Sivas’ın gözbebeği, bir zamanların üretken bilim yuvası olan Cumhuriyet Üniversitesi, son günlerde ne yazık ki başarılarıyla değil, siyasi söylentiler, yönetim boşlukları ve kulis hesaplarıyla gündeme geliyor.
Rektör Prof. Dr. Ahmet Şengönül’ün sık sık Ankara’da olması, üniversite içerisinde yönetsel boşluklar doğururken; akademisyenler ve idari personel, her geçen gün artan bir gerginlik atmosferinde çalışmak zorunda kalıyor. Özellikle bazı atamalar ve ilanlarla ilgili ortaya atılan “siyasi yakınlık” iddiaları ise bu tabloyu daha da vahim hale getiriyor.
Kulislerde konuşulanlar iddialar dikkat çekici: Rektörlük çevresinde “İktidara yakın olanların hepsi gönderilecek” yorumlarının yapıldığı, hatta “2028 sonrası iktidar değişebilir, ona göre pozisyon almalıyız” gibi ifadelerin çeşitli ortamlarda dillendirildiği iddia ediliyor. Bu söylemler, üniversite gibi bilimsel tarafsızlığın esas olması gereken bir kurumda siyasi hizalanmanın, liyakatin önüne geçtiği algısını pekiştiriyor.
Oysa Cumhuriyet Üniversitesi’nin, ne mevcut iktidara yanaşmak, ne de muhalefete yakın durmak gibi bir mecburiyeti vardır. Bu üniversitenin tek sorumluluğu, bilim üretmek, gençleri yetiştirmek ve Sivas’tan ulusal ve uluslararası alana katkı sunacak akademik başarılar elde etmektir. Siyasetten sıyrılıp bilimsel çalışmalarıyla anılması gereken bu köklü kurumun, günlük siyasi hesaplarla anılması üzücü olduğu kadar kaygı vericidir.
Üniversiteler; fikirlerin özgürce tartışıldığı, liyakatin esas alındığı, bilimsel üretimin ön planda olduğu kurumlardır. Eğer bu yapılar da günlük siyasetin gölgesine girerse, sadece bilim değil, geleceğimiz de zarar görür.
Cumhuriyet Üniversitesi yönetiminin yapması gereken şey, bu tür iddiaların karşısına şeffaflıkla, hesap verebilirlikle ve bilimsel duruşla çıkmaktır. Aksi hâlde üniversitenin değeri, sadece Sivas için değil, Türkiye için de ciddi bir erozyona uğrar.
Bugün bilimden uzaklaşırsak, yarın gençliğimizi de kaybederiz. O yüzden bilimle kalın, siyasetle değil.