2025 bitiyor, 2026 da bitecek…

“Hayat nedir?” diye sözlüğe baktığımızda ilk olarak “doğumdan ölüme değin geçen süre.” tanımı çıkmaktadır karşımıza. Yani doğumla başlayıp ölüme kadar devam eden uzun bir süreçte insanın kendini içinde bulduğu bir gerçekliktir. Ancak toplumdaki kimi bireyler için hayat yemek, içmek, gezmek ve eğlenmek demek (“hayat hoş, eğlen coş”) olabildiği gibi kim bireyler için de hayat çalışmak, üretmek, fark yaratmak, yeni değerler oluşturmak; ailesine, çevresine ve topluma yararlı olmak, katkı sunmak anlamına da gelebilmektedir.

Dini inanca sahip olan bireyler için ise insanın kendisini, dünyayı ve varoluşunu anlamlandırma çabasına da hayat diyebiliriz. Yani Allah'a kulluk etmek, dünya hayatını bir sınav olarak görmek ve ölüm sonrası ahiret hayatına ulaşmak için bir süreç olarak görmek ve değerlendirmek.

Herkesin hayattan beklentisi ve hayat anlayışı farklıdır. Hayatı ciddiye alanlar, her yeni günün insana verilen en güzel, en değerli bir armağan olduğunu fark edebilir; dünyanın bir imtihan yurdu olduğunu ve hayatın da tekrarının olmadığını idrak edebilirler.

Hayat akıp geçiyor, yıllar hızla ilerliyor. Ezanla başlayıp salâyla biten ömür, nihayetinde bir gün son buluyor!.. O yüzden her anı, her günü hayattaki son günmüş gibi yaşamak, günün ve ömrün kıymetini bilmek lâzım…

Her bir insanın geçmişi, içinde bulunduğu anı ve geleceği vardır. Hep denir ya, "Ömür dediğin üç gündür. Dün gelip geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür, o da belki bu bugündür." Yarının geleceğini ummak, güneşin yeniden doğacağını düşünmek, sonraki günün çok daha farklı olacağını hayal etmek, hayatı yaşanılır kılmaktadır. Ne var ki, ömür sermayesi tükenmişse geçmiş ve gelecek günlerin kişiye hiçbir faydası bulunmamaktadır. Hayat, akıp giden su gibidir; silip yeni baştan, bir daha yaşanacak bir oyun değildir velhasıl…

Arada bir geriye dönüp bir bakmak gerek!.. Bizden öncekiler (anne, baba, dede, büyükanne, amca, dayı, sevilen çok yakın arkadaş, komşu…) nerelerdeler? diye… Şöyle bir derin düşününce sanki dünyada hiç yaşamamışlar gibi gelmekte insana. Alınan nefesin de geçen günün de tekrarı ve telafisi asla olmaz. Niceleri gelip neler istediler, neler beklediler bu dünyadan da sonunda hepsi de bırakıp gitmediler mi? Biz gitmeyeceğimizi mi düşünüyoruz? O gidenler de belki hiç gitmeyeceklerini sanıyorlardı.

Hadis-i şerifte de Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Dünyada, bir garip yahut bir yolcu gibi ol!” derken, Eddi Anter bu durumu “Unutmayalım ki hayat anlıktır, tekrarlamaz. Hayatın provası yoksa eğer- ki yok- o halde hata ve yanlışları yapmak da kaçınılmazdır. Maksat en az hatayla bitiş çizgisine ulaşmak.” diyerek ne güzel özetlemiş.

Günler, aylar ve yıllar birer birer geride kalıyor. Her düşen takvim yaprağıyla insanın ömür sermayesi ise tükenip gidiyor. Søren Kierkegaardîn “Hayat, çözülmesi gereken bir problem değil, yaşanması gereken bir gerçekliktir.” sözü bu gerçeği sade ama çarpıcı şekilde hatırlatmıyor mu?

İnsan kendi eksiklerini görebilmeli, yanlışlarından dönebilmeli, hatalarının farkına varıp doğruya yönelmeli, kendini düzeltmelidir. Özellikle de “Müslümanım” diyenlerin hayatında, ahlakında, adaletinde, siyasetinde, ticaretinde, hayatlarının her alanında Kur'an hükümleri olmalı; emanete ihanet etmeden, kul hakkı yemeden, dürüstlüğü ön planda tutarak, liyakati gözeterek; ilme, ibadete, ahlaka, insana saygıya, yardımlaşma ve dayanışmaya önem veren bir hayat tarzı ile yaşamalıdır.

2026 yılı için dileklerimizin ve düşlerimizin içinde şükür olsun, sevgi olsun, saygı olsun, sevinç olsun, huzur olsun, gülmek olsun, vicdan olsun, merhamet olsun, şefkat olsun, güven olsun, sabır olsun, alın teri olsun, dostluk olsun, kardeşlik olsun, paylaşmak olsun, farkındalık olsun, anlamak olsun, hissetmek olsun.

Ayrıca 2026,

Evlatların anne ve babasına ve diğer büyüklere saygılı olduğu, onları üzecek söz ve davranışlardan sakındığı;

Küçüklere sevginin, büyüklere saygının gösterildiği;

Yalanın söylenmediği, yalancı şahitlik yapılmadığı, yalan yere yemin edilmediği, kimsenin aleyhinde konuşulmadığı;

Kimsenin kimseyi ne eliyle ne de diliyle incitmediği;

Haksızlığın, hırsızlığın, dolandırıcılığın yapılmadığı;

Dinin menfaat için kullanılmadığı;

Satıcıların müşterileri aldatmadığı;

Verilen sözlerde durulduğu, emanete hıyanet edilmediği;

Herkesin üzerine aldığı görevleri en iyi bir şekilde yapmaya çalıştığı;

İnsanları birbirine düşürecek her türlü söz ve davranıştan kaçındığı, dargınların barıştığı, barıştırıldığı;

İki yüzlülükten sakınıldığı, özü sözüne uygun ve dosdoğru olunduğu;

Komşunun komşuyu incitmediği, elinden geldiğince iyilik yaptığı;

Birisine haksızlık ettiği zaman özür dilendiği, hak sahibine hakkını iade edildiği;

Helâl yollardan hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışıp, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için hazırlık yapıldığı;

Herkesin iyilik için çalıştığı;

Kimsenin kimseyle ile alay etmediği, kimseyi küçük görmediği, herkesle iyi geçindiği, alçak gönüllü olduğu;

Tüm insanlığı üzen, kıran, yüreklere ağır gelen her ne varsa hepsinin geride kaldığı, gönüllerin sevgiyle dolduğu;

Vatanın bölünmez bütünlüğü için el birliğiyle çalışıldığı

Savaşların bittiği, çocukların katledilmediği, içinde barışın, huzurun ve kardeşliğin olduğu güzel, mutluluk, huzur dolu bir yıl olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin ÇAĞAN Arşivi

ENGELLER BİRLİKTE AŞILMALIDIR

01 Aralık 2025 Pazartesi 10:21

Günümüzde Öğretmenlik Mesleği -1

04 Kasım 2025 Salı 15:05

Yeni Neslin Yetiştirilişi Üzerine!..

16 Ekim 2025 Perşembe 10:35

İçimden Geldiği Gibi

27 Ağustos 2025 Çarşamba 09:56

Pazar Esnafı ve Düşündürdükleri (2)

09 Ağustos 2025 Cumartesi 11:40

Pazar Esnafı ve Düşündürdükleri (1)

28 Temmuz 2025 Pazartesi 15:21

İş Yeri Olarak Kurumsal Olabilmek

21 Temmuz 2025 Pazartesi 14:03