Sonbahar

İçim bir mezarlık adeta. Her gün birileri vadesini dolduruyor, ben de toprağıma gömüyorum. Birbirini kıranlar, üzenler, bir sevgi kırıntısını birbirlerine çok görenler, haksızlık yapanlarla dolu mezarlığım. Sözde karşılarındakileri sevdiklerini, onların iyiliklerini düşündüklerini iddia ederler ama bir kuru tatlı sözü, bir nebze anlayışı çok görürler. Bunu yapan benim canım da olsa yedi kat yabancı da olsa içimdeki mezarlıkta kendine mezarını kendisi kazıyor. İnsanların birbirlerine zarar vermek için illa bıçakla, silahla yaralamalarına gerek yok. İnsanoğlu kaya gibi sağlam olsa da incecik bir dal gibidir de. Bir sözle paramparça olur. Üstelik bir gerçek var ki fiziksel hastalıkların asıl sebebi ruh sağlığının iyi olmaması. İnsanların ruh sağlığına da yine insanlar zarar veriyor. Sürekli stres yaratıyorlar ve insanları da stres altında bırakıyorlar. Ne gözyaşları içe akıtılıyor da hastalıklarla gün yüzüne çıkıyor. Bunu yapanlar ne yaptıklarının farkında bile değiller ve karşı tarafı haksız, kendilerini haklı görürler ve yargıç sanırlar. Böyle insanlar fiziksel olarak sağ olsalar da kalplerde ölmeye mahkumlar. Daha doğrusu sevgilerini yitirmeye mahkumlar. Kendilerini etraflarında kimse kalmayacak duruma kendileri sokarlar, yapayalnız kalırlar ve bu durumun mağduru olurlar. İnsan, yaş aldıkça değil yara aldıkça olgunlaşır, farkındalığı artar. En sevdikleri, kıymetlileri, destek bekledikleri yaraladığında yaranın izi mütemadiyen geçmiyor. O yarayı her hissettiğinde insanlarla ilgili kanılara varıyor. İnsan, dışarıdan gelecek darbelere karşı içten içe hazırlıklıdır. Ancak gönül mesafesi en yakın olanlardan gelince darbe işte o vakit yapayalnız hissediyor. Mutsuzluğu hak etmese de sonunda mutsuz oluyor. Onu bu hale getirenler ise sebep oldukları enkazın farkında bile olmadan yaşamlarını sürüyorlar. İşte bu insanlar içimdeki mezarda kalıyor mütemadiyen.

İçim, daima sonbaharın yaşandığı bir ülke biraz da. Yapraklar dökülüp durur dallarımdan. Bana ait olmayan acılara ağlar içimdeki bulutlar. Bana ait olmayan geçmişlerin yasının fırtınaları kopar. Benim yaratılışım böyle. Başkasının derdini dert bilirim. İçimde sürekli sonbaharı taşımak yük oluyor bazen. Ama beni ben yapan da bu yanım. Çiçekler açmıyor değil ruhumda. Fakat kendi sevincimi yaşarken bir yerde başkalarının derdini görmezden gelemem.

İnsana insan lazım. Ancak biz bunu gözardı ettik. Birbirimize omuz vermeyi beceremedik. Ben kendime her gün bunu hatırlattım. O yüzden omuzumu hep açık bıraktım. İnsanları anlamak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rabia VİLDAN Arşivi

Anlamak

13 Mayıs 2025 Salı 11:22

23 Nisan

24 Nisan 2025 Perşembe 10:10

İstanbul’a Mektup

21 Nisan 2025 Pazartesi 09:46

Makam

07 Nisan 2025 Pazartesi 12:10

Müzik

26 Mart 2025 Çarşamba 10:12

Bir İstanbul Masalı

17 Mart 2025 Pazartesi 13:06

- Hata -

04 Mart 2025 Salı 10:09

Geçmişten Mektup

17 Şubat 2025 Pazartesi 15:46

Sevgi

08 Şubat 2025 Cumartesi 16:19

İnsan

03 Şubat 2025 Pazartesi 00:00