Müzik

“Müzik ruhun gıdasıdır.”diyoruz ya aslında müzik, bedenin de şifasıdır. Bundan asırlar önce, ses titreşimlerinin doğrudan beyin dokularına etki ettiği düşüncesi ile tedavi edilirdi hastalar. Müziğin zihinsel bozuklukları iyileştirmek için kullanılması eski Yunanistan’a kadar dayanır.  “Tüm Evren bir titreşim durumundadır. Bu insanları içerir. Vücudun her organı, hücresi, kemiği, dokusu ve sıvısı ile vücudu saran elektromanyetik alanlar sağlıklı bir titreşim frekansına sahiptir. Kendimizin bir kısmı ya da çevremizle yanılmıyorsak, uyumsuz ve dolayısıyla sağlıksız hale gelirsek, doğal olarak sağlıklı frekansımız uyumsuz titreşen, hastalık yaratan bir frekansa dönüşür.”  Musiki makamları da her biri kendine özel frekanslardadır ve her biri vücudun bir bölgesine etki eder. Büyük bilgin İbn-i Sina, musikinin tıptaki durumunu şöyle açıklamış:”…tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek , onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir…” İbni-i Sina, Farabi’den ve eserlerinden çok yararlanmış hatta musikiyi de ondan öğrendiğini ve tıpta uygulamaya koyduğunu belirtmiştir. Kitap’ün necat ve Kitab’üş-Şifa’daki oniki fasıl tamamen musikiye ayrılmış olduğundan, bu kısım Baron Rodolph Dearlangar tarafından Fransızca olarak ’La musique Arap’ adıyla yayınlanmış.

Türk bilgini Farabi’ye göre makamlar şunlardır:

                1.            Rast makamı

                2.            Rehavi makamı

                3.            Büzürk makamı

                4.            İsfahan makamı

                5.            Neva makamı

                6.            Uşşak makamı

                7.            Zirgüle makamı

                8.            Saba makamı

                9.            Buselik makamı

                10.          Hüseyni makamı

                11.          Hicaz makamı

        Makamları dinlediğimde bir şey fark ettim, Türkiye’de ezan birden fazla makamla okunuyormuş . Bu yüzdendir ki bazı insanlar özellikle de sabah ezanının, içini tuhaf hissettirdiğini söyler. İnsanın ruhuna dokunur.

“Sabah ezanı: Saba makamında okunur. “Es salatü hayrun mine’n nevm” (Namaz uykudan daha hayırlıdır) kısmında, sabahın diğer ezanlardan farkını vurgulamak için, hüseyni , dilkeşhaveran, bestenigar, çagah gibi başka makamlara geçiş yapılabilir. Sonunda yine saba makamıyla bitirilir.

Öğle ezanı: Genellikle uşşak makamında okunur ama makamın seyir özellikleri dikkate alınarak içine bayati makamı da girer, karcığar da. Bazen neva da olur.

İkindi ezanı: Osmanlı döneminde perşembe günleri nihavent okunur, böylece cumanın yakınlaştığı belirtilirmiş. Çünkü nihavent, biraz daha neşeli seslere sahip bir makam.

Akşam ezanı: Segah ya da dügah makamında, diğer vakitlere göre daha çabuk okunur.

Yatsı ezanı: Genellikle hicaz makamında okunur ama hüzzam, garip hicaz ve rast da kullanılır. Rast zindelik veren bir makam olduğundan, günün son saatlerinde insanların yorgunluğunu aldığı düşünülür.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rabia VİLDAN Arşivi

Sükûtun İçinde Sen

30 Ekim 2025 Perşembe 15:45

SEVMEK

01 Ekim 2025 Çarşamba 08:59

Carl Jung’un Tavsiyeleri

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:25

Anlamak Sevmenin Başlangıcıdır

08 Temmuz 2025 Salı 14:06

Şarkılarda Yaşayan Aşk

16 Haziran 2025 Pazartesi 09:16

Empati

11 Haziran 2025 Çarşamba 09:44

Görünmeyen Yükler

27 Mayıs 2025 Salı 09:49

Anlamak

13 Mayıs 2025 Salı 11:22

Sonbahar

06 Mayıs 2025 Salı 10:07