Memet Şahin
“Kür Şad” Adının Tarihsel Gerçekliği Üzerine
Nihal Atsız, 1934 yılında Orhun dergisinde yayımlanan “ Cihan Tarihinin En Büyük Kahramanı: Kür Şad” başlıklı makalesinde Kür Şad’dan bahsetmişti. Atsız’ın 1946 yılında yayımlanan ve ülkemizde “Türkçülük/Turancılık” düşüncesinin kitleler arasında yaygınlaşmasında ve sevilmesinde çok önemli bir payı bulunan “Bozkurtların Ölümü” adlı romanının ana kahramanı “Kür Şad’dı”. Makalede, Kür Şad’ın yaşamı hakkında şu tarihsel bilgiler veriliyordu:
“Yedinci asrın ilk yarısında Gök Türk Kağan sülâlesi arasında şahsî ihtiras ve entrikalar yüzünden devlet parçalanmak tehlikesine maruz kalmış ve nihayet işe Çinin fesadı da karışarak Gök Türk ülkesinin şark kısımları 630’da Çinin eline geçmişti. Bu arada Kieli Han da Çinliler için bulunmaz bir nimet olduğundan Kieli Han ile ona tâbi olan bütün Türkleri Çine getirdiler. Parça parça Çine dağıtılarak milliyetlerini unutturmak, çinlileştirmek siyasetini takib ettiler. Kieli Han esareti izzetinefsine yediremeyerek kederinden 634 de öldü. Bunun üzerine esir Türklerden birkaçı da teessürlerinin şiddetinden intihar ettiler.
Çinlilerin Türk ırkını kökünden kurutmak üzere aldıkları tedbirleri gören Gök Türk hükümdar sülâlesinden Kür Şad Türk devletini yeniden diriltmek için 639’da gizli bir ihtilâl cemiyeti kurdu. 40 Türk bu cemiyete girdi. Türk devletini yeniden kurmak için Çin İmparatorunu öldürmeyi ve Çin sarayında esir bulunan Türk prenslerinden Holuku’yu Türkeline Kağan ilân etmeyi kararlaştırdılar. Geceleri şehri gezmek âdeti olan Çin İmparatorunu sokakta öldüreceklerdi. Fakat ihtilâlin yapılacağı gece hava bozulduğundan İmparator Tay-tsung sarayından dışarı çıkmadı. Kür Şad, ihtilâl gecikirse farkına varılacağından çekinerek geceleyin İmparatorun muhafızlarına saldırdı. Gayet kahramanca ve çok sert bir çarpışma oldu. Türkler azlık olduklarından çekilmeğe mecbur kaldılar. İmparatorun ahırına hücum ederek en iyi atlara binip kaçtılar. Kür Şad bir ırmağı geçerken yakalandı ve öldürüldü. Bu işte dahil olamayan Holuku cenup vilayetlerine sürüldü. Fakat İmparatorluğun merkezindeki bu hareket Çinlileri o kadar korkuttu ki Türkleri çinlileştirmekten filan vazgeçerek onları Sarı Irmağın şimaline nakledip yalnız ismen kendilerine tâbi olmalarıyla iktifaya mecbur kaldılar. Bu suretle 681”deki Türk istiklâlinin tohumu atılmış oldu.
Tarih, Kür Şad hakkında işte bu kadar söylüyor” (Hüseyin Nihal Atsız, “Cihan Tarihinin En Büyük Kahramanı: Kür Şad” https://huseyinnihalatsiz.com/makale/cihan-tarihinin-en-buyuk-kahramani-kur-sad/) (Erişim Tarihi: 09.07.2025).
İl Kağan, 630 yılında Çinliler tarafından mağlup ve esir edilir. 100,000 kadar Türk de esir edilip Çin’e götürülerek çeşitli bölgelere yerleştirilir.
639 yılının Nisan ayında Chieh-she-shuai (Kür Şad), Çin sarayını basıp Göktürkleri esaretten kurtarıp ağabeyi Tu-li’nin oğlu Ho-lo-ko’yu kağan ilan etmek ister.
Eski Çin kaynaklarında Kür Şad ihtilali şu şekilde anlatılır:
Yeni Tang Kayıtları’nda Jie-She İsyanı
“…Hükümdar Jiu Cheng Sarayı’na geldiğinde, Tu-li [Kağan’ın] kardeşi Saray Muhafız Komutanı Jie-she-shuai , kendi soyundan insanlarla gizlice [bir] isyan planı yapmıştı. He-luo-hu’yu [ise] kuzeye kaçıran ( Ji-she] adamlarına:
‘Jin Wang [unvanlı Tang] veliahdının geceleri düzenlenen törenle dışarı çıktığını duydum. [Kapı açıldığı] sırada hızla içeri girebilir, buradan [hükümdara] saldırabiliriz’ dedi.
[Ama] o gece büyük [bir] fırtına çıkmıştı. Veliaht [bu yüzden] dışarı çıkmadı. Jie she-shuai planının duyulacağından korkmuş [ve] rastgele ok atarak saraya saldırmıştı. Karışıklık [çıkarıp] onlarca muhafız [ve] askeri öldürmüştü. [Fakat] muhafız [ve] askerlerin hepsi birden [kendisine] saldırınca kaçmıştı. [Ahırdaki] seyisleri öldürüp, atları çalmıştı. Wei [Nehri’ni] geçmek isterken sınır devriyeleri [tarafından] yakalanıp, başı vurularak [idam edilmişti]. He-luo-hu [ise] affedilerek Ling Wai’a sürgün edilmişti.”
Eski Tang Kayıtları’nda Jie-She İsyanı
“Tu-li [Kağan’ın] kardeşi Jie-she-shuai, Zhenguan [saltanat devresinin] başlarında saraya gelmişti. [Ona] Merkez Muhafız Komutanı unvanı verilmişti. [Zhenguan saltanat devresinin] on üçüncü yılında, hükümdarın peşinden Jiu Cheng Sarayı’na gitmiş, boyundan kırk küsur kişiyle gizlice anlaşmıştı. [Tu-li’nin oğlu] He luo-hu’yu başa geçirmek [istiyorlardı]. Gece birlikte isyan edip, sarayı kontrol altına alacaklardı. Dördüncü kademeye kadar olan [savunma] duvarını aşmışlar, rast gele ok atmışlardı. Muhafız [ve] askerlerden on kişiyi öldürmüşlerdi. [Bu sırada] Düşmanı Püskürten [unvanlı] Sun Wukai’ın önderlik ettiği askerler saldırıp [onları] püskürtmüşlerdi. Böylece geri çekilmişler ve Wei Nehri’ni geçerek kuzeye, eski topraklarına gitmek istemişlerdi. [Ancak] hepsi yakalanıp, başları vurulmuştu. He luo-hu [ise] hükümdarın emriyle Ling Wai’a sürgün edilmişti.” (Gökçen Kapusuzoğlu, “Tarihi Bir Kişilik Olarak Kür Şad ve 639 Yılı”, Gazi Türkiyat, Güz 2017/21, s.121-136) Tüm tarihsel kayıtlarda, “Kür Şad” ismini taşıyan bir kişinin varlığına dair bir kayıt bulunmuyor. Nihal Atsız’ın, eserlerinde “Kür Şad” olarak adlandırarak anlattığı kişinin adı Çin kaynaklarının hepsinde “Jie-She-Shuai” olarak geçmektedir.
“Kür Şad” , Çin kaynaklarda “Chie-Shih-Shuai ” olarak geçen tarihsel kahramanın Nihal Asız tarafından oluşturulmuş adıdır. Atsız, Çin kökenli “Chie-Shih-Shuai” adlandırmasını direkt olarak eserlerinde kullanamayacağı için, isme Türkçe bir karşılık bulmaya çalışmıştır. Bu karşılık bulma çabalarının öyküsünü, öğrencisi Osman F. Sertkaya’ya şu şekilde anlatmaktadır:
“Sohbet anlarından birisinde kendisine “Kür Şad” kelimesinin hangi kaynakta geçtiğini sordum. ‘Böyle bir kaynak yoktur’ diyerek bana özetle şunları söyledi:
Ben Çin kaynaklarında geçen “Chieh-She-Shuai” adının ne olabileceğini çok düşündüm. Bir defa kağan çocuğu olmasından yani “Tigin” olmasından dolayı alacağı son idari unvan “Şad” olabilirdi. Geriye bu ünvandan önceki ismi tahmin etmek kalıyordu. (…) Ben Çince “cie” kelimesinin eski Türkçe karşılığının “Kür” kelimesi olduğunu düşündüm ve Çince “Cie şı ” ibaresinin Türkçesinin “Kür Şad” olabileceği kanaatine vardım. Bu yüzden, “Bozkurtların Ölümü” adlı eserimde roman kahramanın adını “Kür Şad” olarak koydum. Bana göre de çok yakıştı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.