Metin ÇAĞAN
ENGELLER BİRLİKTE AŞILMALIDIR
ENGELLER BİRLİKTE AŞILMALIDIR
Bilindiği üzere 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, Birleşmiş Milletler tarafından 1992'den bu yana desteklenen bir gündür ve küresel çapta farkındalıklar oluşturulmaktadır. 3 Aralık Dünya Engelliler farkındalık gününde, engellilerin katkılarını, yeteneklerini ve başarılarını tanımak, engelli bireylerin toplumsal farkındalığını artırmak, haklarını savunmak ve toplumsal eşitliği teşvik etmektir.
Nedeni ne olursa olsun engelli olmak, bu dünya hayatının görmezden gelemeyeceğimiz gerçekleri arasında yer almaktadır. Engelli, kanuna göre, doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve/veya sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeni ile toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük ihtiyaçlarını karşılama güçlükleri olan korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi olarak tanımlanmaktadır.
Engellilik sadece kişinin kendisi için değil, başta ailesi ve bireyleri olmak üzere tüm toplumun imtihanıdır. Engelli olmak hiç kimsenin tercihi değildir. Hiçbir birey şu andaki varlığının yapısını kendisi belirlememiştir. Dolayısıyla bu yapıyı daima koruyabileceği garantisine de sahip değildir. Herkes tedbirsizlikler, hastalıklar, kazalar… sebebiyle her an engelli olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Şu anda sağlam ve sağlıklı yani engelsiz olan bir insanın çok kısa bir süre sonra engelli konumuna gelmeyeceği konusunda elinde bir güvencesi yoktur. Haliyle doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan hastalık ve engellilik hâlleri, hayatın bir gerçeğidir, insanın noksanı değil...
İnsan, bütün mukaddes dinlerde "değerli" bir varlıktır. Özellikle İslâm dini, insanı "yaratılmışların en şereflisi, en değerlisi" olarak görmektedir (İsrâ, 70). Böylesi bir ayrıcalığa sahip olan insan gerek yaratılıştan gerekse sonradan birtakım engeller taşısa bile değerinden bir şey kaybetmiş olmaz. Aslında engeller insanın dışında değil içindedir.
Kimseyi gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü tutmayan ve her güçlüğün yanında mutlaka bir kolaylığın da bulunduğunu bildiren Yüce Allah, hayatı ve ölümü imtihan için yaratmıştır. Yani dünya bir imtihan yeridir ve herkesin imtihanı da kendisine göre zordur. Engelli olmak da imtihanın bir parçasıdır.
Engelli bireylerin sorunlarına karşı gösterilecek samimi ilgi ve üretilecek gerçekçi çözümler, duyarlılık ve destekle gerçekleştirilecek çalışmalar engellilerin hayata daha sıkı bağlanmalarına mutlaka yardımcı olacaktır.
Yüreğimizde beslediğimiz sevgiyle engelli bireylere umut aşılamamız, onlar için hayatı kolaylaştırmamız gerekir. Bu tür tutum ve davranışlar insanlarımıza ve toplumumuza duyduğumuz sevginin ve saygının en önemli göstergelerinden biridir. Bilmelidir ki mutlu ve huzurlu bir toplum olmanın en önemli şartı tüm bireylerin eşit şartlarda, ortak bir amaç etrafında, birbirini anlayarak, birbirine değer vererek desteklemesidir. Çünkü insan haysiyetine yaraşır ve toplumla kaynaşan hayat tarzı engelli bireylerin de en tabii hakkıdır.
Sevgili Peygamberimiz, engelli bireylerle bizzat ilgilenmiş, onları güçlerinin yetmediği hususlarda sorumlu tutmamış, topluma kazandırmaya ve üretken olmalarını sağlamaya çalışmıştır. Ayrıca yeteneklerine göre birtakım kamu görevleri de verdiği engelli insanların toplum nezdinde saygın kimseler haline gelmesine vesile olmuştur. Böylece onları, sürekli diğer insanlara muhtaç bir durumda kalmaya mahkûm hale düşmekten korumuş; değer vererek ve ilgi göstererek topluma kazandırmaya çalışmış, kişilerin, karşısındaki insanların özel durumlarını hesaba katarak konuşmalarını, incitecek sözlerden kaçınmalarını tavsiye etmiştir.
Engelli insanlarımızın toplum içinde yaşama sevincini yitirmeden mutlu bir hayat yaşamaları için çaba göstermek, onlara ulaşarak sorunlarına sahip çıkmak devlet ve toplum olarak hepimizin en önemli görev ve sorumluluğudur. Zaten ülkelerin gelişmişlik düzeyi de toplumun tüm bireylerini bir bütün olarak görmesi, kabul etmesi, herkesi hoşgörü ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde kucaklamasına bağlı değil midir?
Dünyaya gelen her insan, kaza, bela, sıkıntı ve musibetlerle karşılaşabilir. Engelli olan bir bireye de düşen görev de engelli olmanın psikolojik baskısı altında ezilip kötümser olmak, hayata küsmek yerine, onunla yaşamayı bilmek ve onu yönetebilmektir. Unutmamalıdır ki engelli olmak hayatı yaşamaya engel değildir.
Engellileri, yılda sadece bir gün değil, her daim fark edebilmeli, onlara bir insan olarak değer vermeli ve onlara yapılacak iyiliklerin mutlaka bir sevap olarak değerlendirileceği de çok iyi bilinmelidir.
Engelli bireylere bebekliklerinden itibaren şefkat ve özveriyle bakarak onları topluma kazandırma gayreti içinde olan, emek ve sabırları saymakla bitmeyen değerli ailelerine, engeli bireylerimizin karşılaştıkları sorunların çözümünde ve duyarlılığın artırılmasında katkısı olan sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyor; toplumumuzdaki bilincin duyarlılığın ve hassasiyetin daha da artması yönündeki umudumu yineliyor; engelli bireylerimize ve ailelerine sağlık, huzur ve mutluluk dolu hayırlı bir ömür diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.