TASAVVUF EHLİNİN İTİKATLARI:

H. S. efendiye Cevap: Benim tanıdığım çok tasavvuf ehli var, itikatları normal" demişsin.
*Bunu diyebilmek için Kuran da geçen 400 den fazla şirki ve Tevhidi anlatan ayetleri okuyup anlaman lazım.
*ikincisi de Tasavvuf Ehlinin sohbetlerinde, kitaplarında kullandıkları kavramları da çok iyi bilmen gerekir. *Şimdi sana o kavramlardan bazılarını yazacağım bakalım biliyor musun?
*Fena Fillah- Beka billah olduklarını söylerler. Yani Allah ta yok olmuşlar ve sonra da onunla baki olmuşlar.
*Vahdeti vücuda, Vahdeti Şuhut’a inanılar. Yani kâinatın kendisi Allah derler.
*Gavsı azam, Kutb-ül Aktap olduğuna inanırlar. Yani bizim şeyhler, ölüye, diriye her halükarda yetişir yardım eder ve kâinatı bunlar idare eder derler.
*Yine şeyhlerinin Mürşidi kâmil ve İnsanı Kamil olduklarını iddia ederler. Öyle ki onları Allah’ın yerine vekil kılarlar.
*Allah'ın insan ile Hulul ve İttihad edeceğine inanırlar. Yani Allah insanın içine girip o insanı Allah yapar veya kul Allah ile birleşir, ikisi bir Allah olur derler.
*Medet ya şeyhim, Himmet Efendim diyerek Allah'tan istenmesi gereken yardımları kullardan isterler.
*Şeyhlerine Rabıta yaparak, Allah'ı bırakıp kula taparlar.
Bunları çoğaltmak mümkün. Bu saydıklarımı söyleyen şeyh olsun mürit olsun şirke düşer.
Sen şimdi 400 tane ayeti bulamazsın. Sana kolaylık olsun diye iki ayet meali yazayım:
*Onlar Allah’ın peşi sıra kendilerine zarar da yarar da sağlamayacak şeylere tapıyorlar ve “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” diyorlar. De ki: “Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi bildiriyorsunuz! O, onların ortak koştuklarından yüce ve uzaktır.” (Yunus 18)
*İyi biliniz ki, her türlü şirk ve dünyevi maksattan uzak iman ve itaat yalnız Allah'a mahsustur. O'ndan başka bir takım dostlar tutanlar da şöyle demektedirler: “Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.”
Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Allah yalancılığı, nankörlüğü ve inkârcılığı tabiat haline getirenleri asla doğru yola yöneltmez. (Zümer 3)
*Birde bu konuyu kısa bir yorumla açıklayana bakalım:
Cemal Külünk oğlu Meali Zümer Suresi 3. Ayet Açıklaması
Ayetteki “bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar” söylemi, sadece putlaştırılmış kişilere değil aynı zamanda onlardan hayatta olmayan kişilerin mezarlarından, türbelerinden medet ummayı da kapsamaktadır.
Bütün bu uygulamalar, kişinin kendisi ile Allah arasında “aracılık” umuduna dayandığı için Allah tarafından şiddetle reddediliyor.
Aracılık düşüncesi; “biz âciz ve günahkâr kullarız, Allah’ın huzuruna doğrudan çıkmaya çekiniyoruz, O’na bizden daha yakın olanlar aracılığıyla ulaşmak istiyoruz” mantığıyla oluşmaktadır.
Oysa Allah, durumu, düşüncesi ne olursa olsun bütün insanlara eşit mesafede yakındır. Yeter ki kişi Allah’a inansın, güvensin, teslim olsun, kötülük yapmayacağına kararlı olduğunu göstersin.
Allah’a karşı yapılabilecek en büyük saygısızlık, en büyük kötülük O’na aracı ile ulaşmaya çalışmaktır.
*Anlayana yeter inşallah.
TASAVVUFÇUYA CEVAP:
CEVAP: Değerli kardeşim yazını dikkatle ve birkaç defa okudum. Sana kısa cevaplar vereceğim:
*Senin anlatmana göre Allah mekândan münezzeh değil mekânın kendisi olur.
*Böyle anlarsak varlığın kendisi Allah olur, yaratılma diye bir şey olmaz.
*Hâlbuki Kuranda bir yaratan “HALİK” var. Birde yaratılan Mahlûk vardır.
*Mahlûku Halik ile bir yaparsak en büyük şirk olur. Bu anlatman sol kulağını sağ elinle göstermek oluyor.
*Tasavvufçularda bunu söylüyorlar yani her şey Allah’tır” diyorlar. *Biraz daha ileri gidip Allah bizde tecelli eder ve bizde kendini gösterir” diyorlar.
*Tasavvufçuların bu Tecelli anlayışları da çok yanlış. Allah’ü Teâlâ Araf suresi 143 ayette:
*Hz. Musa’ “Ben bir yere tecelli etsem orası yanar kül olur, sende beni göremezsin dediği halde: Tasavvufçular, Allah’ı her yere tecelli ettiriyorlar ve her şeyde Allah’ı gördüklerini söylüyorlar.
*Din işleri yüksek kurulu: Allah’ın mekândan Münezzeh oluşu ile ilgili şu bilgiyi veriyor:
*Allah’ın zaman ve mekândan münezzeh oluşu, O’nun varlığının hiçbir şekilde zaman ve mekânla sınırlandırılmaması demektir.
*Zira zaman ve mekân mahlûk yani “yaratılmıştır”. Allah ise yaratıcıdır. Dolayısıyla O, yaratılmışlara has özelliklerden münezzeh yani uzaktır.
*Bu tarifte bizim anlattıklarımızı destekler mahiyettedir. Kısaca: Senin anlattıkların İslam’a dışardan ithal edilmiş vahdeti vücut fikridir ki, İslam ile alakası yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir ÇÖL Arşivi

HURAFELERDEN MEHDİ KAVRAMI:

01 Aralık 2025 Pazartesi 09:15

KUARAN TASAVVUFU REDEDER Mİ?

17 Kasım 2025 Pazartesi 10:11

BU UYDURMALAR VAHİY VE SÜNNET DENİR Mİ?

06 Kasım 2025 Perşembe 09:45

KURAN MAHLÛK MUDUR?

05 Ekim 2025 Pazar 16:28

KURAN KURSLARI VE HAFIZ OLMAK:

28 Eylül 2025 Pazar 10:40

SİVAS’TA GAZİLER HAFTASI

21 Eylül 2025 Pazar 10:04