işin aslı öyle dışarıdan göründüğü gibi hiç de basit değil. Mesleğini severek yapan için öğretmenlik, yalnızca bilgi aktarmaktan ibaret olmayan ruhsal emeğin, duygusal dayanıklılığın ve bitmeyen bir adanmışlığın mesleğidir.
Öğretmenliğin zorlukları sadece bilgi aktarmak değil, her şeye rağmen ayakta kalabilmek olmaktadır. Çünkü son yıllarda eğitim kurumlarında öğretmenlere yönelik artan şiddet vakaları ve itibarsızlaştırma politikaları; velinin öğretmene ve öğretmenlik mesleğine ilişkin takındığı olumsuz tavır, toplum nezdinde “hiçbir şey olamıyorsan bari bir öğretmen ol” ifadesi, öğretmenlik mesleği ile birlikte eğitim ve öğretim hayatında da büyük sıkıntılar yaşanmasına neden olmakta, öğretmenlik mesleğinin statü ve saygınlığını azaltmakta, öğretmenliğin herkesin yapabileceği bir meslek olarak algılanmasına neden olmakta, öğretmenliğin itibarını zedelemektedir.
Öğretmene yönelik psikolojik ve fiziksel şiddetler, öğretmenin-okul idarecisinin öğrenci tarafından bıçaklanması, okul müdürünün okulda ders saatinde öğrenci tarafından silahla vurulması, kafasına esen velinin okulu sınıfı basması, velinin hoşuna gitmeyen en ufak şeyde öğretmenden hesap sorması ve velilerin en basit olayda bile öğretmeni mesleğinden etmek için üst kurumlara şikâyette bulunacağına dair tehditler savurması son yıllarda öğretmenlikte belirgin bir itibar kaybı yaşanmasına neden olmaktadır.
Birkaç yıl öncesine kadar toplumun güven duyduğu, kararlarına saygı gösterdiği öğretmenlik mesleği velilerin sürekli sorgulayıcı, zaman zaman suçlayıcı tavırları ile zarar görmektedir. Günün her saati mesaj atan, cevap bekleyen ya da hesap sormak isteyen kimi veliler, öğretmenin kişisel alanını da ihlal etmekte; öğrencinin başarısızlığı ya da davranış problemi olduğunda çözüm üretmek yerine, suçu öğretmene yükleyen bir yaklaşım da giderek yaygınlaşmakta. Ayrıca bir çocuğun ailesindeki sorunlar, düşük özgüveni, yoksulluğu ya da şiddete maruz kalması çoğu zaman öğretmenin omzuna da bir sorumluluk olarak biniyor.
Pek çok öğretmen, yıl boyunca onlarca öğrencinin akademik ve duygusal gelişimiyle birebir ilgilenirken, okul içi ve millî eğitimi ilgilendiren karar süreçlerinde hiçbir şekilde söz hakkına sahip olamamaktadırlar.
Sorun yalnızca fiziksel yorgunluk değil. Öğretmenliğin en büyük zorluğu, toplum nezdinde yaşanan itibar kaybının her geçen yıl daha da derinleşiyor olmasıdır. Çünkü öğretmen, kendi iş tanımına uymayan pek çok görevi yerine getirirken hem öğrencisinin hem yöneticilerinin hem de içinde bulunduğu toplumun gözünde “her işe yapan biri” olmasıdır. Oysa bir öğretmen, eğitimle ilgili çalışmalar yapmalı, zamanını ve enerjisini eğitim ve öğretme harcamalı; çocuklara yol göstererek fikirler üretmeli, dersini daha iyi nasıl anlatabileceğini düşünebilmelidir.
Öğretmenlik mesleğinin zorlukları, sadece bir meslek grubunun yaşadığı bireysel sorunlar değildir. Bugün sınıf içinde öğrenci davranışlarından kaynaklı yaşanan olumsuz durumlar, öğretmenin öğrencisine yaptırımda bulunamaması, alo şikâyet hatları, yöneticilerin yönetmelikler nedeniyle ya da öğretmeni tanıyamadığı için öğretmenin değil öğrencinin veya velinin yanında olması sistemin öğretmene verdiği değeri de açıkça göstermektedir.
Toplum olarak, öğretmenlere daha fazla destek ve saygı gösterilmeli, eğitim kurumlarında şiddetle mücadele daha etkin hale getirilmeli ve daha fazla güvenlik sağlanmalı ve öğretmenlerin özlük hakları geliştirilmelidir. Ayrıca, medya olumsuz öğretmen davranışlarını olabildiğince geniş bir çerçevede paylaştığı gibi olumlu öğretmen davranışlarını da yansıtmalı ve toplumun genelinde öğretmenlere destek ve saygının artırılmasına katkıda bulunmalıdır.
Ülkemizin her köşesinde eğitim meşalesini yakıp geleceği aydınlatan, eğitim yolunda emeği geçen tüm öğretmenlerimize minnetlerimi sunuyorum. Görevlerini ifa ederken şehit olan öğretmenlerimize Allah'tan rahmet, emekli olan öğretmenlerimize sağlıklı ve huzurlu bir yaşam, görev başında olan öğretmenlerimize sağlık, mutluluk, başarı dolu yıllar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.