
Yunus BUDAKTAŞ
Öz Eleştiri -2- Sivas Basını Nereye Gidiyor?
Basın, toplumun aynasıdır. Görevi, halkı doğru ve güvenilir bilgiyle buluşturmaktır. Gazeteci dediğin kamu adına sorar, araştırır, sorgular. Biz de bu sorumluluğun bilinciyle işimizi yapmaya çalışıyoruz. Ama artık bazı gerçeklerle yüzleşmenin de vakti geldi. Sivas basını her geçen gün eriyor, itibarsızlaşıyor ve maalesef bu süreci izlemekle yetiniyoruz.
Sivas, gazetecilik tarihinde önemli bir yere sahip. Kurtuluş Mücadelesinin sesi olan İrade-i Milliye Gazetesi, Anadolu’da halkın nabzını tutan ilk yayın organıydı. O günden bu yana çok şey değişti. Ama bugün geldiğimiz noktada, Sivas basınının geçmişine bakıp övünmekten başka elimizde pek bir şey kalmadı.
Daha önce de yazdım, yine yazacağım. Sivas’ta gazetecilik ciddi bir kimlik bunalımı yaşıyor. Gazeteciliği, işini doğru yapan basın emekçileri üzerinden değil; bu işi araçsallaştıranlar üzerinden konuşur hale geldik.
Gazeteci kisvesiyle toplumda kendine statü devşirmeye çalışanlar var. Haber yapmaktan çok protokolde sandalye kapma peşindeler. Oraya oturamayınca bozulan, küsen, burun kıvıran tipler, gazetecilikten ziyade görünürlük derdinde olan insanlar…
Kendine “gazeteci” diyerek çeşitli bağlantılar kurmaya çalışan, gazeteci unvanını kullanarak birilerine yanaşmaya çalışan isimlerle dolu ortalık. Gazeteci gibi değil, çıkar peşindeki aracılar gibi davranıyorlar. Gazeteci kimliği üzerinden makam ve mevki kovalayanlar var. Ne yaptığı işin farkında ne de temsil ettiği mesleğin.
Dijitalleşmeyle birlikte bir de yeni bir kriz baş gösterdi: “Tık” uğruna çarpıcı başlık atmak, haber dilini hiçe saymak, doğruluğu sorgulanmayan içerikler paylaşmak... Tüm bunlar gazetecilik etik ilkelerine açıkça ihanet. En acısı da bu tutumun Sivas basınını giderek küçültmesi. Kimse kusura bakmasın, bu şehirde basının bir ağırlığı kalmadı. Çünkü Sivas basını özellikle de kendini gazeteci sanan bazıları yüzünden ciddiye alınmıyor.
Tabi bir de sahte gazeteciler… 212 basın sigortasından haberi olmayan ama sosyal medya hesabını haber platformu sanan, oradan buradan topladığı haberleri çalıntı gibi paylaşan isimler. Takipçiler bot, içerikler kopya… Ama kendilerini meslektaş zannedecek kadar da pervasızlar. Protokolün içinde olmaya gelince en öndeler, ama haberin peşine düşmeye gelince ortada yoklar.
Basın toplantılarında bakıyorum, bu sözde gazeteciler mikrofonu elden bırakmıyor, soru üstüne soru soruyor. Fakat toplantı biter bitmez her şey orada kalıyor. Ne bu toplantıyı yazabilecekleri bir platform var, ne de haberi işleyip sunabilecek donanıma sahipler. Amaç haber yapmak değil görünmek, görünür kalmak. Ortada gazetecilik yok, sadece rol yapılıyor.
Bu tablonun sorumlusu ne il protokolü, ne de başka faktörler. Bu mesleği istismar eden, ahlakı kenara iten, gazeteciliği sadece çıkar ilişkileriyle karıştıranlardır. Bu nedenle, Sivas’ta gazetecilere duyulan güven ve saygı yerle bir oluyor. Gerçek anlamda işini yapan gazeteciler de bu çarpık düzenin altında eziliyor, itibarsızlaştırılıyor.
Biliyorum, bu yazdıklarım bazı çevreleri rahatsız edecek. Linç kampanyası başlatanlar da olacaktır. Alıştık. Ama doğruyu söylemekten, yazmaktan vazgeçmeyeceğim.
Gazetecilik kart taşımak, protokolde yer bulmak, fotoğraf karesine girmek değildir. Bu meslek, kamu adına sorumluluk almaktır. Bu meslek otoriteye yaranmak değil, gerektiğinde hesap sormaktır.
Maalesef bu meslek, bu şehirde hak ettiği yerde değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.