Dr. Doğan KAYA

Dr. Doğan KAYA

KÖROĞLU KOLLARI (8)

Gardaş herkes hücum etti, bahçeye girdiler. Kırat'ı tutmaya çalışırken, Kırat bir baktı ki, hepsi Dolu Beyi'nin askerleri. "Yallah!" deyip de öbür tarafan sıçrayınca bahçenin yarı yerini daha yıktı. Çamlıbel'in yanını tuttu Kırat. Dizgin de boynunda takılı.
Vardılar ki, arkadaş, mermer koltukta yatıyor, güzelliği bahçeye vurmuş öğle güneşinde. Hemen yakaladılar. Eyvaz gözlerini açıverdi ki, bilmediği, görmediği insanlar.
-Yürü bakalım!
-Ahhh!...Kırat gitti, diyor Dolu Beyi.
Aldılar Eyvaz'ı, Dolu Beyi'nin sarayına götürdüler. Adama izzet, ikram ettiler. Dolu Beyi dedi ki:
-Aç adam öldürülmez. Yemeğini yedirin, kahvesini içirin. Ondan sonra vurun kafasını kesin, dedi.
Karar verdiler. Keseceği zaman biri dedi ki:
-Akıldanene danış! Ondan sonra yap beyim, dedi.
Çağırdı akıldanesini dedi ki:
-Ben bu Eyvaz'ı öldüreceğim. Sen ne diyorsun?
Dedi ki:
-Efendim, Eyvaz'ı öldürmeye öldürürsün. Bu eli bağlı bir kuş. Yalnız geriden haber olsun. Bunun kanını ödemek çok ağır olur. Bırak başkasını, Köse Kenan'ı duydun mu? Bunun dayısı dedi, dayısı. Çenesinde üç kılı varmış. Üçü de kalktığı zaman önünde durulmazmış. Deli Hoylu...Demirçioğlu...Bunun kanını ödemek çok ağıra mal olur.
-Ne yapalım?
-Sen kırk gün bu adama bakacaksın. Kahvesini, yiyeceğini....Her gün bir kuzu dolması yedir. Köroğlu'ndan iyi bak. Adam sana yaklaşsın. Kırk güne kadar gelen olursa olur. Gelen olmazsa sana ısınır senin ordunda kalır amenna! Kalmazsa seni kabul etmezse o zaman kafasını kes, dedi.
-Olur!
Bu kararı yaptılar.
.........................
Akşam oldu Çamlıbel'de, bütün avcılar geldi, toplandı. Eyvaz yok, Kırat yok. Artık Köroğlu'na Çamlıbel zindan oldu.
-Döne, ben sana dememiş miydim? Nerelere attı Kırat bunu? Kendi nereden düştü atla beraber? Ata mı yanayım, Eyvaz'a mı?
Beklediler. Akşam namazından birkaç saat sonra Kırat geldi. "Yallah!" deyip de saraydan tarafta ayağını yere vurunca ayağının izine bir külek buğday alır.
-Eyvaz geldi, çıkın, dedi Köroğlu.
Çıkıverdiler ki, Kırat'ın dizgini boynunda takılı, Eyvaz yok.
-Eyvah! dedi. Döne bunu mu yapacaktın bana?
Aldı bakalım Köroğlu ne söyledi?
Çamlıbel'de yas ilân etti Köroğlu.:
-Kim benim karşımda dişini gösterirse kafası cellat, malı yağma, dedi. Eyvaz bulunana kadar.

N'oldu Döne'm bize n'oldu?
Zalım duuşman galıp geldi
Kırat'ın üstü boş geldi
At geldi, Eyvaz gelmedi oy!...

Bu anda Şirin Döne rembil atmaya başladı. Rembili atıyor, Eyvaz sağ görünüyor. Yalnız sıkıntılı bir yerde.
-Beyim dedi, Eyvaz esir amma nerde?

N'ettin Eyvaz oğlum n'ettin
Sana ben bu dağı yasak ettim
Dutmadın sözümü gittin
At geldi Eyvaz gelmedi oy!...

Hey! Şirin Döne'm rembil atıyor
Hey! Köse Kenan sana bakıyor
Eyvaz'ım burnumda tütüyor
At geldi, Eyvaz gelmedi oy!....

Hey! Köse Kenan dağa çıkalım
Gayalara çukurlara bakalım
Bolu Beyi şehri yakalım
At geldi, Eyvaz gelmedi oy!...

Hey! Kırat Eyvaz'ıma n'ettin?
Hangi gayalardan attın?
Eyvaz'ım gözüme tütün
At geldi, Eyvaz gelmedi oy!...

N'oldu goç Köroğlu'm n'oldu?
Çamlıbel'e bir yas geldi
Şirin Döne'm sebebin oldu
At geldi, Eyvaz gelmedi oy!...

-Arkadaşlar, yas çekecek, sabah dağlara çıkacağız, arayacağız, Çamlıbel'e gelme yok, dedi.
-Olur baba!
Köse Kenan'ın çenesinde ki üç kıl da hiç inmiyor, hep havada.
Sabah olunca üç-beş kişi bir dağa, üç-beş kişi öbür dağa...Bütün dağlara görevlendirdiler. Eyvaz'ın ölüsü ve dirisi bulunmadan geriye dönme yok. Aylarca gezdiler dağlarda. Köroğlu da çıktı tek başına, bıyıklar düştü, gözler kan çanağına döndü. Köroğlu demezsiniz görseniz.
Kuşluk vakti zamanı, Bolu dağlarıya Çamlıbel'in sınırında, bir yol kenarına oturdu, artık umut kesildi. Adam oturuyordu. Baktı ki, iki tane adam geliyor. "Gelsin bakalım" dedi içinden.
-Selâmünaleyküm!
-Aleykümselâm!
-Buyurun gardaş. Siz de benim gibi yolcusunuz galiba, dedi. Oturun şuraya.
-Gardaş, biz oturmaya gelmedik, biz tüccarız. Mal alıp, mal satıyoruz. Pek durmaya gelmeyiz, dediler. Bir derdin varsa söyle dediler.
-Nerelisiniz, dedi.
-Biz Bolu'dan geliyoruz, oralıyız dediler.
-Ha...Size birini sorsam tanır mısınız?
-Kim beyim?
-Bolu Beyi'nden haberiniz var mı? Tanır mısınız?
-Ben bu akşam yanındaydım, dedi birisi. Onun askerlerinin malzemesini devamlı ben karşılarım, dedi.
-Ulan o benim çok dostum bir adam, çok severim, dedi. Ben yaşlandım, yanına varamıyorum. O da benim yanıma gelmez oldu. Çok göresim geldi, dedi.
-Efendim, sana kim derler?
-Ben Çamlıbel'denim. Amma adıma Deli Ali derler, hiç önemli değil, dedi.
-Köroğlu'nun ordan olmayasın?
-Hayır. Ben Köroğlu'nu tanımam, dedi. Ben Deli Ali'yim, gezerim, dedi. Peki...Siz her seferinizde ne kadar mal alırsınız?
-İşte, belli olmaz arkadaş. Şu kadar olur, bu kadar olur.
-Peki bu günlerde nasıl? Dolu Beyi'nin kafası iyi mi, rahat mı?
-İşte bey, geleni gideni çok. Bu günlerde de kafası çok rahat.
-Neden?
-Yahu onun bir düşmanı varmış Köroğlu. Bunun bir oğlu varmış Eyvaz. Atıyla bahçeye girmiş. Adam onu orda yakaladı, at kaçmış. Eyvaz'ı besliyor şimdi. "Köroğlu'nun can bağını aldım" diyor, dedi.
-E...Ne yapmış? Yahu bu Köroğlu'nu ben de sevmem, dedi. İyi etmiş. Bir zaman benim babamı öldürdü bu Köroğlu.
-Vallaha ona kırk gün hak tanımış. Kırk güne kadar gelen olmazsa Eyvaz'ı öldürecek, dedi.
-Gardaş, sen en boş parayı, kaç lira alırsınız, dedi.
-Ben beş lira kazanırım bir seferde.
-Sen?
-Biz ortağız zaten, ikimiz aynı kazanırız, dediler.
-İşte size on lira. Bir mektup yazayım Dolu Beyine götürün bunu verin. Olmaz mı, dedi.
Biri dedi ki:
-Olur, dedi. Sanki bir seferden on lira kazanacak mıyız, dedi.
-Yok! Tamam yaz gardaş götürüyoruz, hemen burdan döneriz, dedi.
Adam bir mektup yazdı:
-Aman ha! Açıp ne yapmayın. Size emanet ediyorum. Emanete ihanet edenin dininin üçte biri gidermiş. Olduğu gibi götürün, dedi.
-Olur! Açılır mı? Öyle şey mi olur?
Adam bir mektup yazdı ki Bolu Beyi'ne. İçine de dört beyitlik türkü yazdı. Verdi adamlara, onlar aldı, geri döndüler. Biraz gittikten sonra birisi dedi ki:
-Şunu açalım yahu?
-Adam ne dedi? "Emanete ihanet edenin dininin üçte birisi gidermiş," dedi. Adam bizim paramızı bol bol verdi. Neden açalım?
-Haydi bizim hakkımızdaysa! Bizi orda Bolu Beyi öldürürse? Delinin doğru lafı olur mu?
Biri diyor:
-Açalım!
Öbürü diyor:
-Açmayalım!
"Açalım" diyen adamın gücü yetti öbürüne. Mektubu açtı baktı ki, zaten Köroğlu'ymuş. Mektubu Bolu Beyi'ne verseler zaten kendilerini öldürür. Onları sağ bırakmaz.
İçinde de dört beyiklik türkü. Ne imiş o türkü?
Köroğlu Çamlıbel'e geldi. Güdümen'i gönderdi dağlardan, taşlardan bütün adamlarını toplattı.
-Döne benim büyük sazımı getir, dedi.
Mektuptaki dört beyitlik türküyü söyleyecek.

Aldı bakalım:

Hey! Hey! Benden selâm olsun Bolu Beyi'ne
Göndersin Eyvaz'ı göresim geldi
Gılıcı çekip de oğlum er meydanına
Düşmanın üleşini seresim geldi

Hey! Hey! Her yerde söylenir de oğlum yiğidin merdi
Kimseler diyemez Eyvaz'a deli
Göndersin Eyvaz'ı da yavrum vereyim atı
Binmeyip goçkırı veresim geldi

Hey! Hey! Durmayın Demirçi de yavrum ordu çekilsin
Aslanlar da eğri gılıç dakınsın oğlum hele dakınsın
Kelleler de tıpır tıpır dökülsün hele dökülsün
Çorunu çocuğunu yavrum gırasım geldi gırasım geldi

Hey! Hey! Diyor goç Köroğlu'm "beriden öte"
Can dayanır mı da gama firgata
Bindirin beni de büyük kırata
Yerini yurdunu süresim geldi.DEVAMI YARIN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Doğan KAYA Arşivi

KÖROĞLU KOLLARI (9)

16 Haziran 2025 Pazartesi 10:03

KÖROĞLU KOLLARI (7)

13 Haziran 2025 Cuma 09:31

KÖROĞLU KOLLARI (6)

12 Haziran 2025 Perşembe 09:52

KÖROĞLU KOLLARI (5)

11 Haziran 2025 Çarşamba 09:41

KÖROĞLU KOLLARI (4)

10 Haziran 2025 Salı 10:24

KÖROĞLU KOLLARI (3)

04 Haziran 2025 Çarşamba 14:48

KÖROĞLU KOLLARI (2)

03 Haziran 2025 Salı 16:12

KÖROĞLU KOLLARI

02 Haziran 2025 Pazartesi 14:21