GÜN OLUR İLAHLAŞIR BEDENDE YÜREKLER

4 yıl önce

Gün olur ilahlaşır bedende yürekler, çiçekler ezilir heva ve hevesler uğruna.

Rüzgar suskunluk eker tüm yüreklere.

Midesi kalabalık adamlar zulmünün farkında olmadan eteğini doldurur.

Mazlumun kabusuna dil susar, göz görmez, el tutmaz.

Haram lokmaların kan kokan dehlizlerinde artık çıkmazdadır insanlık.

Biraz Amerikan parfümü, biraz Rus votkası, modernlik ve lüks hevesi,

ölümsüzlüğü aşılar beyinlere.

Oysaki göz önünde nice nazenin gelinler, nice yirmilik delikanlılar toprakla buluşmaktadır.

Unutulmuştur değerler, vururlar seni de en güvendiğin değerinden.

Dedikodu yapmak terapi gibidir ?biraz dedikodu yaptık komşuda ?demek artık lüks ya da, ihtiyaçtandır.

Rahat ve lüks için ömür biter, yaşamak için değil ölmek için çalışırlar.

Daha da olmadı ezer, çalar, çırpar, tüm onurunu sererler gitmeden toprağa.

Toprak damları kireç sıvalarla sıvayan eller, kurak topraklardan rızkını çıkaran hayvanını yayıp sulamak için kilometrelerce yol giden, bir lokma bir hırka yaşayıp insan incitmeyen nesil vardı yakın tarihe kadar.

Neden birden kapılar kilitlendi, neden kapı aralığından bakmaya başladı insanlık?

Tıraşa giden berberin, hatırını sorar, ekmek almaya giden fırıncının?

Hatır sormak kutsaldı, ekmek gibi su gibi.

Bizim göklerde sancak gibi dalgalanan ülkülerimiz yok muydu?

Gelenek göreneklerimiz, soğuk kış günlerinde sıcak komşuluklarımız.

Haksızlık entrika ile elde edilen her ne varsa mübah oldu, sertlik baskın çıkmak adamlık sayılmaya başladı.

Oysaki selam veren, selam alan, gönül kırmayan lokmasını paylaşan insanlık dersi veren nice canlar vardı.

Aşmalıyız dağları derken, kan akan şehit veren çağları mı unuttuk?

Şanı, şöhreti, parayı bulmak için uğraşırken mi ördü kader ağlarını?

Tüm dizi karakterlerini bilen, sabaha kadar telefonla uyuyan, sosyal medyadan yalancı hayatlar kuran nesiller türerken, aman rahatım bozulmasın diyen ekâbirler konuşturmaz oldu kimseleri.

Neredeyse inancımızdan öte inanacağımız bir model oluşturuldu.

Ah bir de geceleri yoklayan vicdanlar olmasa, hepten kabullenecekler bozulan toplum modelini.

Bunları neredeyse toplumun orta yaş üstü biliyor ve yakınıyor,

Peki, neden hiç kimse elini taşın altına koymuyor?

Çünkü anlatamıyorlar yeni Nesile öz değerlerini, insan gördüğünün yaşadığının esiridir.

Doğayı tarımı toprağı çalışmayı görmeyen çocuklar, vazifelerini günlük rutin işlerini küçük yaşta yapmayanlar, ezilmesin diye sadrazam gibi giydirip, yedirip iş yaptırılmayan nesil çoğaldı.

Vakti gelip iş beklenince isyan eden, kolay yoldan beklenti içine giren,

Gemisini yürüten kaptan mantığı ile tüm değerlerini yitirme yolunda ezip kıran döken kimseyi dinlemeyen, azınlık da olsa bu toplumun yarasıdır.

Şimdi yara büyümeden bir an önce çalışan üreten, gençlik için bir araya gelmeli ve bu yönde projelere destek verilmelidir.

Buradan feveran ediyorum, yoksa ilerde bazı şeyler bizim için çok ama çok geç olabilir. Sunuda son söz niyetine burada hatırlatalım, toplumda küçüklerin yapmadıkları büyüklerin hatalarından başka nedir ki?

Aynaya tükürürken kendi yüzünüze tükürdüğünüzün bile farkında değilsiniz.            

YAZARIN DİĞER YAZILARI