
Fatma Pekşen
SÜPÜRGESİ YONCADAN 2024
Kâbe yıkanan süpürgeler de orada beklenenlerce kapışılır. İstanbul’dan Hicaz’a gönderilen feraşet çantaları, Mekke ve Medine halkınca, içine konan misvak, hurma, inci gibi hediyelerle geri gönderilir. Bu çantaların içinden kimi zaman da Kâbe temizliğinde kullanılan hurma dalından yapılmış küçük süpürgeler çıkar ki, hediye gelmiş olan o aile sevince gark olur. Bu değerli süpürgeyi uzaktan yakından görmeye gelenler olur.*(1)
Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetler bölümünün temizliğinde de üst düzey devlet erkânı görev alır, gülsuları ile yapılan temizlik esnasında oluşan çer çöpler atılmaz, saray bahçesindeki bir kuyuda muhafaza edilirdi.
*
Ülke genelinde bazı yerlerde yapılıyorsa da, özellikle Edirne’de ileri seviyede bulunan süpürgecilik, bir zamanlar rağbet gören mesleklerdendi. Süpürgeciler Arastası’ndaki yüzlerce ustanın karnını doyuran bir sanat dalıydı.
Adesa adı verilen dünyanın en kaliteli tohumu olarak bilinen ve Tunca ile Meriç ırmaklarının nemli ortamında yetişen süpürge otları tarlalarda büyür. Kesilip destelenir, özel yöntemlerle kükürtlerle ağartılır. Bıçak yardımıyla ayıklanır, küçük desteler halinde bağlanır. Dört beş tanesi bir araya getirilerek tepeliği eklenir, ayak mengenesi yardımıyla düzgünce bağlanır. Sonra da iki ya da üç yerinden dikilerek el mengenesinde süpürge biçimi verilip tokmaklanır. En son çuvaldızla dikişleri yapılır ve satışa hazır edilir. Bir dükkânda ayıklayıcı, sarıcı, bağlayıcı, dikici ve meydancı denilen çırak vazife yapar.
Yöreye özgü bir de aynalı süpürge vardır ki, kullananın bekâr kız olduğu anlaşılır. Eğer bu süpürge ev dışına konulursa, “bu evde evlenme zamanı gelmiş kız var” anlamına gelir.
Muhayyilesi güçlü, parmakları hünerli olan kadınımız, kar beyazı tülbentlerinin, renkli yazmalarının kenar süslemeleri için yaptığı şakayıklara, katmerli güllere, sümbüllere, bir de kesme boncuklarla “saray süpürgesi” modelini eklemiştir.
Ev temizliğinde asırlarca bir numara olan süpürgenin belini, ilk önce gırgır adı verilen icad kırmıştır. Üzerine örtüler örülerek, misafir odalarının başköşesine buyur edilen gırgırların, zaman içinde el gırgırı gibi çeşitli modelleri de türetilmiştir.
Elektrikli süpürgeler, şarjlı süpürgeler şimdilerde gırgırların da pabucunu dama atmıştır. Zaten naylonun her köşede bariz olan mevcudiyetiyle banyo tuvalet vs. gibi ıslak zemin kullanımı için üretilen küçük süpürgeler, fırçalar da tohumdan üretilen süpürgenin kullanımını hayli kısıtlamıştır.
Lâkin, kullanımı ne kadar kısıtlanırsa kısıtlansın, sözlü kültürümüzde yaşamaya devam ediyor ve etmeye devam edecektir.
Gelincik Kayası (Efsane): Bir köyden diğerine gelin götürüyorlarmış. Gelin kız süpürgesini anasının evinde unuttuğunu fark etmiş ve düğün alayıyla birlikte geri dönmüş. Anası, süpürge için geldiklerini öğrenince, sinirlenmiş. “Bir süpürge için geri dönülür mü? Yüreğim ağzıma geldi. Süpürge dediğin kaç paralık şey ki? Hepiniz taş kesilesiniz” demiş. Alay geri giderken taş kesilmiş. (Her ne kadar çeyizde süpürge götürülmüyorsa da Kangal/Bektaş Köyü yakınlarında bulunan kayalık, develer ve atlılarla taş kesilmiş gelin alayına benziyormuş.)*(2)
Yarım başağrısı çekenler, Divriği/Kırkgöz Köyü’ndeki Kıratlı/Hızır Düşeği’ne gelirler. Üç gün üst üste sabah erkenden gelinen ziyarette, evden getirilen süpürge ile ziyaretin etrafı süpürülür. Üçüncü günün sonunda da orada bulunanlara lokma olarak, üzüm, leblebi, şeker dağıtırlar. *(3)
Sivas, İlbeyi Türkmenleri arasında da başağrısı çekenler, camiyi süpürerek ağrılarından kurtulacaklarına inanırlar. *(4)
İlbeyi Türkmenleri arasında süpürgenin üstünde oturanın nasibinin kesileceğine inanılır. Eve yoksulluk geleceği sanılır. *(5)
Gene Gözecik Köyü’ne bağlı Ağın mezrasındaki Sarılık Ocağı’na sabah erkenden, aç karnına giden hastalar, evden getirmiş oldukları süpürge ile mezarın etrafını üç kere süpürürler. Oradan aldıkları toprağı eve götürüp banyo suyuna katıp şifa maksadıyla yıkanırlar. *(6)
Divriği merkezdeki Kabar Kayası’nın koruyucusu bir kadın olduğu söylenir. Arhusu köyünden bir kadının rüyasına giren kayanın koruyucusu, “ben buranın sahibiyim. Ulucami’nin de süpürgecisiyim. Cuma günleri camiyi süpürmeye gidiyorum. Hastalara söyleyin de Cuma günleri gelmesinler, beni bulamazlar” demiş. O yüzden, bilenler Cuma günü Kabar Kayası’na gitmezler. *(7)
Bir gün biriniz süpürün, bir gün de biriniz.*
Bir kızın dünürü olsun da süpürgeden olsun. (Hiç olmamaktansa)
Natır süpürgesi gibi. (Lalettayin temizlikte söylenir.)
Süpürgeye pisleyip ortalığa saçmak.
Süpürgeyse de kumayı karşına alma.*
Süpürgenin yalını, tatabanın gelini. (Şatafatlı görünse de içi boş çıkan şeyler için söylenir. Tataba: Kadın hizmetçi)
Toz süpürgesi/sırığı gibi. (Aşırı uzun ve zayıf kimseye denir.)
Yol süpürgesi gibi. (Çok gezene derler)
Yolu süpürüp geçer, suyu üfürüp içer.
Yer süpürgesi gibi. (Çok uzun etek olup da yerlere değerse)
Het dedim, hüt dedim. Get kapı ardına yat dedim. (Süpürge)
Tev dedim tüv dedim, git oraya yat dedim. (Süpürge)
Çat ordadır çat burada. Çat kapının ardında. (Süpürge)
Sakallı saçlıdır, kuşağı üçlüdür. (Süpürge)
Saçı otuz, başı topuz. (Süpürge)*(8)
Yüce dağ başında amirdim
Başı püsküllü memurdum
Allah beni şaşırdı
Pis kuyuya düşürdü (Çalı süpürgesi)
Dağ başında yaşardım
Sarı sarık sarardım
Felek şaşırdı beni
Çamura düşürdü beni (Çalı süpürgesi)
Ah ne idim ne idim
Çöllerde bir bey idim
Felek beni ne yaptı
Beli bağlı kul yaptı (Süpürge) *(9)
“Süpürge devşirir gelir ırmaktan
Yüzükler görünür kargı parmaktan
Öldüm bittim şu yiğidi sormaktan
Akan sular gel aleni aleni
Coşkun sular gel dolanı dolanı”
(Haydarlı türküsü) *(10)
“Süpürülmüş Haydarlı’nın sokağı
Yârim çiçek ise ben de yaprağı
Kavuştursun bizi Sivas toprağı
Ölüm ver Allah da ayrılık verme”
(Süpürülmüş Haydarlı’nın sokağı)*(11)
“Süpürgesi yoncadan
Belin gayet inceden
Ben seni sakınırım
Yerdeki karıncadan”
(Süpürgesi yoncadan)*(12)
*Bir gün biriniz süpürün, bir gün de biriniz: Gelinin birisi hiç iş yapmıyor, kitap okuyor, sevdiği şeyleri yiyor, öğlene kadar yatıyormuş. Kaynanası yemeği pişiriyor, evi temizliyormuş. Durumu gören damat, annesiyle anlaşmış; gelini normale getirmeyi planlamış. Her günkü gibi öğlene kadar uyuyan gelin kalkmış, karnını doyurmuş, sonra da oturmuş, bacak bacak üstüne atmış kitap okumaya başlamış. Kaynanası da o sırada evi süpürmeye başlamış. Oğlu, “aman ana sen yaşlısın, belin ağrır, evi ben süpüreyim” diye süpürgeyi anasının elinden almaya kalkışmış. Anası da “oğlum, hiç erkek kısmı ev süpürür mü? Ayıp değil mi? Görenler ne der?” demiş. Süpürgeyi birbirlerinden çekip dururken, gelin de, “ne bağrışıp duruyor, kafamı karıştırıyorsunuz! Bir gün biriniz süpürün, bir gün de biriniz!” demiş.
**Süpürgeyse de kumayı karşına alma: Kadının birisi üzerine kuma gelmesinden çok korkarmış. Her fırsatta bunu dile getirirmiş. Bir gün hanımının bu endişesinden bıkan kocası, karısının evde olmadığı bir saatte ona şaka yapmaya niyet etmiş. Saplı bir süpürgeye giysi giydirmiş. Başına duvak örtmüş, odanın bir köşesine dikmiş. Karısı eve gelince de “sana ortak getirdim, gel de tanış” demiş. Oda kapısını açıp duvaklı gelini (!) görünce, kadın ağlamaya başlamış, bayılacak duruma gelmiş. Adam duvağı kaldırıp, şaka olduğunu söylemiş. O zamandan beri de bu söz söylenir olmuş.(Ülke genelinde bilinen bu meselenin, Sivas/Kavraz’da yaşandığı söylenir)
Kaynaklar
*(Halise Havuz, Nezaket Polat, Songül Durak sözlü kaynak)
*(1) Halide Alptekin, Hâce, Yitik Hazine Yayınları. 2011-İstanbul.
*(2-3-6-7)Kutlu Özen. Sivas ve Divriği Yöresinde Eski Türk İnançlarına Bağlı Adak Yerleri. Dilek Matbaacılık. 1996-Sivas.
*(4-5) Kadir Pürlü, Sivas’ta İlbeyi Türkmenleri, Sivas Belediyesi Kültür Yayınları, 2002-Sivas.
*(8)Murat Türkyılmaz. Suşehri Folkloru. Önder Matbaacılık. 2004-Ankara.
*(9) Murat Türkyılmaz, Sivas Bilmeceleri, Sivas 1000 Temel Eser, 2010-Sivas.
*(10-11-12)Salahattin Bekki. Baş Yastıkta Göz Yolda/Sivas Türküleri. Kitabevi Yay. 2004-İstanbul.
25-Eylül-2012
Uygun yere ek:
Sırma gibi süpürgemin ince teli
Hiç toz koymaz süpürür her yeri
Süpürgeleri satarsam şimdi
Döner gider evime rahat ederim.
Hasır süpürgesi
Hasır süpürgesi
Hasır süpürgem var
Hasır süpürgem var.
Şehir mektupları. Ahmet Rasim. Kırk dördüncü mektup. Sf: 149
Timaş. 2005, İstanbul
Ek2
Süpürge sorguç: yeniçeri ağası ve onun yardımcısı kethüdası ağanın ve katar ağaları denilen ocağın büyük rütbeli ağalarının ve tabur kumandanları olan Çorbacı ağaların törenlerde, alaylarda serpuşlarına taktıkları, şekli süpürgeye benzediği için bu isim verilen şatafatlı sorguca bu isim verilmiştir. Koçu 211
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.