
Dr. Doğan KAYA
KÖROĞLU KOLLARI (4)
-Efendim senin oğlan çocuğun yok mu, dedi.
-Çok dedi. Bunun gibi fakat bu insana daha yakın geldi. Çok hoşuma gitti de seviyorum çocuğu. Kusura bakma, dedi.
-Olur babam, canın sağolsun.
Yattılar, sabah oldu. Bir yerden elli-yüz kadar koyun geldi. Kasap onu almaya gitti. Eyvaz'la ikisi evde kaldılar.
-Çocuğum senin adın ne, dedi.
-Bana Güzel Eyvaz derler beyim.
-İyiymiş oğlum. Yahu sen bu kasapbaşından ne anlıyorsun? Senin neyin olur bu?
-Hiç bir şeyim olmaz.
-Oğlum, senin neyin var? Neyin yok?
-Benim anam, babam hiç bir şeyim yok. Bu kasabın yanındayım. Bunu baba olarak bildim, babam dedi.
-Oğlum bu senin baban değil. Baban benim.
-Olmaz, dedi çocuk. Ben seni görmedim ki, tanımıyorum.
-Başka neyin var oğlum?
-Bir dayım var. O da yakın bir çevrede yaşıyor. Köse Kenan adında bir dayım var.
-Oğlum, bu Köse Kenan kim, dedi.
-Efendim çok cesur, döğüşten kaçmaz, çenesinde üç kılı var. Kılın biri kalktığı zaman elli kişiye karşı gelir. İkisi kalktığı zaman yüz kişi, üçüncü kıl kalktığı zaman yüz elli kişiye baş gelir. Hem de tek başına.
Köroğlu, bunu duyunca daha çok sevindi. "Bu Köse Kenan'ı da elde etsem" diye düşünmeye başladı. Aradığı adam.
-Eyvaz'ım, dedi. Senin hiç çalıp eğlenecek bir şeyin yok mu?
-Efendim, benim sazım var.
-Getir şu sazını, dedi.
Aldı şimdi Eyvaz'ın sazını kucağına.
-Eyvaz'ım, ben söyleyeyim, sen dinle! Yalnız iyi dinle, dedi.
Hey!n'olmuş Eyvaz'ım sana n'olmuş?
Anası babası ölmüş
Kasapbaşını da baba bilmiş
Al gidiyom Eyvaz'ım seni oy!
"Kasabı baba bilmiş, al gidiyor Eyvaz'ım seni" deyince;
-Babam bilir, dedi.
Onun kendini götüreceğini anladı. "Babamın izni olmazsa gitmem" demek istiyor.
Hey! yüce depelere göçürrüm
Karlı dağlardan geçiririm
Hey Kırat'a bindirir gaçırrım
Al gidiyom seni Eyvaz'ım seni oy!
Elimde değil güzel sazlar
Ötüşür bizim elde gumrular, gazlar
Seni bekliyor Çamlıbel'de gızlar
Al gidiyom Eyvaz'ım seni oy!
Çocuk yine diyor:
-Babam bilir!
Hey n'olacak da Goç Köroğlu'm n'olacak?
Seninle bile dayın da gelecek
Kırat'ım da senin olacak
Al gidiyom Eyvaz'ım seni oy!
Kasap malları aldı, geldi. Kapıdan bunların hepsini dinledi. Adam giriverdi;
-Defol, dedi. Burdan benim çocuğu kandırmaya mı geldin sen? Sen Köroğlu musun?
-Yahu, hayır efendim. Ben Köroğlu değilim. Ben böyle bir türkü öğrenmiştim. Bir Köroğlu varmış Çamlıbel'de, bu türküyü söylüyormuş. Çocuğu eğlendirmek için söylüyordum. Bana ne gereği var çoçuğun. Çocuk görmedim mi sanki?
Neyse ortalığı yatıştırdı ama kasap hilelendi. O gece de kaldılar. Üçüncü gün sabahında bir haber geldi ki:
-Beş yüz koyun geldi Yemen'den, seni istiyorlar dediler, kasaba.
Kasap dedi ki:
-Gardaşım, seni çocukla yalnız bırakamam. Yürü sen de benimle geleceksin. Şu mallara bakalım. Hem de senin mallar ne zaman gelecek onu öğrenelim, dedi.
-Tamam, olur dedi.
Çıkarken kasapbaşı önce çıktı. Eyvaz'ın kulağına dedi ki:
-Oğlum, ben dışarı çıkınca ağla.
-Olur.
Eyvaz ağlamaya başladı. Köroğlu ata bindi. Kasapbaşı bakıverdi ki, Eyvaz ağlıyor.
-Neden ağlıyorsun oğlum?
-Yahu beyim, onu bilmiyor musun, dedi Köroğlu. Bu çocuk burda hapis mi kalacak şimdi? Zaten içerde dura dura bunalmış. Biz geziye çıkınca çocuk işte, duramadı. Bunun da canı gezmek istiyor. Ne olur sanki bizimle gelse? Sen ölünce yerine kim bakacak? Bu çocuk alış-veriş öğrenmeyecek mi?
-Bu bizimle gidemez, dedi.
-Gider gider, gel oğlum. Elini ver de terkime alayım.
Eyvaz elini uzattı, Köroğlu terkisine aldı. Bunu belindeki kemerle gizlice bağladı. Eyvaz'ın belinden geçirip kendi beline bağladı.
-Eyvaz'ım atım biraz deli. Belki cirit oynamak ister. Belimden iyi tut, düşme ha!
Vardılar. Sürü meydana gelmiş. Adam pazarlığa tutuştu. Kırat dizgine vurmaya başladı. Adam Kırat'ı bıraktı. Dolandı, fırlandı, üç sefer dolaştı meydanı ama Kırat'ın oraya sığacağı kalmadı. Geriye geldi, terkisinden bir avuç altın lira çıkardı.
-Kasapbaşı, dedi. Bu sürü de senin, gelecek olan sürü de senin. Daha gelecek olan sürü de senin. Eyvaz da benim, bu para senin, dedi.
Kasabın bağrına bu parayı attı, Kırat'ın başını yıktı Çamlıbel tarafına.
Valla şimdi kasap yattı ağzı yukarı hem bağırıyor, hem de olanca gücüyle kafasını taşlara vuruyor.
Kırat gitti gardaş. Amma Köroğlu şöyle bir geri baktı ki, Eyvaz ağlıyor.
Kasapbaşı Eyvaz'ın dayısına:
-Arap yetiş, dedi. Eyvaz gitti.
Reyhan Arap kırk atlıyı da peşine aldı, geldi.
-Ne oldu baba?
-Gardaş, ben anlıyamadım. Adam Çamlıbel'den Köroğlu'yum diyor, amma yalan bir sahtekâr. Eyvaz'ı da aldı kaçtı, dedi. Yetiş, benim gücüm kuvvetim yok gidecek.
-Ulan! Dikmeden sökerim, yapmadan yıkarım! Nasıl götürür?
Köse Kenan'ın altında yağız at, kendi esmer, giderken havada bir bölük kara duman gibi giderdi. Vallaha atın dizginine çöktürdü.
Köroğlu, Çamlıbel'e yaklaşmak üzereydi. Geriye baktı ki, Eyvaz ağlıyor.
-Ulan dedi, Şu Eyvaz'ı indireyim de hem biraz istirahat alalım, hem de şuna iki çalıp söyleyeyim, gönlünü alayım. Ağlayarak çocuk götürmek benim işime gelmez, dedi.
İndiler. Şimdi efendim, Kırat'ı çayıra bıraktı.
Aldı sazı bakalım Köroğlu ne söylüyor:
Aslan da atın bağlıyor
Demirçioğlu'm gılıç yülüyor
EyvazIm da ne datlı ağlıyor
Ağlama benim Eyvaz'ım oy!
Eyvaz "tıkada" güldü.
-Ne gülüyorsun?
-Dayım geliyor, dedi.
-Ne dayısı?
-Şu gelen bir bölük duman benim dayım, dedi. Köse Kenan döğüşten kaçmaz, kurtuluşun yok, dedi.
-Oğlum, dayın iyilikten mi alır, kötülükten mi alır?
-Vallaha dayımın karşısında sert konuştuktan sonra hiç affetmez, dedi. Amma yumşak konuşursan merhameti çok yakındır, dedi.
O anda belindeki kılıcı çekti attı Köroğlu. Fakat adam geldi, kapattı arayı. Yaklaşınca atın başını çekti. Köroğlu oturmuş, elinde sazı, saz çalıyor. Belinde ki kılıç da kendinden uzakta.
Lan Arap senle bir can olalım.
Gılıcı gınına goyalım
Gel Arap senle gardaş olalım
Gurbanım gıyma canıma oy!
-Dur bakalım âşık, dedi Arap.
Alıp Arap atın üzerinden:
Rüzgâr olup havadan eserim
Gılıcı belime asarım
İmanını eyle beni keserim
Alırım Eyvaz'ımı elinden oy!
Yalnız Arap biraz korktu. Fakat onun Köroğlu olduğunu bilmiyor: "Eğer bu adam cesaretsiz ber şey olsaydı kılıcı buraya atmazdı. Beni yumruğuyla öldürür bu. Daha böyle bir adamla karşılaşmamıştım ben. Bu adamda çok büyük cesaret var, dedi.
Arap biraz korkmaya başladı ama belli etmiyor.
Aldı Köroğlu:
Sen ölürsen Arap ben ağlarım
Çeker gılıcımı yağlarım
Öldürmezsen seni çama bağlarım
Al gidiyom Eyvaz'ımı oy!
Arkadan Arap'ın adamları geldi.
-Aman efendim, görmüyor musun, dediler.
Arap'ın adamları geri kaçtılar. Arap yiğitliğine yediremedi. DEVAMI YARIN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.