36 yaşındaki İngilizce öğretmeni ile 24 yaşındaki kimya mühendisinin 8 sene 3 gün süren beraberliğinin öyküsü. Çiğdem Talu 31 Ekim 1939 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Büyük büyük dedesi Recaizade Mehmut Ekrem'di. Arnavutköy Amerikan Kız Lisesi'ni bitirdikten sonra yurt dışında filoloji bölümü okudu. İstanbul Özel Işık Lisesi'nde İngilizce öğretmenliği yapıyordu. Selahattin Hilav ile evlenmiş fakat kızı Zeynep'in doğumundan kısa bir süre sonra boşanmıştı. Edebiyatçı bir aileden gelmesine rağmen şiirle de müzikle de pek ilgilenmezdi. Ta ki Eurovision için söz yazması istenene kadar. Türkiye Eurovision'a ilk kez 1975 yılında katılmıştı ve sinyal müziğini de Boğaziçi Üniversitesinde kimya mühendisliği okuyan Melih Kibar yapmıştı. (Çoban Yıldızı) Melih Kibar 6 Eylül 1951 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. 8 yaşında İstanbul Belediyesi Konservatuvarı yarı zamanlı piyano bölümüne başladı. Alman Lisesi'nde okudu. 1970 yılında org çaldığı orkestra ile yılın bestesi ödülünü aldı. Grup "Dönüşüm"adı ile profesyonel müziğe başladı ve Timur Selçuk ile tanıştı. Bir yandan da Robert Kolaji kimya bölümünü tamamladı. 1974'te bestelediği "Panayır Günü"birçok filmde kullanıldı. Çiğdem Talu, Yeliz'in "Hayalimdeki Adam"isimli şarkısını yazmıştı. Sonraki iki şarkının da altında onun imzası vardı. Melih Kibar "Çoban Yıldızı Eurovision'da ilk çalındığı zaman ekranın önünde hüngür hüngür ağladım "Bunu ben mi yaptım Allah'ım."diye diyor bir programda. Çiğdem Talu o dönem sürekli Melih Kibar'a ait plağı dinliyor. Fakat Çoban Yıldızı'nı değil, Ferahnak makâmıyla hazırlanmış "Ferahnak" adlı parçayı. Çiğdem Talu Melih Kibar ile, Melih Kibar Çiğdem Talu ile tanışmak için can atıyordu. Melih Kibar Timur Selçuk'a baskı yapıyordu ve nihayet o tanışma 25 Mayıs 1975 tarihinde Küçükbebek'te, Cevatbey Köşkü'nde, saat gece 3 sularında gerçekleşti. Daha tanıştıkları ilk anda birbirlerine hayran olmuşlardı. Çiğdem Talu Melih Kibar'a "Sizin yaşınızda biri nasıl böyle bir müzik yapar?"dedi ve karşılıklı iltifatlar ettiler birbirlerine. Melih Kibar Can Dündar'ın belgeselinde "Timur Selçuk'un neden bizi daha önce tanıştırmadığına hayıflandığımı hatırlıyorum."diyor. Tanıştıkları ilk gece Çiğdem Talu Melih Kibar'ın çayı limonlu içtiğini öğrenmiş ve hep limonlu çay vermiş, öyle anlatıyor Melih Kibar. Yine tanıştıkları ilk gece Marmaris Festivali için piyano odasında Melih Kibar beste yapmış, Çiğem Talu da söz yazmıştı. Melih Kibar o sözleri evinin başköşesine çerçeveye asmış. Festival gerçekleşmemişti fakat 8 sene 3 gün sürecek bir yolculuğa çıkmışlardı. Çiğdem Talu Melih Kibar'a "Başka besten var mı?"diye sordu. Melih Kibar,"Evet."dedi ve çaldı. Çiğdem Talu kaydetti. Melih Kibar"Ne yapacaksın?"dedi. Çiğdem Talu"Söz yazacağım."dedi ve İşte Öyle Bir Şey'i yazdı ve ikili gruba Erol Evgin dahil oldu. "Bir de kendimi düşündüm sonra

Bir garip duygu çöktü omzuma" dizelerinde Çiğdem Talu 12 yaş büyük olmasını kastediyordu sanki. 1976 Ağustos ayında İşte Öyle Bir Şey'in ilk 45'liği çıktı. O yaz Polonya'nın Sopot kentindeki festivale gittiler ve orada arkadaşlık ilişkisinin yerini sevgililik aldı. Fakat "Kendinden 12 yaş küçük adamla ilişki yaşıyor."gibi eleştirilere karşı ilişkilerini göz önünde yaşamıyorlardı. Zira bu ilişki sıradan bir kadın-erkek ilişkisi değildi. Melih Kibar yine Can Dündar'ın belgeselinde "Bu aşkı ben bile sonradan anladım."diyor. Polonya'dan döndüklerinde artık iki sevgiliydiler fakat zorunlu ayrılık kapıya dayanmıştı. Melih Kibar kimya mühendisliği master yapmak için 4 Ekim'de İngiltere'ye gitti ve gittiği ilk gün dehşet verici bir fırtınaya yakalandı. "O fırtınadan sağ çıkmam mucizeydi."diyor ve ekliyor:"Odamdan çıktım gezinmek için ve karanlıkta yürürken"güm"diye bir şeye çarptım. Bir piyanoydu ve elim direkt kapağına gitti. Kapağı açıktı ve korkumu bastırmak için bir şeyler çaldım ve kayıt cihazı almaya odama gittim. Karanlıkta odayı zor buldum."diyor. Kaydı babasıyla İstanbul'a, Çiğdem Talu'ya gönderiyor ve iki gün sonra pembe bir zarfın içinde iki sayfalık yanıt geliyor. Melih Kibar "İkinci kağıttaki başlığı görünce duvara tutundum. Şarkının ismi "İçimdeki Fırtına'ydı."diyor. Daha sonra saatlerce bağlantı sağlanmasını bekleyip telefonda ağlaşmış iki aşık. 1977 yılbaşını birlikte kutladılar.

8 Ocak 1977'de Altın kelebek ödül töreninde "İşte Öyle Bir şey" yılın şarkısı, Erol Evgin yılın sanatçısı seçilmişti. Birlikte çekildikleri fotoğrafın arkasına Çiğdem Talu,"İlk plağımız, ilk ödülümüz ve birbirimize duyguğumuz inancın en güzel kanıtı."yazıyor;Melih Kibar da aynı yazıyı yazıp "Başka ne yapabilirim ki Melih Kibar olarak" yazıyor. İşte Öyle Bir Şey gibi Sevdan Olmasa da zirvedeydi. 31 Ekim 1977'de Erol Evgin, İlhan İrem ve Melih Kibar Çiğdem Talu'nun doğum gününü kutladılar ve Çiğdem Talu'ya mani yazdılar:

"Çiğdem Çiğdem

Çiçeklerin en güzelisin sen

Bilmem ki bundan başka

Sana neler söylesem

Şarkılara can veren

Ilham meleğimizsin sen" Bunun üzerine Çiğdem Talu en güzel şarkım dediği "Her Şey Seninle Güzel"i yazdı. Melih Kibar besteyi yaptı, Zerrin Özer güçlü sesiyle seslendirdi. Melih Kibar 1978'de Türkiye'ye döndü ve yeni bir sevdaya yelken açtı. Çiğdem Talu'nun saraylı bir aileden gelmesi ilişkiyi imkânsızlaştırıyordu. Artık aşklarını şarkılarda yaşamaya karar verdiler ve çok yakın dost oldular. Hatta Çiğdem Talu Melih Kibar'ın mutlu olmasını o kadar çok istiyordu ki Melih Kibar ve Ethel Kibar evliliğinde nikâh şahitliği yapmıştı. Bir gün Melih Kibar Çiğdem Talu'nun evine geldiğinde Çiğdem Talu Melih Kibar'ı piyano odasına götürdü ve Hisseli Harikalar Kumpanyası için yazdığı sözleri gösterdi. Melih Kibar beste yapmak istemedi fakat yaptı ve Hisseli Harikalar Kumpanyası 400 kez perde açtı. Çiğdem Talu'nun Melih Kibar'a adeta veda için yazmış olduğu "Hep Böyle Kal" altın plak almıştı. Derken Çiğdem Talu göğüs kanserine yakalandı. 80'lerin başında tedavi için İngiltere'ye gitti. Keyfinin yerinde olduğunu yazdı kartlara. Şarkı yazmaya da devam etti. Yine Melih Kibar'a ithafen "Koca Çınar"ı yazdı. 25 Mayıs 1982'de tanışmalarının yedinci yıl dönümünü Halit Kıvanç'la televizyon stüdyosunda kutladılar. Melih Kibar piyano çaldı, Çiğdem Talu İçimdeki Fırtına'yı okudu. Kilo almıştı ve peruk takıyordu. Çiğdem Talu'nun artan tedavi masrafları için dostları 28 Mart 1983'te"Çiğdem Talu"ya Selam konseri düzenledi. Melih Kibar da her şarkıya piyanosuyla eşlik etti. Fakat konserler geç teşhis hatasının önüne geçemedi. Tıp bütün imkânlarını kullanmıştı ve bundan sonrası Çiğdem Talu'ya kalmıştı. Çiğdem Talu ülkesine, evine dönmüştü. Melih Kibar ziyarete gidemiyordu ve dostları da "Nolur gitme, görme."diyordu. Hatta Can Dündar'ın belgeselinde o durumunu anlatacak kelime bulamıyordu ve yalnızca"Bu benim zayıflığımdı."diyor.Tanışma yıl dönümünde, 25 Mayıs'ta ziyarete gidiyor ve 28 Mayıs'ta evinde vefat ediyor Çiğdem Talu. Henüz 43 yaşında. Melih Kibar "Çiğdem 90 yaşında da ölse çok erken."diyordu. Bebek Cami'de cenaze namazı kılındı. Melih Kibar "Hiç ağlamadım. Çiğdem 'in öldüğünü duyduğumda ağlamadım, evde yalnızken ağlamadım, camide ağlamadım. Fakat Aşiyan Mezarlığı'nın kapısına geldiğimizde Volswagen Vosvos'un içinde tam 4 dakika ağladım. Bu bir boşalmaydı."diyor. Belgeselde "Çiğdem'e o kadar tanrı gözüyle bakıyordum ki her şeyin üstesinden gelebileceğine inanıyordum. Kanseri sivilce kadar normal karşılıyordum. Melih Kibar hiçbir söz yazarında Çiğdem'i bulamıyordu. Zeynep Talu'da bile. 1983'te İlhan İrem'le çalışmaya başlayan Kibar, "Pencere"albümünün müzikal direktörlüğünü yaptı. 1986'da İlhan İrem'in "Halley", Klips ve Onlar tarafından yorumlandı. Eurovision Türkiye birincisi, Norveç'te Avrupa dokuzuncusu oldu. 1993'te Zeynep Talu'nun yazdığı, Arzu Ece'nin söylediği "Sev"Türkiye'yi Eurovision'da temsil etti. 2000'in sonunda bir gece vakti "Sessiz Veda"yı yaptı. 2001 yılında "Yadigâr"albümünü yayımladı. 2005 yılında "İyi ki katılmış."dediğimiz Can dundar'ın Yüzyılın Aşları belgeseline katıldı. Kimseye belli etmiyordu fakat sevdiği kadınla aynı kaderi yaşıyordu. O da cilt kanserine yakalanmıştı. 7 Nisan 2005 tarihinde, henüz 54 yasında.vefat etti. Bebek Cami'de cenaze namazı kılındı. Melih Kibar da Nakkaştepe Mezarlığı'na defnedildi. Ardında kızı Merve ve yüzlerce şarkıyı, besteyi bırakarak.