KARA KEDİ GÖRDÜM SANKİ!

Mehtap BÖLÜKBAŞI

3 yıl önce

       Çocukluğumda batıl inancı çok fazla olan ve bu inanca sıkı sıkı sarılarak hayatını şekillendiren babaannem ve onun yanında çocuk yaşta gelin gelip dersini tam not alan annemim bana göre anlamsız inançlarıyla beraber büyüdüm.

       En çok duyduğum kelimeler; terlik ters durmasın işlerimiz ters gider, yatağın örtüsünü ört şeytan girer, bıçak elden alınmaz kavga çıkar, kara kedi gördüysen bir bela gelecek, çok gülersen çok ağlarsın, çok samimi olma ayrılık getirir der dururlardı.

      Neden bilmem bu yaşanmış teoriler bende etkili olamadı. Kendimce sürekli deneyler yapıp bunların saçma ve yanlış olduklarını buluvermiştim. En çokta? kahve içme bıyıkların çıkar? sözüne çok takılmıştım. Tabi ki bir deney yapmalıydım. Kahveyi içtim, defalarca içtim? Her seferinde aynaya koştum baktım ama oda ne bıyık falan çıkmıyormuş. Büyüklerim benimi kandırıyordu yoksa kendileri o denli inanmışlardı da gerçekleri görmüyorlar mıydı? Bu durum beni daha çok araştırmaya beraberinde de sorgulamaya yöneltmişti.

      Dünyada ki canlıların en mantıklısıyız. Teknolojik yönden de gelişmiş olmamıza rağmen bu hurafe ve batıl inançlara neden sarılan milyonlarca insan bulunmakta? Asırlar öncesinden de yaşanılan olaylar nesnelerle, tavırlarla ilişkilendirilmiş. Bunun sonuçlarından bazı çıkarımlar oluşmuş, bu çıkarımlar beyinlerde kalıplaşıp çevreye aktarılmaya başlanmış.

      Batıl inançların kuşaktan kuşağa aktarımı ve içinde yaşadığımız çağda bile hala yaşam bulmasıyla ebeveynler, sosyal çevre ve sosyal medyanın az ya da çok farklı oranlarda etkileri söz konusu olmuştur??.

     Araştırmalara göre batıl inançların kökeni Paganizmle görülmüştür. PAGANİZM; dünyanın içinde yer alan metalara, doğa figürleri ve doğa olaylarına dinsel bazı anlamlar yüklenmesiyle oluşan bir inanış sistemidir. Batıl inançların başlangıçlarının buradan sonra oluştuğu görülmüştür. Geçmişte insanlar doğruluğu ve çıkışı bilimsel yetersizlik nedeniyle kanıtlanamamış her olayı, bunun ardından da gelişen pek çok doğa olaylarını bir işaret olarak algılamış, inanmıştır. Biz bugün Ay´ın dünyanın uydusu olduğunu biliyoruz ama binlerce yıl önce Ay´ın bir tanrıça olduğuna inanarak bu tanrıçanın bolluk ve bereket getirdiği olgusu beyinlere yer etmiştir. Yani inanışlarda bir mantık aranması yanlış olur. Bunun gibi o kadar çok örnek inanç var ki!

     En çok bilineni 13 rakamı; bu rakamı hala insanlar kullanmak istemezler. Bunu çok fazla ciddiye alıp oda numarasında kullanmayan oteller bile var. Hâlbuki geçmişe bakınca 13 Ekim´in tapınak şövalyelerinin tutuklanıp işkenceyle öldürülmesi sebebiyle o tarihin uğursuz ilan edildiği rivayettir. Bugün çok net bildiğimiz Ay ve Güneş tutulması da yine öyledir. Eski zamanlarda bu olaya cin peri basması ve uğursuzluk getirdiği inancı yer etmiş çok korkmalarına neden olmuştur. Bunu def etmek içinse teneke çalarak kendilerini kurtarmaya çalışmışlardır. Gece gece tırnak kesilince iyi şeyler olmayacağı gibi pek çok inanış hem dünyada hem de kendi toplumumuzda yer almıştır. Peki, bugün bitmiş midir? Tabi ki HAYIR.

      Çocuk doğduğunda bebeğin 40´ı çıkana kadar cinler ve perilerin basmaması için beşiğe iğne batırılması gibi. Bu sayede de bebeğin 40 gün korunacağına inanılırdı. Yine bebekler konusunda bazı yörelerde tuzlanarak güçlü olması sağlanırken ter kokması da engellenmiş olurdu. Nazarda farklı yaklaşımları olan bir olgudur. Dua, iyi dilek yerine nazar boncuğundan, üzerlik otundan, at nalından imdat umulmuştur.

       Batıl inançlar gibi, hurafe, fal, büyü gibi kavramlar tanımlamalarından da anlaşıldığı gibi anlamsal açıdan mantığı ve düzeni olmayan boş, uydurma inançları temsil ediyor. Bu inançlara iten nedenlerse eşya ve olayların ne işe yaradığı tam olarak anlayamamak, geleceği bilme arzusu, çaresizlik, güvenlik ihtiyacı, başarıya ulaşma ve kendinden emin olma isteği yatmaktadır.

     Batıl inanç ve hurafelerin ortak karakteri, aşırı tutuculuktur. Bu hastalığa yakalanan toplumlar, her türlü değişim ve gelişmeye karşı tavırlı olurlar. Dikkat ederseniz en tutucu insanlar ve toplumlar batıl inançlara ve hurafelere en çok bağlı olanlardır.

     Toplumların derdi olan bu sakat inanışların çoğalmasını, gelişmesini ve kök salmasını sağlayan birçok sebep vardır. Cehalet, gelenek-görenek, çıkar hesapları, kişisel zaaflar, insanların saf ve temiz inançlarını istismar gibi sebepler bunlardan bazılarıdır.

     Teknolojinin, iletişimin en üst seviyede olduğu günümüzde bu elle tutulmayan, amacı yanlış anlaşılan, boş yere tutunduğumuz olgulardan uzaklaşmanın tek yolunun zihni, beyni bilgiyle donatmakla mümkün olacağını düşünüyorum. Okuyup araştırmanın, kendini kültürel ve bunun yanında inanç boyutunda da geliştirmeyle batıl inançlara bağlanmamayı başarabiliriz. Çünkü hayatta olan her şeyin, her olayın mantıklı bir açıklaması bulunmakta. Cansız nesnelerinse belli başlı elimizle anlamlandırıp şekillendirdiğimiz görevleri olmakta. Hiçbir şeyi karmaşıklaştırmadan,  nedenlerini, varlıklarını ve var olma sebeplerini anlamak batıl inançlardan kurtulmak için yeterli olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI