USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ZULMÜN YENİ ÇEHRESİ: KAPİTALİZM

13-05-2019

?Şüphesiz Allah bir kavmin durumunu onlar nefislerindekini değiştirinceye kadar değiştirmez?

Kuran-ı Kerim : Ra´d 11

Türkiye coğrafi konumu ve bu konumun yol açtığı duyarlılık, tarihte olduğu gibi bu gün ve yarın dünya hâkimiyeti peşinde koşanların ilgi alanlarından çıkmayacak bir ülke durumundadır. Çünkü Türkiye dünya haritasında üç kıtanın birleştiği stratejik bölge, Bu Coğrafya da açılıp kapanabilecek bir kilitli kapı durumundadır.

Hükümranlık günlerinde yedi düvele baş eğdirmesini bilen, dört kıtayı ipek kumaş keser gibi kesen kılıçları gün gelmiş, körleşmiş, kesmez olmuş, kolu kanadı kırık kuşlar misali göklerde hür gezemez olmuştur.

Osmanlı-Selçuklu bakiye´sinin elimizde kalan tek numunesi, sevenleri olduğu gibi, istemeyeni de olan bir ülke Türkiye.  Cihan harbinde, öyle veya böyle bir şekilde savaşa girmenin bedelini işgal ile ödemiş, faturası ağır olmuş, galip devletlerin sonu gelmeyen istekleri karşısında bunaldığı, ter döktüğü zamanlarda hakka ve halk´ına sığınarak kurtuluş fikrini olgunlaştırmak istemiştir.

Tarihte batı sömürgeciliğin yerini modern anlamda kapitalizm almıştır. ?Sömürgeciliğin çocuğu olan ve Tolstoy´un tabiri ile ?Büyük bir günah? (a great iniguity), büyük bir insafsızlık ve adaletsizlikten ibaret olan kapitalizm? 21. Asrın en büyük belası olarak Müslüman ülkeleri tehdit etmekte, onların canlarına, ırzlarına, hürriyet ve insan haklarına musallat olduğunu bizatihi yaşadığımız şu günlerde şahitlik etmekteyiz. Afganistan, Irak, Libya, Tunus, Sudan, Suriye, Yemen ve Mısır´da yaşananlar, klasik haçlı ruhunun yeniden, Batı ve ABD´nin şahsında hortlayışıdır.

Adı geçen ülkelerde iktidarlarla hiç bir ilgisi olmayan masum, günahsız halkların yarına çıkma garantisi ortadan kaldırılmış, yok edilmiş, her gün patlayan bombalar yüzlerce can almaya devam ediyor. Müslüman kanı oluk, oluk akıyor, kimler mesul bu durumdan, başta, ABD ve Avrupa devlet yöneticileri ve onlara destek veren halkları. 

Tarih boyunca iştah kabartan zenginlik, petrol ve servet olunca gücün o tarafa meyil etmesi mukadder oluyor. Buna ilave, halkların cehaleti, tembelliği, uyuşukluğu, millet olma bilinci, devlet kurma basiretsizliği de eklendi mi! Eski sömürgecilik, yenidünya düzenine davetiye hazır; ?demokrasi, serbest Pazar ekonomisi, sınırların zor yoluyla değiştirilmemesi? ve daha bir sürü teraneler.

Modern dünya´nın algısı güçlülerden yana değişiklik gösteriyor, ülke sınırları kalkabilir, her devlet diğerinin iç işlerine müdahale edebilirmiş! Adalet adına! Yenidünya düzeninin kullandığı metotlara bakınca, zulmün yeni çehresi demek gerekiyor. Ama unutulan bir gerçek var ki o da şudur: ?Zulüm ilelebet payidar olmaz. Ne kadar güçlü de olsa, güçten başka sınır tanımayan sözde beynelmilel hukuk, insan hakları, özgürlük, demokrasi gibi düzenlemeler yapılırsa yapılsın! Ondan daha üstün bir güç artık mevcut olmasa bile, zulüm asla sonsuza kadar sürdürülemez; çünkü gün gelir, kendi kendini yok eder?.

21.yy da, üç kıta´ya köprü alan Türkiye kilidi açılmak isteniyor. Selçuklular vaktinde Anadolu kilidini, güney´den kuzeye, doğu´dan batıya doğru yayılarak döve, döve açtılar. Öyle sanıldığı gibi el bebek gül bebek olmadı. Günümüzde kilit açma yöntemi değişti, at üzerinde seferlere çıkılmıyor artık, ülkelerin iç dinamiklerine yön veren, kırılgan toplumsal fay hatları baskı altına alınarak, bir nevi basınç uygulamak suretiyle, çatışmanın fitili ateşleniyor, etnik, dinsel ve kültürel ayrılıklar tahrik ediliyor, olgunlaştırılan toplum patlamaya hazır bomba hailine getiriliyor. Sonra pimi çekmek kalıyor her şeyin en ince ayrıntısına kadar hesaplandığı, hatta düşünce kuruluşlarında konu ile ilgili tatbikatların yapıldığı, hata payının asgariye indirgendiği bir dönemdeyiz.

Ülkede yaşayan Milliyetçi, İslamcı, Kürt ve Alevi kesimlerin temsilcileri olası bir ayrışmayı önleme olgunluğuna, sevk ve idaresine sahipler mi? Şüpheli. Yeni nesil gençlik ve gençlik önderlerinin ülke siyaseti ve geleceğine yönelik ciddi plan ve projeleri var mı? Belirsizlik mevcut.

Sonuç; Türkiye politikasına yön verenler, kısır politik çekişmelerden sıyrılarak, ülke insanın içine düştüğü yokluk ve yoksullukta mücadele´ye karşı hep birlikte ittifakla parti ayrımı gözetmeden bir ve beraber olarak seferber olduklarını iç ve diş mihraklara göstermek durumundadırlar.  Kalın sağlıcakla.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?