
Hakan KALELİ
20 Yıl Sonra Gelen Çöküş
Mecnun Otyakmaz’ın Ardından Ne Oldu?
Sivasspor Süper Lig’den düştü.
Bir futbol kulübü için bu kadar kısa ve sert bir cümle, sadece bir sportif başarısızlık değil; aynı zamanda bir organizasyonun çöküşünün resmidir.
Bugün bu tablonun arkasında aradığımız asıl sorumlular kim? Elbette sahadaki teknik kararlar, oyuncu performansları ve şans faktörünü konuşabiliriz. Ama en net gerçek şudur: Bu düşüşün baş mimarı, acemi bir yönetim anlayışıdır.
Zor da olsa Başkan Bahattin Eken, "aday değilim" diyerek geri çekildi. Ancak bu açıklama ne yazık ki olanları değiştirmiyor.
Peki, ne oldu da bu takım ligden düştü.
Transfer sezonu bitmiş, ligin ikinci yarısı başlamış, hatta puan kayıpları ardı ardına gelir olmuş... Ve sonra ne oluyor? Kulüp yönetimi, “Paramız yok” diyerek şehrin yöneticilerinin kapısını çalıyor. Peki soruyorum: O güne kadar neyi beklediniz? Gelmesi beklenen bir kaynak mı vardı? Vaat edilen ama ulaşmayan bir destek mi?
Şimdi duyuyoruz ki bazı yöneticiler kulislerde topu il protokolüne atmaya çalışıyormuş. Açık konuşalım: Sayın Başkan Bahattin Eken ve yönetim kurulu üyeleri, bu yükü sadece başkalarının omzuna bırakarak sorumluluktan kaçamazsınız. Lig başlarken Valilikle, Belediye ile, STK’larla kaç kez temas kurdunuz? Hangi stratejik adımda kamu gücünü yanınıza almaya çalıştınız? Şehirden ne talep ettiniz de yöneticiler yapamayız dedi.
Şehri yönetenler, ligde ikinci devre başladıktan sonra Ankara’da iş insanlarıyla toplantılar düzenleyerek Sivasspor için 60 milyon TL’ye yakın kaynak oluşmasına öncülük etmişti. Peki, bu desteği almak için neden bu kadar beklediniz. Yönetim olarak kaç kez Sivas’ı yönetenleri ziyaret ettiniz, istişarede bulundunuz?
En önemlisi de Sivasspor ligde kalsaydı bu başarı hepimizin, şehri yönetenlerin ve bizim diyecek miydiniz?
Bakın, 20 yıl Sivasspor başkanlığı yapan Mecnun Otyakmaz, bu şehirde bir şeyin adını koymuştu: Güçlü iletişim ve sürdürülebilir itibar. Otyakmaz’ın Valilikle de bağı güçlüydü, Belediye’yle de, taraftarla da, STK’larla da. O yüzden kulüp borç batağına hiç girmedi. O yüzden Erdal Sarılar gibi bir mali disiplin ustası kulübün ekonomisini kontrol altında tuttu.
Bugün eleştirdiğiniz o insanların birçoğu, geçmişte Sivasspor için omuz veren, kaynak bulan, vizyon çizen kişilerdi. Şimdi “bize sahip çıkılmadı” demek kolay. Ama şu sorular yanıt bekliyor:
• Sezon başında kimlerin kapısını çaldınız?
• Kimden ne talep ettiniz?
• Kim size destek sözü verdi ve hangi gerekçeyle yerine getirmedi?
Sivasspor için maddi kaynak oluşturmak amacıyla yapılan toplantılar biri “şu kadar para sözü verdi ama göndermedi” diyorsanız, bunu kamuoyuyla açıkça paylaşmak sizin hakkınız. Bu şehir bunu bilmek zorunda. Ama bilin ki, güçlü ilişki kuramayan bir yönetimin bedelini Sivas halkı ödedi.
Süper Lig sadece futbol değil; aynı zamanda diplomasi, lobicilik, ekonomi ve halkla ilişkiler işidir. Bu kulübü, yalnızca futbol oynamakla yönetemezsiniz. Koltuklarda oturmakla yöneticilik olmaz. İlişki kurmayan, istişare yapmayan, destek istemeyi bile gururuna yediremeyen bir anlayışın sonucunda Sivasspor küme düştü.
Bugün sorumluluk almak yerine suçu başkasına atanların, yarın Sivasspor’un geleceğinde hiçbir sözü olmamalı. Bu şehir özveriyi, aklı ve samimiyeti hak ediyor. Sivasspor’u tekrar ayağa kaldıracak kadroların göreve gelmesi ümidiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.