NAMAZDA HANGİ DUALAR OKUNMALI VE HANGİ DİLDE OLMALI?

Halk arasında çok kişi tarafından bilinen bir Bektaşi fıkrası vardır. Camiye girmeyen Bektaşi dedesine: “Niye namaza gelmiyorsun” diye sorarlar. O da meşhur cevabını verir: Allah Kuran da: “Ve la Tekrabüs-salate” buyuruyor. Yani “Namaza yaklaşmayın diye emrediyor” der. Bektaşi Dedesinin bu bilecen cevabına ilk soruyu soran der ki: “Erenler! “O ayetin devamını niye okumuyorsun? Allah ayetin devamında “Ve entüm sükara.” Yani: “Sarhoş olduğunuz halde” buyuruyor” der.

Bektaşi Dedesi kendine has üslubu ile: “Ben Hafız değilim, devamını bilmiyorum” diye cevap verir. Hâlbuki ayetin devamını okumayan sadece Bektaşi dedesi değildir. Sünni geçinen İslam âleminin geri kalan tamamı bu ayetin devamını bilmemektedir. Veya bildiği halde bilmiyormuş gibi davranmaktadır. Bu önemli konuyu büyük âlimlerimiz, Müçtehitlerimiz niye saklamışlar anlaşılır gibi değil?

Peki, neymiş bu ayette gizlenen cümle? “SİZ ey iman edenler! Sarhoşken NE DEDİĞİNİZİ BİLİNCEYE kadar……. Namaza yaklaşmayın. (Nisa 43) Bu ayet bize çok şey anlatıyor ama çok az anlıyoruz. Namazda önemli olan ne yaptığımızı, ne dediğimizi bilmektir. Okuduğumuz Fatiha da, devamında okuduğumuz zammı sure de ve diğer dua ve tesbihatta Allah’a ne diyoruz, ne istiyoruz bilmemiz ve anlamamız gerekiyor.

Bu ayeti anlamak isteyenler daha çok sarhoşluk konusuna bakmışlardır. Hâlbuki ayette vurgulanan sarhoşluktan çok ne dediğini anlamaktır. Sarhoşluk, ne dediğimizi anlamamıza mani olduğu için kötülenmiştir. Ne dediğimizi anladıktan sonra sarhoşluğun önemsiz olduğu gibi bir mana ortaya çıkmaktadır.

Konunun neticesi şudur: Buradan unu anlamalıyız. İbadet dilimiz ne olmalıdır? İslam’ dininin kitabı Kuran Arapça olarak inmiştir. Okuduğumuz ayetlerde görüyoruz ki İslam sadece Araplara gelmemiştir bilakis insanlığın Kâffesine gelmiştir. İşte ayet:

(Ey Nebi!) Biz seni ancak, bütün insanlık için bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; ama insanların çoğu bunun farkına dahi varmamış olacaklar. (Sebe 28) Bu ayete göre her millet dinini, kitabını kendi dilinde okumalı ve anlamalıdır. Bunu teyit eden ayette Allah şöyle buyurur:

“Eğer biz Kur'an'ı (onların konuştuğu Arapça dışında) başka bir dille indirseydik, onlar bu sefer de: “Onun ayetlerinin (Arapça olarak) genişçe açıklanması gerekmez miydi? Başka dilde bir kitap, Arap bir peygamber ve muhatapları. (Bu nasıl iş?)” diyeceklerdi. De ki: “Bu (ilahi kelâm), iman edenler için bir rehber ve (mesajları gönüllere) bir şifa kaynağıdır.” Ona inanmayanlara gelince; onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Onun için Kur'an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara (duyamayacakları kadar) uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).” (Fussılet 44)

Allah bir topluluğa verdiği hakkı diğer topluluklardan esirgemez. Arapların anlamadıkları bir kitaba nasıl itiraz edeceklerini böyle detaylıca anlatan Yüce Allah, İslam ile şereflenmiş birçok milleti anlamasanız da, kelimelerini telaffuz etmekte zorlansanız da Arapça olarak ibadet edin diye emreder mi? Önemine binaen konu devam edecek:

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir ÇÖL Arşivi

DİN DE AYDINLANMA! MUTEZİLE

19 Haziran 2025 Perşembe 10:35

KABİR ÂLEMİ?

11 Haziran 2025 Çarşamba 09:26

DİNİN GERÇEK KAYNAĞI KURANDADIR:

01 Haziran 2025 Pazar 15:58

FAİZ ÜZERİNE BİR ANALİZ.

25 Mayıs 2025 Pazar 10:04

HAFIZ OLMAK

18 Mayıs 2025 Pazar 15:48