Edep Yâ Hû - Hayâ (Utanma) Duygusu

Edep Yâ Hû!» ifadesinin içinde geçen “edep” kelimesi; güzel ahlâk, saygı, terbiye, hayâ, nezâket manalarına gelmekte; “” ifadesi ise Allâh’ı işaret etmektedir. Yani, “Allah’tan utan da yanlışa düşme, nefsin heva ve hevesine uyma, hatalı davranma!” denilmektedir.

Bir uyarı niteliğinde kullanılan deyimlerden olan “Edep Yâ Hû”, ahlâka uygun davran, yaptıklarından utan anlamına gelmekte olup ayrıca kızgınlık da belirtilerek karşı tarafa aslında “bir dur” demek anlamında da kullanılmakta; genel olarak “Edep Yâ Hû”, ‘Allah'ım, sen utanmak nedir bilmeyen insanlara terbiye ve ahlâk ver.’ anlamına da gelmektedir.

“Utanma, çekinme; tövbe, vazgeçme” anlamlara gelen hayâ kelimesi de ahlâk terimi olarak kişinin “nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup onları terk etmesi” “kötü bir işin yapılmasından veya iyi bir işin terkedilmesinden dolayı insanın yüzünü kızartan sıkıntı” hâli gibi farklı anlamlara gelen ifadelerle açıklanabilmektedir.

Allah’tan ve insanlardan utanan bir kimsenin, nefsinin istediği her türlü hareketi dileği yerde ve zamanda yapması mümkün değildir. Utanma duygusuna sahip olmayan bir kimsenin ise önünde hiçbir engel bulunmaz; dolayısıyla öyle bir kimse her türlü yanlışlığı, olumsuzluğu çirkinliği kolayca yapabilir.

Tasavvuf yolunun isimlerinden Yunus Emre “edep”i şöyle ifade eder:

İlim meclislerinde aradım, kıldım talep, / İlim geride kaldı, illâ edep, illâ edep.

Bu hususta Mevlânâ da şöyle söylemektedir:

“Güzellik Mevlâ’nın lütfudur, nurunun yansımasıdır; edep ise kişinin gönül aynasıdır.”

Peygamber Efendimiz de bir hadîs-i şeriflerinde, “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.” (Tirmizî, Birr, 33/1952) buyurarak en değerli mirasın güzel ahlâk ve edep olduğunu açıkça belirtmektedir.

İnsandaki yaratılış özelliği bakımından hayâ duygusunun lüzumsuz olduğu düşüncesiyle, özgüven adı altında insana sınırsız özgürlük telkin etmek; insanı yaratıcısı ve yaratılan varlıklarla sorunlu hâle getirmek, onu fıtrattan uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir.

Resûlullah (s.a.v)’in "Her dinin kendisine has bir ahlâkı vardır. İslam'ın ahlâkı da hayâdır." dediği utanma, çekinme duygusu olan hayâ, yaratılan varlıklar arasında fıtrî olarak sadece insanda mevcuttur.

Duyarlı olmak, nezaket, zarafet, edep ve hayâ gibi İnce düşünce ve duygular insanî ilişkilerde de çok önemli bir yer tutar. Büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmamak, küçükleri sevmek ve korumak, yaşlılara saygı göstermek, konuşan herhangi bir kimsenin sözünü kesmemek, meclis içinde fısıltılı veya gizli konuşmamak ve kahkaha ile gülmemek de edep ve hayâdandır. İnsanları aşağılamak, onlarla alay edip küçük düşürmek, kötü düşüncede bulunmak, insanların gizli hallerini araştırmak ve lakap takmak da edebe aykırıdır.

Hayâ insanların ve toplumların ahlâkıdır. Hayâ duygusunu kaybetmek insanları ve toplulukları pek çok kötü tutum ve davranışa sürükler. İnancın zayıf olduğunun da bir göstergesi olan hayâsızlığın yani utanma hissinin yok olmuş ya da zayıflamış olması kişilerin ve toplumların haram sınırının da bulunmadığının apaçık bir delilidir. Toplumda utanmayı, çekinmeyi, hayâ damarlarını yok eden söz, davranış ve hareketlerin yaygınlaşmasının o toplumun çöküşünü hızlandırdığı gerçeği asla göz ardı edilmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin ÇAĞAN Arşivi

Dinimizi Emrolduğu Şekilde Yaşamalıyız!..

07 Mayıs 2025 Çarşamba 11:50

Vaizler ve Vaazlar (2)

24 Nisan 2025 Perşembe 09:40

Vaizler ve Vaazlar (1)

21 Nisan 2025 Pazartesi 09:49

Millî Birlik ve Beraberlik Şuuru

08 Nisan 2025 Salı 10:04

Sevabı Bol Ramazan Yaşadık

03 Nisan 2025 Perşembe 16:15