BİR MASAL İLE ANLATABİLİR MİYİM?

4 yıl önce

Kıtlıkla ve ümitsizlikle savaşan bir ülkenin kralı, son çare olarak, ülkenin en yaşlı ve en bilge kişisine danışmaya karar verir.

 

Yaşlı adam krala, çok eskilerden söylenegelen bir hikâyeden bahseder. Hikâyeye göre, bir zamanlar o ülkede meyveleri altından olan bir elma ağacı bulunmaktadır. Sahibi çok bilgili, çok okuyup çok yazan bir âlimdir.

 

Bu ağacın yanlış kimselerin eline geçip büyük savaşlara neden olmasından korkmaktadır. Bu yüzden yerini, ancak gerçek değerini anlayacak insanların bulabilmesi için şifreleyip kitaplara gizler. Artık çaresi kalmayan kral, bu hikâyenin duyurulmasını ve herkesin bu ağacın bulunması için elinden geleni yapmasını ister.

 

Önceleri öfkeli ve bitkin halk böyle bir şeyin vakit kaybından başka bir işe yaramayacağını düşünür.

 

Çoğu hiçbir şey yapmadan öylece otururken, bir kısmı tozlu raflarda buldukları kitapları karıştırmaya başlar. Bazı çiftçiler, belki yine ?altın meyve? verir diye elma ağaçları dikmeye başlar.

 

Bazı ressamlar hayallerinde canlandırdığı görülmemiş güzellikte altın elma tabloları yaparlar.

 

Zamanla herkes bu amaç uğruna okumaya, araştırmaya, çalışmaya ve ellerinden geldiğince bir şeyler yapmaya başlar. Gün gelir bu değişim, güzel gelişmelere neden olur. Artık ülke fakirlikten kurtulmaya başlar.

 

Çünkü insanlar bilgilendikçe farklı alanlarda çalışmaya, üretmeye, satmaya başlamıştır. En güzel elmalar ihraç edilmekte en güzel tabloların birçok alıcısı çıkmaktadır.

 

Bu gelişmelerden çok memnun olan kral, yaşlı bilgeyi tekrar çağırır ve ona bunun nasıl olduğunu sorar.

 

Yaşlı adam:

 

?Kralım, bazen hayatta yorulduğumuz, yolumuzu kaybettiğimiz, tutunacak bir dal aradığımız anlar vardır. İşte böyle anlarda doğru bir kitap en iyi yol göstericidir.

 

Aradığımız ipuçlarını, sorularımızın doğru cevaplarını, değişim için gereken cesareti verir bize. Aslında ?altın elma ağacı´ hayatın ta kendisidir. Gereken çabayı gösterdikçe, hayalle, ümitle, bilgi ve sevgi ile besledikçe bize nice altın elmalar sunar? der.

 

??

 

Masalımız bu ya bizim çıkardığımız ders?

 

Her şeyden önce herkes bir başkasının emeği ile uğraşmak, bir emeği ziyan etmek yerine, lütfen ilk önce kendini yetiştirsin, yeni arayışlar içine girsin, çaba göstersin, bilgisini arttırsın ve yeni ürünler üretmeye yönelsin.

 

Hırsızlığın maddi olmayanı da vardır, emek hırsızlığı da can yakıcıdır ve kimseye fayda etmez. Liyakatli değilseniz, üretmiyorsanız, yararlı olamıyorsanız makamları işgal etmeyin. O makamların yükünü taşıyamazsınız, bunun hesabını veremezsiniz çünkü.

 

Bekleyin bakalım, geçirdiğiniz vaktin hesabını nasıl vereceksiniz?

 

Liyakat esas dedik de tarım ve toprak işinde bize de bir bilge lazım?

 

Hayati öneme sahip bir konudur tarım. Sağlıklı ve yeterli beslenmek için, geleceğimiz için üretmek lazım ve bunun ilk aşaması da tarımdır.

 

İnsanlığın gelişmesinin temel nedeni bizzat tarımken, bu kadar göz ardı edilmesine akıl sır ermiyor. Tarım aslında bir tarım tekniğinden ziyade hayat felsefesi ve yaşam biçimidir. Doğa, toprak, canlanmazsa insan canlanmaz. Toprak varsa hayat vardır

 

Doğanın korunması, toprağın işlenmesi, üretilen ürünlerin liyakatli ellerde satışa hazırlanması önceliğimiz olmalı.

 

Yeni projeler gerektirmektedir.

 

Türkiye´nin tarım alanında 7 bölgesinde tarım liseleri ve tarım üniversiteleri oluşturulması gereklidir. Eğitimsiz yetişen yeni nesil, hem tarıma ilgisiz hem de bilgisiz olduğu için başarısızdır.

 

Biz dışarıdan hiçbir ürün satın almadan kendimize yetecek kapasiteye sahibiz yeter ki düzenli bir ekip ve planlı programlı, düzenli projeler oluşturulsun. Ciddi bir tarım politikası bu ülkenin tek kurtuluş şansıdır.

 

Tarım ve hayvancılık konusuna çok sevdalı, köyünü, köylüsünü seven bir vatandaş olarak; biraz daha gayret ile çiftçilik sorunlarını ve çözümlerini çok konuşursak, maçı tribünden izlemek yerine artık sahaya inersek, ülke kalkınmasına ve vatandaşımızın refahına katkı sağlamış oluruz.

 

Yüzlerce yılın tecrübesi olan atalar sözünü de burada hatırlatalım:

 

"Toprağı işleyen ekmeği dişler."

 

Umarım tarımın değeri, paranın değersizliğinden önce anlaşılır.

 

Haydi üzerimizdeki ölü toprağını atıp, bağ, bahçe, bostan, tarla yapmaya.

 

Ben üretim konusunda her zaman yanınızdayım kalın sağlıcakla?

YAZARIN DİĞER YAZILARI