
İbrahim YASAK
Sözün Özü, Özün Sözü
Bazı sözler vardır, bir dörtlükten ibaret görünse de asırlık bir irfanı içinde saklar. Dışarıdan bakıldığında sade, hatta nahif gibi duran kelimeler, içine eğildiğinizde derin bir hikmet deryasına dönüşür. Geçtiğimiz günlerde asırlık bir konağın arka bahçesinde, serinliğini geçmişten alan ağaçların gölgesine oturuyorduk dostlarla… İçimizdeki yorgunlukları, ortamın sükûneti içinde hafifletmek istercesine, sözün, söyleyenin, susmanın ve sükûtun üzerine konuşuyorduk. Hocamız Prof. Hüseyin Akkaya, o anı bir mâninin sadeliği ve sarsıcılığıyla örneklendirdi. İşte o manidar dörtlük: “Şu gelen özin bilmez / Söz söyler sözin bilmez /Kırk dereden su getirir /Çeşmenin gözin bilmez”
Bu mâni, sözü ve söyleyeni anlatacak kadar geniş, bir ömre rehber olacak kadar derin bir mana taşıyor. Çünkü bu manide kelimelerin taşıdığı manada insanın iç dünyasına tutulan bir aynayla, çağın kirli gürültüsünde yolunu kaybetmiş ruhların hâl-i pür-melâli ortaya koyuluyor…
Söz söylemek bir sanattır, söyleyen de sanatkâr… İnsanlar duydukları sözü iç dünyalarında tartar, yüreklerinde anlamlandırır sonra değerini verir. O nedenledir ki söz söyleyen insan, önce kendini tanımalı. Kendi özünü bilmeli, eksiklerini, zaaflarını, nefsinin oyunlarını tanımalı insan… Bu yüzden, insan sözünü söylemeden evvel, yüreğinin aynasına yönelmeli öncelikle. Zira, söz, niyetle anlam bulur. Niyetsiz kelime, karanlıkta yankılanan boş bir uğultu gibi alabora eder ortalığı. Zira, kendini tanımayan, kelimeleri de tanıyamaz. Oysa kelime canlıdır; niyetten, gönülden, derinden beslenir. Özünü bilen, sözünü de bilir.
Bazen öyle cümleler duyarız ki, ilk bakışta cazip gelir. Kulağa hoş gelen ifadeler, edebî süslemeler, karmaşık cümleler ardına saklanır ama ortada ne bir hissiyat vardır ne de hakikate uzanan bir derinlik. Günümüzün en büyük hastalığı da bu değil mi zaten? Söyleyecek sözü olmayanların sürekli konuştuğu bir çağda yaşıyoruz, sosyal medyada, ekranlarda, kürsülerde... Herkesin söylediği o kadar çok şey var ama o sözlerin ardında bir öz, bir yürek, bir vicdan yok ne yazık ki… Artık çok konuşuyoruz ama az anlıyoruz. Cümleler büyüyor ama içindeki hakikat gittikçe silikleşiyor. Söz çok, insan ise yorgun… Birbirimizi duymuyoruz; çünkü birbirimizi gerçekten dinlemiyoruz. Konuşmakla anlaşmanın aynı şey olduğunu var sayıyoruz ne yazık ki... Ve düşünmeden, tartmadan ve derinlemesine anlamadan hüküm veriyoruz algıların tutsaklığında... Hâliyle de anlatmak için ne çok söz sarf ediliyor günümüz dünyasında… Tüm bu gösterişli sözlerin ardında hakikate ulaşmak değil, yalnızca görünmek, dikkat çekmek, takdir edilmek, beğeni toplamak hâkim çoğu insanda.
Eskiler ne güzel susardı. İncitmemek için günlerce konuşmazdı, gerektiğinde bir ömür sükût ederdi. “Söz gümüşse, sükût altındır” derken, sözün mana derinliğine önem verilirdi. Şimdiyse söz çok, derinlik az. Laf büyüdü, mana gittikçe küçüldü.
Ve nihayet dörtlüğün en can alıcı hassasiyetiyle “Çeşmenin gözin bilmez” dizesi noktayı koyuyor adeta. Çeşmenin gözü yani asıl pınar, saf kaynak, hakikatin membaı... İnsan, o berrak sudan içmek yerine kırk dereden bulanık su taşıyor günümüzde daha çok. Çünkü artık söz değil, gürültü makbul bu çağda. Hakikat değil, hakikatmiş gibi görünen şeyler rağbet görüyor günümüzde.
Oysa arif olan bilir ki söz, sadece kelimelerden ibaret değildir. Söz; yürekten süzülen, tefekkürle yoğrulan ve hikmetle söylenendir. Ve bu söz ancak özünü bilenin dilinde hayat bulur.
Sözün özü veya özün sözü ise konuşmadan önce susmayı öğrenmenin, yargılamadan önce kendini sorgulamanın, anlamadan önce dinlemenin vazgeçilmezliğidir. İnsanın kendini tanıması, içine dönmesi ve hakikati görmesi hem kendisi hem muhatabı için erdemdir. Yüzeyde görünenle yetinen değil, derinlerdeki hakikati arayan bir bakışa ihtiyaç vardır artık. Çünkü söz, sadece dilin değil, kalbin de kişiliğin de sesidir. Konuşmadan önce susmayı, yargılamadan önce kendini tartmayı, anlamadan önce hakkıyla dinlemeyi öğrenmek gerek.
Çünkü söz yalnız dilin değil, kalbin de lisanıdır, kalbini bilmeyenin kelimesi hangi gönüle varır?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.