Bu açıdan baktığımız zaman toprakla uğraşmak, ondan istediğini almak önemli olmuştur. Bu anlamda ziraatın önemi ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu toprakla yapmış olduğu bu tanışıklıktan sonra, ondan en fazla nasıl istifade edebilirim, diye durmadan çalışmıştır. Bugün dünyanın bu kadar teknik ve ilim açısından ilerlemesine rağmen, vazgeçemediği tek uzatmalı sevgilisi topraktır. Her şeyini topraktan almanın mücadelesini devam ettirmiştir.
Toprakla olan dostluk sayesinde, ziraat bugünkü seviyesine erişmiştir. İnsanoğlunun önceliğinde her zaman topraktan elde edeceği nimetlerle insan hayatını devam ettirmesi gerçeği durmaktadır. O nedenle topraktan daha çok nasıl yararlanabilirim, daha verimli nasıl ürün elde edebilirim, adına çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaktadır. İnsanoğluna verilen akıl sayesinde bu çalışmalar da devam edecektir. Taaa ki kıyamete kadar bu böyle sürecektir. Bu manada yüce Peygamber mesajını bizlere zaten vermiştir: ?´Kıyametin bile kopacağını fark etseniz elinizdeki ağaç fidesini toprağa dikiniz.´´Bundan daha önemli mesaj olabilir mi? Bu mesaj bile toprağın, ziraatın, ağaç ve yeşillik sevgisinin bizler için ne kadar önemli olduğunu göstermeye yeter. Bu anlamda bize düşen toprak ile girmiş olduğumuz bu mücadelede, onu severek üzerinde çalışma yapmamız şarttır. Bize bu kadar nimet veren toprağın kıymetini bilmeliyiz. Onunla tanışık olarak, onun istediği kurallara uyarak, ziraatımızı gerçekleştirmeliyiz. Tıpkı bir bebeğe gösterilen sevgi ve itinayı ister o. Her alanda olduğu gibi,bu alanda da yanlış ve hatalı şeyler yapar isek, topraktan istediğimiz verimi alamayız. Onu küstürürüz ve onunla var olan dostluğumuzda zayıflama olur. Toprağın gücünü bir türlü kavrayamayız, kendisinin dili olmadığı ve anlatamadığı için. Ama o lisan-ı hal ile pek güzel anlatır meramını. Bunun önemini gelecek nesillere de anlatmamız şarttır. İnsanoğlu hangi mekanda olursa olsun, yeşillikler arasında, toprağın verdiği ürünlerle donatılmış bir yerde üstüne üstelik bir su kenarında tattığı rahat ve huzuru anlatamaz. Ruhuna temas ettiği için, dinginlik ve sakinlik verir insana çünkü. Başka yerlerde bu eşsiz manzarayı bulamaz. Yaradan´ın, nimetleri ile baş başadır. Hangi imkana sahip olursa olsun, böyle bir manzara karşısında herkes teslim olur. Böyle mekanlar elde etmenin mücadelesini vermeye başlar. İşte o zaman toprağın değeri bir kez daha ortaya çıkar. Kısacası her alanda toprak kendisini kabul ettirir. Tabiattaki her canlının vazgeçilmezi olan toprakla uğraşmanın, çiftçiliğin önemi kendiliğinden böylelikle öne çıkar. Topraktan gelir insan, yine toprağa döner ve dönene kadar da toprakla beslenir. O nedenle toprakla uğraşan insanın değeri artar. Bu anlamda çiftçinin önemini vurgulamak adına köylü milletin efendisidir, denilmiştir. Bir avuç toprak deyip geçmeyin toprağın kıymetini, kutsallığını, haşmetini ve hayat vericiliğini kabul edip taktir edin. En sonunda bedenimizin de karışacağı bu toprağa yaşarken de karışmak; ölmeden önce kıymeti bilinen bir ressamın mutluluğuna benzer. Toprak ile uğraşan, ona saygı gösteren, ona bakan, ona dokunan insan mutludur. Ne mutlu toprakla uğraşanlara? İnsanlara hizmet etmeye çalışanlara? Selam sana çiftçi kardeş, selam çiftçi kadın, selam ziraatçı kardeş. Bu yolda azmin, kararlı bedenin güçlü olsun. Emeğinin karşılığı bolluk, bereket olsun. Yolun her daim açık olsun.