BAŞROLÜMÜZ KENDİMİZ

Mehtap BÖLÜKBAŞI

3 yıl önce

      Dünyaya geldiğimiz andan itibaren gerek genetiksel özelliğimiz, gerekse öğrendiklerimizle şekillenen bize bir ömür yoldaş olacak kişiliğimizi tam olarak tanıyor ya da anlıyor muyuz? Yoksa her geçen gün yolumuzda ilerlerken aldığımız rollerin esirimi oluyoruz?

      İlk olarak evlat olmakla başlayıp öğrenci, öğretmen, müdür, savcı, avukat, doktor, hemşire, işçi, anne, baba diye uzanan bir sürü sosyal roller kişiliğimize eklenmeye başlıyor. Varlığımızda yer alan düşünme, algılama gibi psikolojik rollerde öz benliğimizin temelinde yer alıyor.

    Üzerimize eklenen sosyal roller,  özümüzün üstüne çıkınca bizler zamanla bunların altında ezilip kalıyoruz. Çevremize baktığımızda kendisinin üstlendiği benimsediği rolün tutsağı olmuş ne kadar çok insan görürüz. Öyle ki kendisine Âdem değilde Doktor Âdem, Ayşe hanım değil de Hâkim Bey´in hanımı denilmesini isteyen, unvanlarını kendilerinden önde tutan birçok kişi bulunmakta. Bu edinilen rollerin tutsaklığı ya da bağımlılığıdır. Kişilerin rolleriyle övünmesi bu rolleri kendisinden üstün tutmasıdır maalesef.

      Zamanla edinilen bu sosyal roller bizleri o kadar çevreliyor ki var olan özümüzü, kendimize olan saygımızı unutuveriyoruz. Roller bitip kaybolunca kendimizi nefes alamaz, yaşayamaz düşüncesi ile baş başa buluyoruz. Hayatımızdaki bu rollerin birisini dahi kaybettiğimiz an dünya başımıza yıkılıyor kendimizi çaresiz ve bitik hissediyoruz. Özellikle mesleğini tamamlamış emeklilik hakkını elde eden kişiler ve ya unvanını kaybetmiş olanlar büyük bir bunalımın içine giriyor. Kendilerini atıl olmuş, işe yaramaz, ölüme yaklaşmış olarak görüyorlar. Bu psikolojik çöküntü hayat kalitelerini tamamen düşürmekte.

       Oysaki özünde kişi, zaten her şeyden tat alabilen, yiyen, içen, yaşamın farkında olup zorlukların üstesinden gelebilen kuvvetli bir varlık. Şu aldığımız rolleri özümüzün üstüne çıkarmasak aslında hem tam benliğimizi fark edecek hem de daha bağımsız özgür yaşayacağız. O rollerin esareti bizi saflığımızdan, sadeliğimizden, güzel fikirlerimizden, rahat hareketlerimizden alı koymakta.

     Çinli bir, bilgenin bu konuyla ilgili sözü:

     Doğduğun zaman ?1? sin sadece ?1?

     Sonra sağına aldığın her unvan ve rol için ?0? eklenir.

      Bunlar diploman, unvanın, rozetin, ödülün vs. eklenenler çoğaldıkça senin değerin artar.

     10000000000000000? Gibi büyük bir rakam olur.

      Ve sen öldün ?1? gitti. Geriye kalan sıfırların hiçbir anlamı kalmadı. Yani sosyal roller değil yiyen, içen, konuşan, düşünen kendin önemlisin. Bu yüzden o çok küçük gibi duran aslında kocaman olan ?1? in kıymetini çok iyi bilmeliyiz.

       Roller bizi kuvvetlendirsin, zenginleştirsin ama duygularımızı, bizi biz olmaktan almasın. Çünkü biz özümüzle toplumda varız öyle de yer etmeliyiz. Kendimizi nasıl ifade edersek toplum da bize öyle davranır. Bunu başarmalıyız yok sa dünya, toplum bize unvanlarımız kadar değer verecek, unvanlarımız kadar var olacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI