Bir Ömre Neler Sığabilir?

Bazı insanlar vardır; hayatınıza bir anda, küçük bir vesile ile girer ve planda programda olmayan bir karşılaşmayla, hiç beklemediğiniz bir şekilde öyle ilerler ki zamanla hayatınızın en anlamlı ve unutulmaz anılarından birine dönüşür. Feyzullah Aslan’la benim tanışıklığım da böylesine bir hikâyeye dayanıyor.

Onu ilk başlarda, memleketimizin yetiştirdiği bir bürokrat olarak, uzaktan takip ettiğim mümtaz insanlardan biri olarak tanıdım. Kader, yolumuzu Sivas’ın Gürün ilçesindeki Gökpınar’da kesiştirdi ilkin… O günlerde çıkardığımız Sultanşehir Kültür Sanat Dergisi için Gürün dosyası hazırlıyorduk. Kendisiyle yapacağımız bir söyleşi vesilesiyle tanışmış, kısa ama samimi bir sohbetin kapısını aralamıştı bu karşılaşma. O an, bu aralanan kapının ve sohbetin yıllara yayılacak bir dostluğun başlangıcı olacağını bilemezdim tabi…

Ankara’da geçen 5-6 yıllık bir zaman dilimi, fırsat buldukça ve denk geldikçe uzaktan takip ettiğim insanı yakından tanıma fırsatını bana sundu. Millî Savunma Bakanlığı, TBMM ve Millî Eğitim Bakanlığı’nda müşavir olarak aynı dönemde birlikte çalıştık. Bu ortak görevler, bize sadece mesleki bir birliktelik değil, aynı zamanda devam edecek bir dostluk ve paylaşılan nice hatıralar kazandırdı ve kazandırmaya devam ediyor. O, emniyet teşkilatının en alt kademesinden en üst kademesine kadar ülkenin dört bir yanında ve hatta yurt dışında edindiği eşsiz deneyimleri, veciz, anlamlı ve en önemlisi esprili bir üslupla anlatır, ben de o birikimden adeta dersler ve feyizler alırdım. Onun anlattığı her anekdot, sadece bir hikâye değil, aynı zamanda hayatın derinliklerinden süzülüp gelmiş birer ders niteliğindeydi.

Bir insanın ömrüne neler sığdırabileceği sorusu, Feyzullah Aslan’ın hayatına baktığımda bambaşka bir anlam kazanıyor. O, genç yaşından itibaren 24 saat sorumluluk gerektiren bir mesleği icra ederken dahi, durmadan öğrenmeye ve kendini geliştirmeye devam eden nadir insanlardan biri. Polis Akademisi sonrası Eğitim, Hukuk ve İşletme fakültelerini bitirmesi, yüksek lisanslar yapması, asli mesleğinin yanında nice önemli görevler üstlenmesi, okumanın ve çalışmanın bir ömre nasıl sığdırılabileceğinin canlı ve gıpta edilesi bir örneği. Bu denli yoğun bir tempoda kitaplar yazması, tiyatro eserlerinin Devlet Tiyatroları’nda sahnelenmesi ve şiirleriyle sanatın ve edebiyatın ruhunu taşımaya devam etmesi, onun çok yönlü kişiliğinin en belirgin göstergesi.

Feyzullah Aslan, sadece bir kariyer adamı değil, aynı zamanda iyi bir gözlemci ve analizci. Çevresindeki en sıradan detaylarda bile (tabelalarda, ilanlarda, fotoğraflarda) bir anlam, bir espri yakalar ve bunu öyle içten bir üslupla analiz eder ve paylaşır ki, onun anlattıkları hem güldürür hem düşündürür. Emekli olmasına rağmen hala üstlendiği görevler gereği Anadolu şehirlerini bir baştan bir başa arşınlamaya, bir yandan görevini öbür yandan dostlarını ziyaret etmeye devam etmesi, onun insanlara duyduğu sevginin ve muhabbetin bir yansıması olsa gerek. Gittiği her yerde dostlarını arayıp sorması, hâl hatır sormayı ihmal etmeden bir dostluğun gereği olarak yapması vefalı bir insan olmanın örnek alınacak özelliğini canlı olarak hatırlatıyor herkese…

Ankara’daki birlikte çalıştığımız yıllarda, her fırsat bulduğumuzda onun, o fıkra tadındaki anekdotlarını dinlemek, benim ve tüm dostları için unutulmaz hatırlar oldu hep. Bu anekdotlar, hayatın en zorlu anlarında bile tebessüm etmeyi, olaylara farklı bir pencereden bakmayı öğretiyor dinleyen herkese. O sohbetler hala devam ediyor. Günün herhangi bir saatinde ondan gelen her telefon yeni bir muhabbetin kapısını aralıyor ve içimi ferahlatan hoş sohbeti ve sıcak esprileriyle yeniden mutluluğa gark ediyor insanı.

Hayatın akıp giden temposunda, böylesine derinlikli, üretken ve espiri dolu bir insanla yolumuzun kesişmesi benim için büyük bir lütuf. Feyzullah Aslan, sadece bir dost değil; aynı zamanda yaşamaya, öğrenmeye ve üretmeye dair canlı bir ilham kaynağı adeta.

Ömrü uzun ve sağlıklı, kalemi güçlü, tebessümü daim olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim YASAK Arşivi

Albenili Dünyada Huzuru Beklemek

25 Kasım 2025 Salı 13:13

Eylül Sadece Bir Ay Değildir

21 Ekim 2025 Salı 11:43

Endişe ve Kaygının Kıskacı

26 Ağustos 2025 Salı 11:41

“Ne Dem Baki Ne Gam Baki”

24 Temmuz 2025 Perşembe 13:08

Sözün Özü, Özün Sözü

03 Temmuz 2025 Perşembe 11:04

“Bayram o bayram ola...”

03 Haziran 2025 Salı 10:19