29 Ekim... Sadece bir takvim yaprağı değil, bir milletin küllerinden yeniden doğduğu gündür. Yüz yıl önce atılan o büyük adım, bir halkın iradesiyle şekillenmiş bağımsızlık destanının taçlandığı gündür. Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil; eşitliğin, adaletin, hürriyetin teminatıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet, halkın kendi kaderini tayin edebilme gücüdür. Kadın erkek demeden her bireyin söz hakkı, seçme ve seçilme hakkı, özgürlük hakkıdır.

Cumhuriyet, Anadolu’nun dört bir yanında yorgun ama inançlı yüreklerin mücadelesinin meyvesidir. Bugün, gençliğe emanet edilen bu mirası taşımak, korumak ve daha da yüceltmek her birimizin sorumluluğudur.

Sivas’tan, Erzurum’dan, Amasya’dan, Ankara’ya uzanan o kutlu yolun her adımında fedakârlık, azim ve inanç vardır. Çocukların dizinde yara, anaların gözünde yaş, ama herkesin kalbinde sonsuz bir umut vardır. İşte o umut, 29 Ekim’de Cumhuriyet olarak doğmuştur.

Bugün bizlere düşen görev, bu büyük mirasa sahip çıkmak, onu sadece kutlamalarla değil; bilerek, anlayarak, yaşatarak sürdürmektir. Gençlerimize Cumhuriyetin anlamını öğretmek, her koşulda demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüğe sahip çıkmak hepimizin görevidir.

Unutmayalım ki; Cumhuriyet, bir milletin yeniden dirilişidir.

Bir meşaledir; karanlık ne kadar derin olursa olsun, onu söndürmemek için elden ele taşımamız gereken…

*Cumhuriyet Bayramımız

Kutlu olsun *