Mehdi bekleme fikri nasıl doğdu? Konumuz tasavvufçuların icat ettiği kavramlardır. Mehdilik tasavvufçuların ürettiği değil sahip çıktığı kavramdır. İslam da demeyelim de, sonrakilerin uydurduğu hurafeci dincilerin icat ettiği kavramdır Mehdi. Birde hem Şiilerin ve hem de Sünnilerin beklediği Mehdi vardır. Tasavvuf ehlinin sahiplendiği Mehdi ise Ehli Sünnetçilerin kıyamete yakın geleceği ve Deccal ile savaşacak olan mehdidir.

Mehdi Kavramı: Bu kavram çeşitli dinlerde ve dillerde çeşitli kelimelerle ifade edilir. Hepsinin üç ortak noktası, özelliği bulunmaktadır: Birincisi: Mehdi, dünyanın sonuna doğru gelecek. İkincisi: Geleneksel dini ıslah edip, gerçek dini, orijinal dini ortaya çıkaracak.

Üçüncüsü: Hükümranlığı elde ederek, ülkeye hâkim olan yabancıları ve din düşmanlarını ülkeden kovacağı veya hâkimiyet altına alarak yok edecek. Yahutta vergiye bağlayacağı şeklindedir.

Allah’ın Resulü Muhammed (a.s.) vefatında yüz sene geçmeden İslam âlemi genişlemiş Hindistan’a, İran’a, Anadolu’ya, Kafkaslara, Mısıra Afrika’ya hatta bir Avrupa toprağı olan İspanyaya kadar ulaşmıştı. Arap olmayıp ta İslam dinine giren yeni milletler Kuranı kendi dillerine çevirmeden ve ne dediklerini anlamadan şehadet getirerek Müslüman olmuşlardı.

Peygamberin Eshabı hilafet kavgası ile ikiye ayrılmış, Hz. Osman Halife iken İslam beldelerinden gelen isyancıların eli ile öldürülmüştü. Bu olaydan sonra isyancıların desteği ile Hz. Ali Halife oldu. Hz. Ali’nin isyancıların desteği ile Halife olmasını kabullenmeyen Hz. Ayşe Mekke de ordu toplayıp Cemel diye anılan yerde 656 Müslümanlar ilk defa birbirlerini öldürdüler. Cemel olayı Hz. Ali’nin galibiyeti ile bitse de Peygamberin sağlığında Müslüman olup Sahabe ismi alan birçok kişi bu olayda vefat ettiler.

Hemen bu olayın arkasından Muaviye, Hz. Osman’a olan akrabalığı nedeniyle onun Kanını isteyerek Hz. Ali ile Sıffin de savaşa tutuştu. Halife Hz. Ali ile Muâviye b. Ebû Süfyan arasında yapılan savaş (37/657). Sözde anlaşma ile bitmiş görünse de Muaviye tarafındaki hakemin bir oyunu ile Halifelik Hz. Ali’den alındı ve Muaviye’ye verildi.

Bu durum hiç kimseyi memnun etmedi. Hz. Ali safında savaşan binlerce Mücahit bu hakem olayına razı olduğu için Hz. Ali’den ayrılarak Hariciler adını aldılar. Hz. Ali safında kalanlar onun taraftarı anlamına gelen Şia diye isimlendirildiler. Muaviye’nin safında olanlarda Peygamberin Sünnetini takip ediyorlar anlamında Ehli Sünnetçi oldular.

Bu ve bundan sonra yaşanan çeşitli olaylar nedeniyle siyasi, İtikadi ve ameli olarak birçok mezhep meydana gelmeye başladı. Peygamberin torunu Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hüseyin ve yetmiş iki yakını Kerbela da Muaviye’nin oğlu Yezidin gönderdiği askerler tarafında aç, susuz bırakılarak zulüm ile öldürülmeleri Müslümanların arasına giren ayrılıkları uçurum haline getirdi.

Daha evvelde Hıristiyanların Mesih gelecek diye beklediklerini bilen Müslümanlar, kendilerini zulümden kurtaracak ve intikamlarını alacak birini gelmesi arzusu ile Mehdi’yi icat ettiler. Kuranda Mehdi beklentisini ima eden bir ayet olmadığı için insanlar Mehdi gelecek bizi kurtaracak diye Peygamberin ağzından yalan uydurmaya başladılar. Hadis araştırmacılarına göre Mehdi için uydurulan hadislerin sayısı on yedi bini buluyormuş.

Muaviye’nin hakem oyunu ile iktidar olan Emevîlerin elinden hilafeti almak için Müslümanlar arayışa girdiler. Başlarında Hz. Muhammedin amcası Hz. Abbas’ın torunları bulunuyordu. Bunlar Horasan bölgesinde siyah bayraklı askerleri ile tanınan Türk asıllı Eba Müslimi buldular ve ona Mehdi unvanı vererek ordularının başına geçirdiler.

Ebu Müslim Horasani serdar ve hâkim olarak, Horasan'daki dini ve siyasi hareketin başına geçerek, Emevileri devirdi ve Abbasileri Hilafetin başına geçirdi. Tabi Eba Müslimi Mehdi yapmak için Peygamberin sözü diye bir delil getirilmesi gerekiyordu. Onu da buldular ve şöyle bir hadis uydurdular: “Mehdinin alameti üçtür. Batıdan gelecek, ayağı topal olacak ve askerlerinin bayrağı siyah olacak.”

Bu üç şartta kendisine uyan Eba Müslimi Mehdi ilan ederek onun askerlerinin gücü ile hilafeti Emevilerden alan Abbasiler, bu Eba Müslim bir gün bizim elimizden de hilafeti alır endişesi ile kuytu bir yerde beş-on kişi üzerine çullanıp onu öldürdüler. Böylece geldiği zaman insanları zulümden kurtaracak diye beklenen Mehdi kendisini Mehdi ilan eden Abbasiler tarafından öldürülmüş oldu.