Yunus BUDAKTAŞ

Yunus BUDAKTAŞ

Sivas’ın Çıkmazı: Kale Projesi -2- Adem Uzun’dan Beklentiler

Bazı projeler vardır kağıt üzerinde ihtişamlı, afişlerde görkemli, ama gerçekte bir şehrin sırtına oturmuş kamburdan farksız. Sivas’ın “Kale Projesi” de işte tam olarak böyle bir yapay ihtişam öyküsü… Daha önceki yazılarımda bu ucubenin mimari geçmişini, Sami Aydın’la başlayan ve Hilmi Bilgin’le devam eden talihsiz süreci kaleme almıştım. Şimdi ise sahnede Adem Uzun var. Bu defa elimizde farklı bir hikâye yazma şansı olabilir.

Sami Aydın, mimar kimliğine rağmen bu projeye onay verirken gözlüğünü ters takmış olacak ki, estetikle çirkinlik arasındaki farkı seçememiş. Sonra bayrağı devralan Hilmi Bilgin, “devam eden işe çomak sokulmaz” refleksiyle aynı güzergâhta ilerledi. Ortaya çıkan sonuç, tarihi siluete karşı işlenmiş bir cinayet… Ahşabın taşa, geçmişin makete yenik düştüğü bir tahribat öyküsü.

Sonra Adem Uzun çıktı sahneye. Henüz hikâyenin başında olduğu için ona bir parantez açmak elzem. Farklı bir pencere açtı. En azından niyet bu. Çünkü Adem Uzun, Aydın ve Bilgin'in kulaklarını tıkadığı halkın sesine, şehrin belleğine ve akademik çevrelere kapı araladı. İstişareye dayalı bir model geliştirmek istedi. “Çoğulculuk” dedi, “katılım” dedi, çalıştay düzenledi. Çalıştaydaki eksiklere rağmen ne güzel dedik, ne iyi dedik.

Adem Uzun doğruyu görüyor ama adımlarını yanlış atıyor. Bu da gözlük değil, pusula sorunu… Kâbe’ye yürümek isteyenin, rotasını kutuplara çevirmesi gibi. Doğruyu görmek yetmez. Doğruyu, doğru yolla gerçekleştirmek gerekir. Aksi halde, Aydın ve Bilgin’den farkı kalmaz. Sadece başka bir aktörle aynı senaryo devam eder.

Çalıştay meselesi ise bu meselenin kısa bir özetidir. Elbette çalıştay kıymetlidir; zira bir fikrin hamurunu yoğurmak gerekir. Ancak yoğuran eller hep aynıysa, hamurun tadı da aynı olur. Adem Uzun’un sürekli olarak Kent Konseyi Başkanı Ahmet Necip Günaydın’a kulak vermesi, bir anlamda danışma değil teslimiyete dönüşüyor.

Günaydın’ın akademik birikimine kimse laf edemez, lakin Kent Konseyi’ni yeniden işler hale getirmekle övünürken, içine doldurduğu kadrolar bir başka tartışma konusu. Çünkü o kadrolar geçmişte şehri ilgilendiren konularda ya suskundu ya da susturulmuştu. Hal böyle olunca Adem Uzun’un her meselede tek bir referansa yaslanması çözüm değil yeni problemler doğuruyor.

Kale Projesi’nin kaderi hâlâ belirsiz. Ve bu belirsizlik Adem Uzun’un elinde ya bir fırsata ya da yeni bir fiyaskoya dönüşecek. Eğer şehre gerçek anlamda katma değer sağlayacak adımlar atarsa, son yılların belediye başkanları arasında farklı bir yerde anılacak. Ama Aydın ve Bilgin’in ayak izlerini takip ederse, bu defa o kamburun altında bir isim daha yazılacak.

Sonraki yazılarımda bu projeyle ilgili yapılması gerekenleri, atılması gereken adımları yazmaya devam edeceğim. Dilerim bu çağrılar bir duvara çarpmaz. Zira bu şehir, sırtındaki kamburdan kurtulmayı çoktan hak etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus BUDAKTAŞ Arşivi

Bir Vali Bir Direniş!

21 Mayıs 2025 Çarşamba 13:09

Atatürk Seslenmişti… Duyuyor musun?

15 Mayıs 2025 Perşembe 11:46

Barış Masalının Kurbanı: Ümit Özdağ

14 Mayıs 2025 Çarşamba 13:13

Sivas’ın Çıkmazı: Kale Projesi

06 Mayıs 2025 Salı 12:25

Fayda Biter Etiket Değişir

17 Nisan 2025 Perşembe 11:58

Devlet-Hükümet-Liyakat-Sadakat

04 Nisan 2025 Cuma 11:30