Hemen herkesin hayatında ulaşmak istediği hedefleri ve hayalleri vardır, olmalıdır da. Hedefler ve hayaller insanı kendisi yapan, ayakta tutan, yaşama sevinci veren, değerli ve güçlü kılan unsurlardır. İnsanlar ömürleri boyunca bir şeylere ulaşabilmek, elde edebilmek ve elindekileri koruyabilmek amacıyla uğraşır. Her insanın kendi ölçeğinde hedefleri ve hayalleri vardır. Büyük bir gayretle bunlara ulaşanlar, ulaşamayanlar ya da ötesine geçenler olabilir. İnanarak yola çıkanlar karşılarına çıkacak engellerle pes etmeden, yorulmadan ve inancını kaybetmeden yollarına devam ederlerse,  hedefe ulaşırlar. Hatta yapabildiklerini gördükçe kendilerine olan güven ve inanç artar, hedeflerinin de ötesine geçerler. Öte yandan hedefine ulaşmak için inandığı yolda gayretle yürüyen, çabalayan, inanan, ancak ulaşamayan biri için ise inanmışlığın ve gayretin huzuru olur içinde. Bilir ki, elinden geleni yapmıştır, ama kısmet olmamıştır. O zaman da başka kısmetlerinin olduğunu düşünerek yeni hedeflere yola koyulur. Bir ömür de böyle geçer aslında.

Herkesin hedefleri hayalleri birbirinden farklı iken, bir insanın hedefleri ve hayalleri de zamana ve yaş dönemine göre farklılıklar gösterir. Adı ister hedef olsun, ister hayal olsun ulaşabilmek için inanç ister, gayret ister, sabır ister, zaman ister, kaynak ister, en önemlisi planlama ister. Aslında hedeflere ve hayallere ulaşmada tüm faktörler önemlidir. Ancak planlama faktörü diğer hepsini kapsayan ve asıl rotayı çizen unsurdur. Kazanılmış her zaferde mutlaka muntazam bir planlama vardır. Hayat boyu sürekli mücadele içerisinde olan insanlar planlamaya önem verdikleri ölçüde hedeflerine daha rahat ve az maliyetli ulaşabilirler. İnsanların geleceğe dair hedef ve planlara sahip olması, o toplumun daha refah içerinde ve kalkınmış olmasını sağlar.

Bir toplumda sadece bireyler hedefler belirleyip, planlamalar yapmaz. O toplumu yöneten yöneticiler ve firmalarında hedefleri planlamaları vardır ve olmalıdır da. Burada belirtmek gerekir ki; hayaller bireyler için daha olağan bir olgu iken, yöneticiler ve firmalar için hedef belirlemek esastır. Yani hayaller daha bireysel olgudur.  Yöneticiler daha çok toplumun refahını ve ülkenin gelişmesini sağlamak için hedefler belirlerken, firmalar işlerin büyümesi ve daha fazla kazanç üzerine hedefler belirler. Belirlenen hedeflere ulaşabilmek için kullanılacak kaynakların ve harcanacak zamanın da bir planlamayla belirlenmesi başarıya ulaşmada ihtiyaçtır. Hedeflere ulaşmak için yapılan planlamaların gerçekçi, ahlaki, eşitlikçi, adil ve ekonomik olması gereklidir. Özellikle kamu yararına ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirilmesi konusunda ihtiyaçların önceliklerine göre, kaynakların ise ihtiyaçlara göre belirlenmesi ve zamanın verimliliğe ve uygulanabilirliğe göre kullanılması önemlidir. Kişisel menfaatler ya da kaygılar yerine toplumsal çıkarlar gözetilerek planlamalar yapılmalıdır. Çünkü burada kullanılan kaynaklarda tüm toplumun hakkı ve beklentisi vardır. Kısıtlı olan kaynakların öncelikli ihtiyaçlar belirlenerek bir planlama dahilinde kullanılması, toplum açısından uygun karşılanır. Aksi durumda var olan kaynakların kişisel kaygılar ve hedeflerle öncelikli ihtiyaç olmayan bir alanda, plansızca kullanılması toplumdaki bireyler tarafından tepkiyle karşılanır, elde edilecek sonuç kimseyi tatmin etmediği gibi kaynaklarında israfına sebep olur.

Hedefler ve hayaller her zaman daha iyi, daha güzel, daha doğru, daha adil, daha yaşanabilir, daha mutlu, daha umutlu olmak üzerine kurulur. Bunlara ulaşmanın en kolay, en ucuz, en rahat yolu ise doğru planlamadan geçer. Unutmayalım ki “hedefi olmayan bir gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez”. Planlama ise bu gemiyi doğru limana güvenle götürecek rüzgârdır.