VİZYONUMUZ YOK AMA TELEVİZYONUMUZ VAR

Mehtap BÖLÜKBAŞI

3 yıl önce

       İletişimin en üst seviyesinde olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Toplumun büyük çoğunluğunun kullandığı televizyon ve televizyonda yayınlanan dizilerin toplumun üzerinde meydana getirdiği etkiler dikkate değer boyuttadır. Aslında televizyon dışında pek çok iletişim aracımız bulunmaktadır. Ancak gazete, dergi gibi iletişim araçları; okuyan ya da okumayı sevenlere, radyo, dinleyenlere, internet bilgisayar kullanmayı bilenlere hitap ederken, Televizyon hem görselliği hem de işitsel özelliğe sahip olan ve ondan yararlanılması özel bir bilgi beceri gerektirmeyen bir iletişim yoludur. Görselliğinin olması insanların bakış açılarına da etki etmektedir.

       Televizyonda yer alan dizilerin insanlar üzerindeki etkisi izlenmeyi artırması sebebiyle bol bol dizi filmler çekilmektedir. Bunun en önemli sebebi izleyenlerin orada kendilerini özdeşleştirme ve model alma ihtimali olmasıdır. Bu sektörün kahramanları insanların fazlasıyla olan etkileşimini fark ettikten sonra onları televizyona bağlamak için kahramanlar üretip, bu kahramanların dünyasına dahil olunmasını farklı senaryolarla sağlıyorlar. Kahramanların davranışları ve dizideki işlenen olaylar izleyenler tarafından içselleştiriliyor. O kadar ki seyrederken kahramanlara tepki olarak; uyarmalar, yerinde duramamak, onlarla ağlayıp onlarla gülmeler gibi istemsiz davranışlar bunun ispatıdır.

       Televizyon da her yaş grubunu alakadar edecek diziler yayınlanması farklı kitleleri oraya bağlamayı başarmıştır. Dizilerin yayında olduğu saatlerde kullanılan reklamlar bir yandan da tüketiciyle bağ kurmasına yaradığından daha da önemli bir role bürünmüştür. Günümüzde tüketim farklı bir boyut kazanmış ihtiyacı karşılamaktan ziyade bireyin toplumdaki konumunu belirler hale gelmiştir. Beğenilerek izlenen diziler aslında iştahı kabartan, ihtiyacımız dışında bulunan isteklerin artmasını, tüketimin çoğalmasını sağlayan, reklamlarla bütünleşip evimizi, dünyamızı doldurmuştur.

      Şöyle genel bakarsak bir dizide aile kavramı ön planda, bir diğerinde yeraltı dünyası, diğerinde aşk, serüven, polisiye, hayal ürünü, dini temalar, komedi derken pek çok farklı kesime hitap ediyorlar.

     İzleyiciler, özellikle gençler bu dizilerden fazlasıyla etkilenmektedir. Yer altı dünyasındaki kahramanın, suçluda olsa karizmatik duruşu, fakirlikten zenginliğe geçmeler, kılık kıyafetin, özellikle bayan kahramanlarda ki abartısı, gerçekle ilgisi olmayan aşk hikayeleri izleyiciyi etkisine alıp, hayatındaki davranışlarına, kılık kıyafetine, yapacağı alışverişe ve konuşmasına dahi etkisi en tehlikeli unsurlarıdır ki gündelik hayatımıza yer etmiştir. Bu diziler izlene izlene gerçek hayattan ayrımı zorlaşıyor. Sanki gerçekte de bunlar varmışçasına algılar oluşturulup zihinlerde farklı dünyalar yaşanıyor.

     Gençler tarafından bu karakterlerin örnek alınması, o modele uygun davranış ve tutumların sergilenmesi, modele benzeme çabasını göz önüne aldığımızda bu dizilerin ne kadar sağlıksız ve tehlikeli olduğunu görmekteyiz.

      Bizim toplumumuzu ayakta tutan ailedir. Dizilerde ise çarpık ilişkilerin, dikkat çekmenin, karakterlerin başına buyruk yaşayışı işlenmektedir. Her olay normalleştirilip en önemli aile kurumuna darbe vurmaya başlamıştır. İşlenen entrikalar, yalanlar, aldatmacalar; ana karakter yapınca olumlu davranış gibi gösterilip bilinçaltımıza sinyaller doğruymuşçasına verilmektedir.

      Herkes izlerken kendi dünyasına çekilip farklı hayallere dalmakta verilen yanlış mesajları doğruymuş gibi algılayıp uygulamaya çalışmaktadır. Yaşam şartları, maddiyat yetersizliği, ulaşılmayan hayallerin suya düşmesiyle duygusal sorunlar yaşayıp; mutsuz, umutsuz insan kitleleri var olmaktadır.

     Oysaki vizyonumuz; programların dini ve ahlaki, geleneksel değerleri yıpratan, toplumun kendine ait kurallarını yok eden, şiddet, cinsellik, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi maddelere özendiren yayınlardan kaçınılıp, evrensel kültürümüze önem verip anlatan, öğretici, milli, ahlaki değerlerin ön planda olduğu; yerine göre güldüren yerine göre düşündüren, örnek alınacak bu değerler çizgisinde oluşturulup televizyondan insanlara aktarılmalıdır.

     Maalesef vizyonumuz yok televizyonumuz var.

YAZARIN DİĞER YAZILARI