
Dr. Doğan KAYA
KÖROĞLU KOLLARI (12)
Kız sabaha kadar uyumadı. Sabah oldu. Yine normal bir yemek. Kız dedi ki:
-Arkadaş senin bir maksadın var, ne bu böyle? Allah'tan kork, beni üzme! Ben sana varacağım, sen beni alacaksın, dedi. Ben başkasına varmam. Daha ben birinin karşısında dişimi göstermedim.
-Bir pazarlığım var seninle.
-Ne?
-Şu babanın zindanlarını bana gezdirirsen seninle birşey olur.
-Söz mü?
-Söz.
Otuz dokuz tane anahtar verdi kız, zindancı başını çağırdı:
-Şu adama zindanları gezdir. Bu adamın zindanları gezdiğini Allah kulu duyarsa senin kafanı keserim, dedi.
-Tamam abla, ayıp edersin yahu.
Adam açtı açtı...Ne Köroğlu var, ne de Köroğlu'na benzeyen birisi. Bir saydı ki, otuz dokuz kapı açılmış.
-Gardaş bir kapı kalmış.
-Efendim o odanın anahtarı özel olarak kız da, dedi. Orası idam odası, aman ha kimse duymasın Köroğlu var, dedi. O adam çıkamaz.
-Tamam, kapat kapıları yürü, dedi.
Geri saraya döndüler. Bu işler gece olurdu arkadaş. Şimdi efendim, kız kolunu açtı salonda bekliyor.
-Bana yaklaşma, dedi. Ben sahtekârlığı sevmem, dedi.
-Neden?
-Neden vermedin o bir odanın anahtarını?
-Ulan orası çok tehlikeli bir yer. Babam duyarsa seni de, beni de öldürür, dedi.
-Sen söylemezsen ben söylemem. Kim duyar?
-Oraya bakarsan dediğim olacak mı, dedi kız.
-Tamam, olacak.
-Al şu anahtarı git de bak, dedi.
Adam vardı bir kuyu yahu. Adam:
-Yok mu beni kurtaran!...
Kuyunun dolusu sesi çıkıyor. Hemen cebinden uzun bir ip çıkardı, sazın beline bağladı, yukardan aşağıya gönderdi. Köroğlu orda çamurun içinde tepinip dururken eline birşeyler dokundu.. Aldı, indirdi baktı ki; kendinin Çamlıbel'e oturup da yiğitliri emir verip, koltuk çıktığı koca sazı. "Bizim ordan birisi buraya düşmeye düşmüş ama, ya benim cezam artacak, ya da beni kurtaracak. Kim gelebilir?" Düşündü: "Buraya Demirçioğlu'ndan başkası gelemez. Zindancılarda merhamet yok, şunları bir öveyim de bana bir ekmek atmazlar mı ola?" dedi.
Aldı bakalım Köroğlu:
Hey! Ulan zindanın gapısı taşdır
Ulan yatamıyom yerim yaştır
Bizim zindancı da bir gızılbaştır
Galdım galede zindanda oy!...
Adam bunu söyleyince zindancı da orda, "Bizim zindancı da bir gızılbaştır, Galdım galede zindanda." Bunu duyan Demirçi aklından dedi ki: "Ulan Köroğlu, bu türkünün sonunu belleyeceğim. Eğer Çamlıbel'i ve bizi anmadan bitirirsen babamın başı için seni burda bırakırım." dedi. Ama bizleri de anarsan zaten bu canımı goydum yoluna.
Zindanın gapısı demir
Yatamıyom yerim çamır
Bizim zindancı da bir goca gavur
Galdım galede zindanda oy!...
-Lan gavur musun, dedi.
-Yok efendim, elhamdülillâh müslümanım, dedi.
-Eee...Ne diyor bu adam?
Köroğlu bir düşündü ki; "Bizim zindancı gızılbaş. Bizim zindancı gavur, dedim. Vallaha ekmeği de atmaz, suyu da hiç kesmez kafamdan. Şunu bir de öveyim." dedi.
Zindanın gapısı çakır
Yatamıyom yerim çukur
Bizim zindancı da bir Hacı Bekir
Ölüyom zindanda zindanda oy!...
-Ulah Hacı Bekir dedi adam sana. Sen Hicaz'a gittin mi?
-Hıı...h!
Ulan zindanın gapısı ziftler
Ulan yedi beni pireler pitler
Çamlıbel'de goç yiğitler aslanlar
Galdım galede zindanda oy!...
Çamlıbel'de goç yiğitler Demirçi'm
Ben galdım galede zindanda oy!...
Goç Köroğlu'm durasım geldi
Zindanın gapısın gırasım geldi
Eyvaz'ım yavrum göresim geldi
Galdım galede zindanda oy!...
Cayırdada çekti adam sazı.
-Kapat zindanı, dedi.
Demirçioğlu kulaklarından bıyığı düşürdü, çatır çatır yemeye başladı.
Kız yine yolda karşıladı.
-Bana hiç yaklaşma, dedi.
-Vallaha sen de işi çok uzattın, dedi kız. Bu ne baba, dediklerini yapıyorum, dedi.
-Dediğim bir nokta kaldı, dedi.
-Ne?
-Yahu o adam çok ciddi, babayiğit, müslüman bir adam. Sen müslüman mısın, dedi.
-Müslümanım, dedi.
-Müslümansan o adam orda çamurun, suyun içinde, aç susuz, elbisesiz, kıllı mıllı her yeri. O orda öyle duracak, biz de seninle zevk süreceğiz ha! Yakışır mı bu?
-Eee...Ne olacak bu?
-O adamı çıkaralım, güzel bir odaya koyalım. Elbisesini, traşını, hamamını yaptıralım, ben bunları gözümle göreyim. Ama geriden ben ona görünmeyeyim, ikna olayım. Hem vallah, hem de billah o zaman ne diyorsan yaparım, dedi.
-Ulan zindancı git, şu adamı çıkart, dedi.
Zindancı dedi ki:
-Vallaha abla ben çıkaramam, benim gücüm yetmez, dedi.
-Yine bana mı yaptıracaksın bu işi, dedi.
Demirçioğlu'yla zindancı vardılar, kendiri attılar.
-İyi tut baba!
Köroğlu kimini bacağına bağladı, kimini beline. Yallah, diye bir çekerse.
-Ulan Demirçi sen miydin? Bende vardım olduydum, çıkıyordum.
Halbuki öldürseler çıkamaz.
-Baba, ben geldim, kurtaracağım. Seni bir odaya alıyorum. Şimdi benim işim var. Birgün olur seni ben alıp gideceğim.
İki-üç gün geçti bu orada. Garı atlara bakıyor. Kılıç gelecek de atları ona verecek.
Köroğlu'nu odaya aldılar. Elbise, hamam...Hemen pamuk berberi çağırdı kız, Dolu Beyi'nin berberini.
-Bu adamı sabah sen gelip traş edeceksin, akşam da baş berber gelip traş edecek, dedi.
Adam geldi ki, her tarafını kıl bürümüş, öyle şey değil. Kafasına iki kova su döktü, işe başladı. Bir kilim dokunur, dökülen kıllardan. Traşını oldu. Adam elbisesini giydi, kuzu dolması geldi.
-Tamam oğlum, sen işine bak.
Kapıyı kapattılar. Berberler görevlendirildi. Paralar bol miktarda verildi. Allah kuluna söyleme yok.
Keloğlan'a dedi ki:
-Oğlum! Dediğimi yaprsan, burdan sağ-salim kurtulursam, falan kadının evinde atlarım var. Seni o atları almaya göndereceğim. O kadının bir kızı var, Onu sana alacağım hem de Çamlıbel'e götüreceğim, dedi Demirçoğlu.
Artık Köroğlu yerini buldu. Bıyığını kıvırdı, kulağına doladı. Gel keyfim gel!
Kız karşıladı. Hâlâ onun Esebalı aptalı olduğunu zannediyor. Köroğlu'nun adamı olduğunu bilmiyor.
Kız kolarını açtı, gerdi. vallaha Esabalı da açtı kollarını. Bir kapıştılar ki gardaşım; Şam bastığı gibi, Kilis yastığı gibi, dere tahtası gibi gacur gucur. Aradaki pireler; "Aman etmeyin, çatladık!" diye bağırıyorlar. Arada boş kalmadı. İğneyi atsan, boş yer bulamaz. İkisi bir çömleğin içine girdiler, ayrılma yok.
-Sen benim aptallığımı nasıl kabul ettin, diyor iki de bir.
-Aptal olmazsan ne olursan ol! Ben seni kabul ettim, başkasına varamam.
Artık Keloğlan'a dediler ki:
-Oğlum, dikkat et ha!Ben burada çok kalmayacağım.
Artık hiç ayrılmıyorlar. Köroğlu'na hergün bir kuzu doldurması geliyor. Sabah Pamuk berber, akşam başberber hergün traş ediyorlar.
Birgün sabah Pamuk berber Dolu Beyi'ni traş etti. Şimdi efendim, Keloğlan da vardı bir yere gizlendi.
-Bunlar bir laf ederler, dedi.
Adam Dolu Beyi'nin yüzünü sabunladı. Bir tarafını aldı, öbür tarafına geçiyordu. Dolu beyi;
-Dur hele, dedi berbere.
-Ne o?
-Oğlum, ben bu adamın ismini yasak ettim, ama şimdi ben anacağım, siz anmayın. Ben, bu Köroğlu'nu aldım, zindana attım. Dört-beş gün oldu. Bu hergün aynı benim gibi traş olurdu. Ben günde iki sefer traş oluyorum, yine kıl çıkıyor. Acaba bu adama dört beş günden beri ne oldu, dedi. Nasıl katlanıyor acaba?
Berber bunun kafasına bir yumruk vurdu.
-Vay koca kafalı! Bu senin Köroğlu, bir odaya çıktı, hergün bir kuzu dolması yiyor. Sabah ben traş ediyorum, akşam başberber traş ediyor, dedi.
-Ne?..
-O Esebalı da kızınla birlikte bir gömleğin içinde yatıyor, hem de ayrılma yok, dedi.
-Bu tarafım kalsın, dedi. Atlılar hücum!..
-Yok, dedi yok. Akşam olsun, akşam ben varayım, kılıcımla o adamı keseyim. O kızı bana veriyor musun sen?
-Ne yaparsan yap!
-Yine de güvenmeyelim. İyisinden 500 atlı hazırlansın. Ne olur ne olmaz. Akşam olunca ikisi bir gömlekteyken öldürürüm.
-İkisini birden öldür, diyor Dolu Beyi.
DEVAMI YARIN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.