
İbrahim YASAK
“Bayram o bayram ola...”
Bazı türküler vardır ki insanın yüreğine dokunur da geçmişin tozlu sokaklarında usulca gezdirir insanı. “Baba bayramın mübarek ola” diyen o içli ses gelir uzaklardan; içinde bir şehrin, bir evin, bir sofranın, bir anne babanın, bir kimsesizin ya da bir bekleyenin derin hasreti saklıdır. O türkü, yalnızca bir bayram sabahını değil, bir zamanların yitip gitmiş huzurunu da salar yüreklerimize… Ve işte böylesi vakitler, içimizi burkan ve ruhumuza şifa esintileri yayılan müstesna zamanlardır.
Gözden düşenin gönülden de düştüğü bu çağda, insanlar tıpkı sararan yapraklar gibi bir bir kopup gidiyor kalbimizin dallarından. Bir unutuluşun, bir sessizliğin ardından yitiyor duygular. Neşe yerini mahzunluğa, bağlılık yerini sükûta, muhabbet yerini sessizliğe bırakıyor. Ve işte bu yüzden bayramlar, sararan yaprakların yeniden can bulduğu mevsimler gibi tüm sıcaklığıyla karşılıyor bizi.
Çünkü bayram, yalnızca bir takvim günü değil bir hatırlayıştır, bir hatır sorma, bir gönül alma hâlidir. Bu topraklarda bayram, küslerin barıştığı, ayrı düşenlerin aynı sofrada buluştuğu, gönüllerin helalleştiği bir vuslat vaktidir. Ana ocağında kaynayan tencerede sadece yemek değil, rahmet de pişer sevgiyle. Baba evinde çalınan kapılar yalnız evi değil, yıllardır sessiz kalan gönülleri de kucaklar. Bayram, komşunun kapısını açmaktır; çocukların avuçlarına harçlık, yüreklerine muhabbet koymaktır. Çünkü Anadolu’da bayram, insanın biraz da kendine dönmesidir.
Zira bilinir ki, kırgınlıklar çoğu zaman sessiz büyür. Küçücük bir ihmal, nice sevdayı çoraklaştırır. Ama bayram gelir; onun müşfik rüzgârı gönül tellerine dokunur. “Gel” der, “küsme”, “unutma”, “affet” der o rüzgâr... O rüzgâr, ihmal ettiklerine, fırsat bulup gidemediklerine manevi iklimin huzur damıtan okyanusunda yüreğe dokunan bir bağışlanma çağrısı olur aynı zamanda… Çünkü affetmek, en çok da affedeni huzura erdirir. Gönül, affetmedikçe hafiflemez. Ve sevgi, ancak yeşerdiğinde kalpten kalbe köprü olur.
Bugünün insanı her şeye sahip görünse de içten içe yalnızdır. Bir tebessüm, bir bakış, bir dua, bir “Bayramın mübarek olsun” deyişi; yıllardır birikmiş yalnızlığı giderir, tüm sızıları yıkayıp arındırır. O nedenledir ki bayram, yeniden ve bir kez daha bir adım atma zamanıdır. Evvela kendimize, sonra en yakınımıza... Kimi ihmal ettiysek, kimden uzak kaldıysak, onların gönlünü almaya bir vesile vakittir bu. Çünkü kıymeti unutulan her dost, gönül toprağımızda eksilen bir fidan olmasın. Zira yüreğimizdeki fidanlar kuruduğunda sadece dostluklar değil, içimizdeki yeşil bağ da çoraklaşır.
Ve bayram yalnız kendi çevremizle sınırlı değildir. Gönül, Gazze’deki bir çocuğun gözünden akan yaşla sızlamıyorsa; mazlum coğrafyalar için titremiyorsa, Anadolu’nun tenha köşelerinde yalnız bir ninenin, hasta bir adamın, kimsesiz bir yetimin bekleyişini duyamıyorsa, bayramın asıl manası eksik kalır. O hâlde bu bayram, yalnız kendimize değil, mazluma, yoksula, düşküne de yönelme vaktidir. Onlara bir selam, bir el uzatma, bir dua gönderme, gönüllerini alma, yalnız olmadıklarını gösterme vaktidir. Yanlarında olma vaktidir. Bayramlar, yalnız evimizi değil, yürekleri de bayram yerine çevirmenin adıdır. Kalbiyle yorgun, gönlüyle mahzun nice insanın gözlerine tebessümle bakabilmenin zamanıdır. Çünkü hakiki bayram, en çok da kimsesizlerin hatırlandığı vakittir.
Zira gönül, çiçek gibidir; hoyrat ellerde solmaya meyillidir. Ama bayramlar, o solmuş çiçekleri yeşerten rahmet yağmurlarıdır. Yeter ki biz, o rahmete açık, samimi bir gönülle yaklaşalım. Yeter ki biz, yeniden sarılmaya niyet edelim.
Bu bayram, yakın uzak kapıları çalma zamanıdır. Gözlerden ziyade gönüllere düşme zamanıdır. Ve bir türkünün yeniden içimizde yankılanma vaktidir: “Baba… bayramın mübarek ola…” diyebilmenin zamanıdır. Ve dilimizden yüreklere düşen dua vaktidir: “Can bula cananını / Bayram o bayram ola...”
Bayramınız mübarek olsun… Hem size hem gönül dostlarına… Hem memleketin dört bir yanına hem dünyanın neresinde olursa olsun mazlumun yüreğine… Ve dahi bir kez daha hatırlamak, unutmamak ve unutturmamak dileğiyle… Bayram o bayram ola…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.