NEDEN DAİMA GEÇMİŞE ÖZLEM DUYARIZ

Çocukluk ve gençlik dönemlerimiz saflığın, güzelliğin ve hayallerin hâkim olduğu dönemlerdir. İnsan bu yaşlarda hayatın zorluklarını, kötülüklerini, zulümleri, haksızlıkları, adaletsizlikleri henüz tanımamıştır. Zaman içerisinde hayatın gerçekleriyle yüzleşmeye başlar. Değişimleri yaşayarak görür. Bu yorucu hayat yolculuğu ilerledikçe, çocukluk dönemindeki saf, temiz, mutlu günleri tekrar yaşama özlemini duyar, o günleri yâd eder. “Ah eski günler” sözünü zaman zaman telaffuz eder, o hatıraları bir nevi sığınak olarak kabul eder, teselli bulur. Mazide yaşanan ızdıraplar zamanla hafifler, geriye daha ziyade güzel hatıralar, anılar kalır. Böylece acı-tatlı hatıralarla dolu geçmişimiz bizde daha huzurlu ve mutlu görünür. O günler çıkar ilişkilerinin, vefasızlığın, kötü hasletlerin yaygın olmadığı, daha sade ve samimi yıllar gibi gelir.

Toplumsal değişimler, yenilikler, icatlar eskiye olan özlemi artırır. İnsanoğlu her konudaki hızlı değişimleri gördükçe eski komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerine, insanlık duygusuna, ahlaki değer yargılarına özlem duyar, bir daha geri gelmeyecek o yılların ardından bir “ah” çeker. Bu “ah” geçmiş zamana, kaybolan, eriyen değerlere, hatıralara bir nevi selam göndermektir. O günlere dönme imkânı olmasa da, hatıraların sıcaklığıyla geleceğe bakmak ve yaşamak güzel olsa gerek.

Hem fert hem toplum olarak geçmişimizi, köklerimizi, kültürümüzü hatırlamak, bizi biz yapan değerlerimizi diri tutmaktır. Geçmişe olan özlem bir nevi kendimize olan özlemimizdir. Hatta geçmiş pek huzurlu olmasa da, hâlihazırda bozulan dünya düzeni içerisinde insanın kendisi ve huzurunu arama gayretidir.

Geçmişle gelecek arasında bir bağ olduğu için, çoğu zaman geçmişle ilgili sözler söylenir, geçmişe atıfta bulunulur. Geçmişin özlemi şiirlere konu olmuş, mısralara dökülmüş, türkü olarak terennüm edilmiştir.

“Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer” mısrası bunun en güzel örneğidir. Aynı zamanda bir kültür ve bilgi ifadesi taşıyan bu mısra bir ders, bir hatırlatma ve uyarı niteliğinde kıymetli bir sözdür.

Her ne kadar zaman zaman geçmişi hatırlayıp, acı-tatlı hatıraları özlemle ansak da, önceki dönemlerin bugünkü dünyamızdan daha güzel olduğunu tamamen kabul etmemiz de doğru bir yargı olmaz. Belki de o devirlerde daha büyük güçlükler, sıkıntılar yaygındı. Sadece geçmişe takılı kalan insanlar kendilerini yenileyip geliştiremezler. Geçmişin tecrübeleri fert ve toplum olarak geleceği daha güzel inşa etmemize, geleceğe yön vermemize yardımcı olacaktır.

Filozoflar, düşünürler, fikir adamları geçmişle ilgili güzel sözler, hikmet dolu cümleler sarf etmişlerdir. Şimdi bu sözlerden bazılarını hatırlayalım:

  • “Geçmişi hatırlamak, yaşanmış anların değerini anlamaktır.”
  • “Geçmiş, zamanın ruhunda saklı bir hazinedir.”
  • “Geçmiş, hatalarımızı ve başarılarımızı barındıran bir hikâyedir.”
  • “Geçmişe özlem duymak, eski dostlarla yeniden buluşmadır.”

Kısaca insan olarak geçmişi zaman zaman özleyeceğiz, hatırlayacağız, yâd edeceğiz. Geçmişin müspet ve menfi tecrübelerinden faydalanarak geleceğe hazırlanacağız. Daha ziyade de ileri bakacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Halis ALACAHAN Arşivi

İNSAN YETİŞTİRMEK

24 Temmuz 2025 Perşembe 13:08

İSLAM’IN İLK EMRİ: OKUMAK

11 Temmuz 2025 Cuma 14:56