Sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha idrak ettiğimiz şu korana günlerinde, dilimize dolanan ve daha da derinlik kazanmış olan Kanuni Sultan Süleyman´ın şu sözlerini hatırlatarak yazıma başlamak ve sözün büyüklüğüne dikkat çekmek istiyorum:
?´Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi,
Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdır
Olmaya baht-ü saadet dünyada vahdet gibi.?
Kanuni, Muhibbî mahlasıyla yazdığı gazelinde, insanın mutluluğu için elzem olan nesneleri sıralar ve saltanat dedikleri sadece bir dünya kavgasıdır. Dünyada Allah´a yakınlık gibi büyük saadet ve baht açıklığı olamaz. Tüm kavgalar insan nefsinin hakimiyet kavgasıdır. Aslında itibar edilmesi gereken şey sıhhatli bir nefes peşinde olmasıdır, diyerek gerçek talih, huzur ve de saadete işaret eder.
Sıhhat gibi saadet yok elbette. Sağlığı yerinde olmayanın ne varlığı ne dirliği ne huzuru ne de mutluluğu olur. Bir nefeslik de olsa öncelikle sağlık şart.
Ve bugünlerde gözbebeğimiz olan, koronavirüsle amansız bir mücadele veren, hastalandığımızda yanımızda ilk aradığımız sağlık çalışanları tıpkı sıhhat gibi değerine asla paha biçilemeyen insanlar olduklarını hep beraber gördük. Bu salgın döneminde sanal kahramanların yerini gerçek kahramanlara nasıl bıraktığına şahit olduk.
Yaşadığımız şu zor karantina günlerinde en büyük saygıyı, onuru, alkışı onlar hak ediyor. Sağlık konusunda ülkemiz hem güçlü alt yapısı ile hem de özverili sağlık çalışanları ile dünyanın en iyilerinden olduğu için, her yerde hemşireler, doktorlar, sağlık çalışanlarımız konuşuluyor, haklarında övgüyle söz ediliyor.
Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Hastanesinin yoğun bakım servisine giren Amerikan Cnn International televizyonu, Türkiye´nin sağlık sistemine hayran kaldı. Çünkü bizim hastanelerimizde günlük bakılan hasta sayısına, onlar ayda bakmıyor ve böyle yoğun duruma alışkın değiller.
New York Times gazetesi ise: ?Kabul edelim ki sağlık sisteminde en iyisi Türkiye.´´ Olduğunu yazdı.
Yine aynı günlerde Dünya Sağlık Örgütü, sağlık altyapısı güçlü Türkiye´nin sıkı tedbirlerle vaka sayısını dengelediğini bildirdi.
Çaresizlik içinde olan onca hastaya hizmet ederek adeta onları ailesinin bir bireyi gibi görmeleri, kendi hayatlarını tehlikeye atıp özverileri çalışmaları, kendilerini ve sevdiklerini bir kenara bırakıp bizleri korumaya çalışmaları bizleri de çok gururlandırdı.
Evlerine gitmeyenler, çocuklarını aylardır göremeyenler, yanındayken bile özlediğine sarılamayanlar geliyor ekranlara. Sağlık bakanımız Fahrettin Koca´nın gözleri yaşarıyor, virüsüne yakalanan ve vefat eden sağlık çalışanlarından bahsederken.
Tam bir seferberlik hâli var. Cephede askerimiz ne ise sağlık ordumuz da o. Covid-19´a karşı olan bu savaş, herkesten önce onların savaşı oldu ve ön saflarda gerçek kahramanlarımız onlar savaşıyor. Sağlık çalışanlarımızın yaşadıklarını hiç birimiz hayal bile edemeyiz. Bizler 4 gün sokağa çıkamayacağız diye ah vah ederken, binlerce sağlık çalışanı evine, sevdiklerine haftalardır gidemiyor.
Göğsümüzü kabartan millî birlik budur dedirten haberleri gördükçe, sağlık çalışanlarımıza, nasıl teşekkür ederiz, nasıl minnetimizi ifade ederiz bilmiyorum; çünkü sözler kifayetsiz kalıyor emeklerini ifade etmeye.
Baş tacımız olan sağlıkçılarımızı sonuna kadar destekleyelim. Sağlık çalışanlarının hak ettiği değeri verelim,saygı duyalım.Cesaretin ve özverinin en güzel örneğini sergileyen madalyasız kahramanlara destek olalım. Doktorlarımızın ve sağlık sistemimizin değerini bilelim.
İlk önce bireysel olarak bize düşen görev, gereksiz dışarı çıkmamalı ve uyulması gereken kurallara uymalıyız. Olası vaka sayısının artması, sağlık çalışanlarının daha fazla virüs yüküne maruz kalması ve hastalığın ağır seyretmesine neden olması demektir. Gereksiz hastaneleri meşgul etmemeli ve iş yüklerini arttırmamalıyız.
Devletimiz sağlık çalışanlarını el üstünde tutuyor elbette,ancak yetmiyor diyorlarsa ikramiyeler verilip, maaşları arttırılabilir. Veya onları bir şekilde taltif edip ödül ya da tazmin de verilebilir.
Aynı zamanda sağlık çalışanlarının sağlığını riske atarak vatana, millete hizmet etmeleri, insan hayatı için kutsal mücadelede yer almaları, bazılarının bu uğurda hayatlarını kaybetmeleri, ancak ?´Şehitlik´´ diye adlandırılmalıdır ve öyle anılmalıdır diye düşünüyorum. Bu mücadelede, sağlık çalışanlarımızdan hayatını kaybedenlerin ailesinin yaşayacağı sosyal ve ekonomik sorunların giderilmesi amacıyla şehit yakınları için yapılan mevzuata benzer düzenleme yapılmalı ve vefat eden sağlık çalışanlarına da haklar sağlanmalıdır.
Biz bu durum geçici diyoruz ama bir yandan milletine hizmet ederken diğer yandan virüs kapan, evlatlarına,sevdiklerine doyamadan hayatını kaybeden sağlıkçılarımızın geride bıraktıkları için asla geçmeyecek.
Bir kalkan olan sağlık çalışanları canhıraş mücadele ederken biz de sizler için ne yapabilirsek, hep birlikte sizin için seferberiz.
Halkın sağlığı için uğraştığınız bu zorlu günlerde biz de sizin işlerinizi rahatlatmak, sizleri güvende ve rahat hissettirmek için buradayız.
Siz isteyin biz yapalım, sağlık çalışanları yoruluyor evde yemek yapamıyor, iş yapamıyorsa bizler yapalım.
Valiliğimiz gönüllü kadrosu oluştursun, sırayla evden bir sağlık çalışanına yemek yapalım ne isterlerse sırayla koşalım. Millî birlikte yanlarında olalım.
Sizin verdiğiniz hizmetin kutsallığına imreniyorum.Ülkeye can oldunuz,haklarınız asla ödenmez. Ülkesi için adanmış bütün yüreklere minnettarız.İyi ki varsınız. İnanın bu şanlı mücadeleniz Türk tarihine altın harflerle yazılacak. Yüreğimiz ve dualarımız hep sizinle.
İnşallah ülke olarak bu kara günleri atlatırız ve bizler sizleri teşekkür ziyaretine geliriz. Barış Manço´nun seslendirdiği :´´Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi´´ parçasını sizlere armağan ediyorum.
Sağlıkla kalın duasını gönülden gönderiyor ve sizler için evde kalmaya devam ediyoruz.
Sağlıkla kalın çok kıymetli sağlık çalışanları.